Orijinal MİT belgelerinde sayıların sol tarafa yaslanmış olduğu ve belgelerin üzerinde tahrifat yapıldığı öğrenildi. Dün yayınlanan belgeler, MİT'in daha önce mahkemelere gönderdiği orijinal belgelerle de uyuşmuyor. MİT'te uzun süre görev yapmış yetkililere göre, MİT belgelerindeki yazı karakterleri ve yazı dili Taraf'ın yayımladığı belgelerden farklı. Taraf'ın yayınladığı belgelerde kişi bilgilerinin çarpıtılarak verildiği, mesela iki kardeşin bilgilerinin birbiriyle değiştirildiği görüldü. Ayrıca orijinal MİT belgelerinde sol üst tarafa yatay biçimde yaslanmış bir numaralandırma sistemi de bulunmuyor. Buna göre yayımlanan sahte belgelere sonradan içerik eklemesi yapıldığı ortaya çıkıyor. 7 Mayıs 2013 tarihli orijinal MİT belgesi ile Taraf'ın yayımladığı belgeler arasındaki fark da sahteciliği gözler önüne seriyor. 

ŞEFFAFLAŞAN MİT


Taraf'ın belgelerinin sahte olduğu MİT'te Hakan Fidan'ın müsteşarlığa gelmesinden sonra mahkemelere delil olarak gönderdiği orijinal belgelerin incelenmesiyle de ortaya çıkıyor. Fidan'ın yöneticiliğe gelmesinden sonra şeffaflaşıp, mahkemelere belge göndermeye başlayan MİT'in, 28 Şubat davası iddianamesinin 331 No'lu ek klasöründe belgesi bulunurken, 12 Eylül davasının görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 1 Mayıs 1977 olaylarına ilişkin hazırlanan raporları, 12 Eylül iddianamesinde Maraş katliamıyla ilgili 57 sayfalık orijinal belgeleri mahkemeyle paylaşıldı. Susurluk sürecini aydınlatacak önemli raporlar da yine MİT tarafından mahkemelere gönderildi. MİT görevlisi Tarık Ümit'in, eski MİT Kontr-Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür'le yaptığı görüşmeyi içeren bant kaydı 12 yıl sonra savcılığa gönderildi. Son olarak Hrant Dink suikastı davasına bakan mahkeme de MİT'ten belge istedi.

SÖZDE FİŞLEMELER

Taraf'ın dün yayımladığı belgelerde MİT'in sözde fişlemeleri yer alıyor. 2012, 2013 yıllarında Başbakanlık'la paylaşılan yeni fişleme belgelerine ulaştığını öne süren gazete, kanıt olarak hangi kaynaktan geldiğini belirtmediği bazı belgeleri yayımlamış ve şu ifadeleri kullanmıştı:

"Belgelerin ilgisiz kişilerin eline geçmesi durumunda değişik komplikasyonlar ortaya çıkabileceği olasılığına karşı fişlemelerin şifahi olarak telefonla sunulduğu belirtilmiş. 2012-2013 yılındaki fişleme belgesinde değişik cemaatlerin yanı sıra, Nizami Âlem Ocağı ve Alevi bir vatandaşın da adı geçiyor. Devlette yeni göreve başlayan kişilerle ilgili fişlemeler tam bir skandal. Öyle ki MİT, hakkında bilgi toplanamayan bazı isimler hakkındaki yıllar önce arşivlerine giren fişleme notlarını Başbakanlık'la paylaşmış. Adıyaman Cemaati'ne giden bir araç da yıllar önce fişlenmiş. Aracın sahibiyle ilgili 2012 yılında Başbakanlık bilgi isteyince arşivlerdeki bu fişleme notu, rapor halinde sunulmuş. Fişleme belgeleri Başbakanlık'ın isteği üzerine, MİT Güvenlik İstihbarat Başkanlığı'ndaki üst düzey beş kişi tarafından da imzalanıp Başbakanlık'a sunulmuş. İşin ilginç tarafı ise bu bilgiler, ihalelerde, görevlendirmelerde, görevden almalarda; hatta medya üzerinden yıpratılmak istenen kişilere yönelik kullanılmak için verilmiş."

Gazetedeki haberin devam eden bölümlerinde adlarının baş harfleri verilen kişilerle ilgili de sahte fişlemeler yer alıyor.


Kaynak: Sabah