Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde cuma günü başlayan olaylar sırasında iki kişinin yaşamını yitirmesi üzerine ilçede başlayan gerginlik sürüyor. İlçe halkından Mehmet Reşit İşbilir ve Veysel İşbilir'in, güvenlik kuvvetlerinin müdahalesi sırasında açılan ateşle yaşamını yitirmesi sonrasında yaşanan olaylarda da bir kişi yaralandı.

Polise ateş açarken görüntülenen B.T., özel harekatın kullandığı zırhlı araçtan açılan ateşle yaralandı.






Özel harekatın kullandığı zırhlı ve kameralı araçta yapılan görüntü kaydında, B.T.'nin duvar arkasından polis aracına yönelik silahla ateş ettiği, polis aracından da karşı ateş açıldığı görülüyor. B.T.'nin "uyarı" anonslarına karşılık ateşi sürdürdüğü ve açılan karşı ateşte yaralandığı görüntülere yansıdı. B.T.'nin araçtan açılan ateşle yaralanması sonrasında olay yerinde bulunan diğer eylemciler tarafından önce Yüksekova'daki hastaneye ardından da Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi'ne götürüldüğü öğrenildi.

B.T.'nin 5 kez PKK'yla bağlantılı olduğu gerekçesiyle soruşturma geçirdiği, bir dönem cezaevinde yattığı daha sonra örgütün dağ kadrosuna katıldığı iddia edildi. 2012'de Hakkari'de gözaltına alınan başka bir örgüt mensubunun B.T.'yi Cilo bölgesindeki örgüt kamplarında gördüğü yönünde bilgi verdiği kaydedildi.

BAKAN GÜLER'DEN AÇIKLAMA GELDİ

Ankara'ya gitmek üzere Mardin Havaalanına giden Güler, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın provokasyon olduğunu belirterek, "Bu olayın bir provokasyon olduğu şeklinde değerlendirmeler var. Evet ben de katılıyorum, Provokasyondur. Ama asıl önemli olan provokasyonun kimler tarafından yapıldığının araştırılmasıdır. Veya bu provokasyonu kim yapmıştır? Provokasyon olduğu kesindir. Burada içerden ve dışarıdan çözüm sürecinin baltalanmasını isteyen, bunun devamını istemeyen merkezlerin, grupların ve anlayışların ürünü olduğuna inanıyorum. İçeriden ve dışarıdan maalesef bu süreç baltalanmaya çalışılmaktadır" diye konuştu.

Şimdiye kadar gerek Yüksekova'da gerekse diğer illerde meydana gelen hiçbir gösteriye bu şekilde müdahale edilmediğini ifade eden Güler, uzun namlulu silahlarla yapılan saldırıya karşılık vermenin polisin görevi olduğuna işaret etti.

Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüksekova'da maalesef evvelsi gün 10 ayrı noktadan uzun menzilli silahlarla polisimize hedef gözetmeksizin ateş edildi. Bu çok enteresan bir konudur. Mezarlıkların tahrip edildiği şeklinde halk içerisinde dolaştırılan bir söylentilerle insanlar tahrik edildi. Hiçbir mezarda öyle bir tahrip söz konusu değil. Böyle bir bahaneyle insanlar kışkırtıldı ve polisle karşı karşıya getirildi. 10'a yakın polis aracında isabetler var hemen polis kuvvetlerinin yakınında 50'ye yakın uzun namlulu silahlara ait kovanlar var. Bunun kabullenilmesi mümkün değil. Bizim şimdiye kadar hiçbir demokratik protestoya, gösteriye bu şekilde bir müdahalemiz olmadı. Polisimiz olayın başından itibaren barikat kurulmasına, molotofkokteyli, el yapımı bomba, fişeklerle saldırılara karşı hep biber gazıyla, tazyikli suyla müdahale etti. Ama uzun menzilli silahlarla hedef gözetmeksizin yapılan müdahalede polisin karşılık verme yetkisi var. Polisin kanunlardan kaynaklanan silahlı saldırıya silahlı karşılık verme mükellefiyeti var. Bu onu görevidir."

 Devleti zaaf içinde göstermek isteyenlere asla fırsat verilmeyeceğini vurgulayan Güler, "Polisin, güvenlik kuvvetlerimizin bu anlamda intikam nitelikli, kışkırtıcı nitelikli beyanatları da kabul etmiyorum. Böyle bir şey olmaz. Eğer gerçekten barışa hizmet etmek istiyorsa, gerçekten çözümün devam etmesini istiyorsa bu tip beyanlardan da kaçınılması lazım" dedi.

 Konuyla ilgili araştırmalar yapıldığını belirten Güler, şöyle devam etti:

 "Benim asıl üzüntüm o insanları polisle karşı karşıya getirilip böyle bir olayı ortaya çıkaran sebeplerin üzerinde durmaktır. Asıl mesele budur. Bu olayla ilgili bütün görüntüler, bütün kayıtlar elimizdedir. Ve maalesef bir öğrenci yurdu tahrip edilmiştir. Bir kız yurdunun tahrip edilmesine çalışılmıştır. Ona müdahale eden polislere 21 ayrı noktadan dün ateş edilmeye başlanılmıştır. Bunun kabullenilmesi mümkün değildir. Devlet asla zaaf içinde olamaz. Bu devleti zaaf içinde göstermek isteyenlere de asla fırsat verilmeyecektir. Hastane basılmış, güvenlik görevlisinin bulunduğu yer ateşe verilmiştir. Polis linç edilmek istenmiştir. Buna hiçbir güvenlik gücünün müsaade etmesi mümkün olamaz. Gerçekten de orada daha fazla insanın ölümüne sebep olabilecek bir provokasyon gündeme getirildi. Bu mizanseni biz biliyoruz ne olduğunu ve sebeplerinin derinlemesine iniyoruz. "

"Hiçbir masum insana polisin şimdiye kadar yanlış bir davranışı olmamıştır"

Bütün siyasi partilerden bu konuda hassasiyet içerisinde davranmalarını ve kışkırtıcı beyanlardan uzak kalmalarını beklediklerini dile getiren Güler, Yüksekovalı vatandaşlardan bu konuda kendilerini devletle, polisle, güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirmek için tezgahlanan oyuna gelmemelerini istedi.

 Devletin vatandaşın can, mal, ırz ve tasarruf güvenliğini korumakla mükellef olduğunu aktaran Güler, şöyle konuştu:

 "Hiçbir masum insana polisin şimdiye kadar yanlış bir davranışı olmamıştır. Vatandaşlarımız da bunu biliyor. Ben bu genç insanları polisin karşısında bu şekil ve bu türden provokasyonlarla karşı karşıya getiren insanları toplumun iyi fark etmesini bekliyorum. Ama bunu özellikle huzur içindeki bir seçim ortamını istemeyenlerin tezgahladığına inanıyorum. Bu bölgede seçimlerin huzur içinde çözüm sürecinin getirdiği güven ortamının içinde yapılmasını istemeyenler var. Bu konuda dikkatli olmak lazım. İçeriden çabalar var, dışarıdan çabalar var ama biz bu konudaki kararlığımızı sürdüreceğiz. Çözüm sürecinin devam etmesi konusundaki samimiyetlerini herkesin bu konuda beyanlarıyla anlamış olacağız."

 Polisin de askerin de insanların hizmetinde olduğunu vurgulayan Güler, devletin asla zaaf içinde olmadığını belirterek, "Yüksekovalı kardeşlerimin, Hakkarili kardeşlerimin bölge insanının bu konuda duyarlılığına inanıyoruz" dedi.

 Terör örgütünün vatandaşı tehdit ettiği iddiası

 Bir gazetecinin, bölücü terör örgütü mensubunun, Ömerli ilçesi Ovabaşı köyünde, M.K. isimli şahsın evine gelerek, eşi ve çocuklarını tehdit ettiği yönünde Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde açıklama yapıldığını söylemesi üzerine Bakan Güler, şu yanıtı verdi:

 "Bu, çözüm süreci ile beraber bunun getirdiği huzur havasını, seçimlere gölge düşürmek, serbest rekabet ortamını eşit özgür bir ortamda seçimlerin yapılmasını istemeyenler var. Bunlarla ilgili bizim takiplerimiz de var. Ama bunların kabullenilmesi mümkün değildir. Bunlar çözüm süreciyle bağdaşan hareketler değildir. Çözüm süreci varsa herkes eşit rekabet ortamında meşru siyaset alanlarında siyaset yapmaya devam edecek. Bunun dışındaki bir davranış kabullenemez"