AB Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nu açıkladı. Raporda, demokratikleşme paketi ve yargı reformlarından olumlu yönde bahsedildi.
"Hükümetin daha fazla demokratikleşme ve siyasi reformlara yönelik taahhüdünü koruduğu" mesajının verildiği raporda, Başbakan Erdoğan'ın 30 Eylül'de açıkladığı demokratikleşme paketine de değinildi. Paketin içeriğine detaylı şekilde yer verilen belgede, "Paketin Avrupa standartları göz önünde bulundurularak uygulanmasının kilit önem arz ettiği" belirtildi. 
AB Genişleme Komiseri Stefan Füle Türkiye'ye fasıl müjdesi verdi. Füle, "Yeni fasıl açılması için uzun süre beklemeyeceğiz" dedi.

Avrupa Birliği Komisyonu'nun bugün resmen açıkladığı  İlerleme Raporu'nda, 30 Eylül'de açıklanan demokratikleşme paketi ve daha önce  devreye sokulan yargı reformu paketlerinden olumlu yönde bahsedildi.


  "Hükümetin daha fazla demokratikleşme ve siyasi reformlara yönelik  taahhüdünü koruduğu" mesajının verildiği belgede, Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan'ın 30 Eylül'de açıkladığı demokratikleşme paketine atıf yapıldı.

 Paketin içeriğine detaylı şekilde yer verilen belgede,  "demokratikleşme paketinin Avrupa standartları göz önünde bulundurularak  uygulanmasının kilit önem arz ettiği" vurgulandı.

 Yargı reformu paketlerine geniş yer ayrılan raporda, 3. ve 4. yargı  paketlerinin Avrupa standartlarıyla uyumlu uygulanması halinde Türkiye'deki ifade  özgürlüğüne olumlu katkıda bulunacağı belirtildi.

 Gezi Parkı olaylarına da değinilen raporda, İstanbul'un merkezindeki  bir projeye karşı başlayan protesto olaylarının daha geniş taleplerle farklı  şehirlere yayıldığı ve protestocular arasında "az da olsa şiddete başvuranların"  görüldüğü anlatıldı.

 Belgede, "Türkiye'de büyüyen ve aktif bir sivil toplum var.  Mayıs-haziran döneminde İstanbul'da ve diğer şehirlerdeki Gezi Parkı protestoları  aktif ve canlı vatandaşlık olgusunun ortaya çıkışını gösterdi" tespitine yer  verildi.

  AB, güvenlik birimlerinin olaylar sırasında aşırı güç kullandığını  belirtirken, insan hakları ihlalleri iddialarıyla ilgili olarak görevden  uzaklaştırma ve idari soruşturma uygulamalarının devreye sokulduğunun altını  çizdi.

 Raporda, Türkiye'ye "parlamento-sivil toplum" ve "hükümet-sivil  toplum" ilişkilerini sistematik, kalıcı ve yapısal danışma mekanizmalarıyla  geliştirmesi tavsiye edildi.

 AB'nin önem verdiği konular arasında yer alan sivil-asker ilişkileri  bu yılki raporda da yer aldı. Sivillerin güvenlik birimleri üzerindeki  kontrolünün daha sağlamlaştığının belirtildiği belgede, Genelkurmay Başkanı'nın  görev alanına girmeyen siyasi konularda baskı uygulamaya çalışmaktan kaçındığına  işaret edildi.

 Yeni anayasa hazırlama çalışmalarının sürdüğü ancak uzlaşıya varılan  madde sayısının 60'la sınırlı kaldığına dikkat çeken AB, kuvvetler ayrılığı,  etnik referans içermeyen vatandaşlık tanımı gibi önemli siyasi konularda uzlaşı  sağlanamamış olmasını not ediyor. AB, anayasa hazırlık sürecinde netlik ve  şeffaflık eksikliği olduğu yönündeki görüşünü de metne yansıttı.

     - Çözüm süreci

  Çözüm sürecine de değinilen raporda, "hükümetin terörü durdurma ve  ülkeyi terk eden PKK üyelerine güvenli geçiş sağlama konusunda kararlı hareket  ettiği" belirtiliyor.

 Belgede, "Hükümetin barış süreci inisiyatifi dönüm noktası oldu ve  Kürt aktörlerin güçlü katılımı sağlandı. Güneydoğu'nun ekonomik ve sosyal  kalkınmasını kolaylaştıracağı umudu paralelinde Kürt meselesi ve çözüm yöntemleri  genişçe tartışıldı" ifadesi kullanıldı.

Raporda, Avrupa Birliği de dahil olmak üzere uluslararası toplumun  çözüm sürecine destek verdiğinin ve bu sürece kamuoyu desteğinin artan oranda  hissedildiğinin altı çizildi.

İfade ve basın özgürlüğü alanındaki gelişmeler bu yıl da İlerleme  Raporu'nda eleştirilen unsurlar arasında yer aldı. Eleştirel gazeteciler aleyhine  devlet yetkililerince açılan davaların ve farklı sektörlerde yoğunlaştıkları için  bilginin serbest dolaşımının çok ötesinde çıkarları olan medya sahiplerinin  yaygın otosansüre neden olduğu ifade edildi.

Ergenekon davasına da değinilen raporda, "Karar, demokratik yollardan  seçilmiş hükümeti yıkmak amacını güden bir suç ağının varlığını tescil etmiştir"  deniliyor. Türk yargı sistemindeki eksikliklerin bu davada da gözlendiği ve bu  yüzden kararın toplum katmanlarının bazı bölümlerinde kabul görmediği vurgusu da  belgede yer alıyor.

AB Komisyonu, azınlık hakları, Alevilerin karşılaştığı sorunlar,  Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmaması ve Kıbrıs sorunu, Hakimler ve Savcılar  Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısı adalet sistemindeki aksaklıklar gibi konularda da  daha önceki belgelerde yer alan tespit ve eleştirilerini büyük ölçüde korudu.

    - "Türkiye stratejik ortak" vurgusu

  AB Komisyonu tarafından İlerleme Raporu'yla açıklanan Strateji  Belgesi'nde de dış politika alanında Türkiye'yle sürmekte olan işbirliği ve  diyaloğun önemine vurgu yapılıyor.

 Türkiye'nin, enerji güvenliği açısından da olmak üzere stratejik bir  konuma sahip olduğu ve önemli bir bölgesel rol oynadığı ifade edilen belgede,  "Türkiye aday ülke ve AB için stratejik bir ortak. Türkiye geniş ve dinamik  ekonomisiyle AB'nin önemli bir ticaret ortağı ve gümrük birliği sayesinde AB'nin  rekabet edebilirliğinin değerli bir tamamlayıcısı" deniliyor.

 Belgede, AB-Türkiye ilişkilerinin potansiyelini tam anlamıyla  kullanmanın en iyi yolunun aktif ve inanılır bir katılım müzakeresi çerçevesinde  mümkün olduğu kaydediliyor.

 Katılım müzakerelerinin yeniden ivme kazanmaya ihtiyaç duyduğu ve bu  çerçevede bölgesel politikalarla ilgili 22 numaralı başlığın açılmasının üç  yıllık durgunluğun ardından önemli bir adımı temsil ettiği vurgulanıyor.

 Siyasi iklimdeki kutuplaşmaya ve uzlaşı eksikliğine dikkat çekilen  belgede, Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinde öncelikli konuların başında yer alan  vize muafiyeti konusuna da değiniliyor.

 Belgede, ilişkilere yeni bir ivme kazandırabilecek ve her iki taraf  için da somut yarar sağlayabilecek vize liberalizasyonunun ilk adımlarının geri  kabul anlaşmasının imzalanması ve eşzamanlı olarak vize diyaloğuna başlanması  olduğu belirtiliyor.

 Dış politikada Türkiye'nin özellikle geniş komşuluk alanında önemli  bir rol oynadığının altının çizildiği belgede, "Daha birleşik bir muhalefet  oluşturulmasını destekleyerek ve ülkelerinden kaçan Suriyelilere yaşamsal insani  destek sağlayarak Suriye konusunda özellikle önemli bir rol oynadı" denildi.

 Türkiye'nin işleyen piyasa ekonomisi olduğunun kaydedildiği belgede,  AB müktesebatına uyum bağlamında iyi ilerleme sağlanan alanlar malların serbest  dolaşımı, mali hizmetler, enerji, bölgesel politikalar, bilim ve araştırma ile  eğitim ve kültür olarak sıralanıyor.