AA'nın edindiği bilgiye göre, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı'na gönderilen ve Suriye ve bölgede yaşananların anlatıldığı mektupta, bu krizin Türkiye'ye yönelik güvenlik riski oluşturduğu, Suriyeli sığınmacılar nedeniyle de Türkiye'nin önemli bir yükün altında bulunduğu kaydedildi.
Krizin başından beri Suriye kaynaklı saldırılar sonucu, 158 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği vurgulanan mektupta, Suriye'nin terör örgütü DAEŞ için güvenli bir barınak haline geldiği, örgütün bölgeyi eğitim, finansman ve sınır ötesi saldırı amacıyla kullandığı belirtildi.
Mektupta, Suruç'taki saldırının Türkiye'nin DAEŞ'in eylemleri konusunda açık ve yakın bir tehdit altında bulunduğunu gösterdiği, karakola yapılan saldırıda da bir astsubayın şehit edildiği kaydedildi. Ayrıca, Suriye rejiminin topraklarından kaynaklanan bu tehditleri bertaraf etmeye kabiliyet ve niyetinin olmadığı vurgulandı.
Türkiye'nin BM Şartı'nın 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkı olduğu ifade edilen mektupta, Türkiye'nin bu temel doğrultusunda DAEŞ ile mücadele eden koalisyonla koordineli olarak, toprakları ve vatandaşlarını korumak ve terör tehdidini bertaraf etmek için DAEŞ'e karşı Suriye'de orantılı ve gerekli askeri eylemlere başladığı bildirildi.
