Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman, bugünkü köşe yazısında akıllara durgunluk veren bir olayı ortaya çıkardı. Arman, polis akademisinden rahmi olmadığı için atılan 24 yaşındaki genç kızla yaptığı röportajda birbirinden ilginç noktalara değindi.

KÜT DİYE KAPININ ÖNÜNE KOYMUŞLAR

İşte her kelimesi ağzınızı açık bırakacak o yazı:

"Benim kafam basmıyor. Gerçekten aklım almıyor. Bir kadının, doğuştan rahminin olmamasıyla polisolamaması arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir bilmiyorum. Yazıktır, günahtır!

Ben, bütün gelecek umutları sönmüş genç bir kadınla konuştum. 24 yaşında. Bütün hayali polis olmak. Üstelik Polis Akademisi'nde başarılı bir öğrenci. Küt diye kapının önüne konuluveriliyor...

Sen bizden değilsin deniliyor.

Çıkar o üniformayı, yakışmıyor deniliyor. Neden? Rahmi yok diye! Bakın, G.K. başına gelenleri nasıl anlatıyor...

"PES ETMEYECEĞİM"

Seni tanıyabilir miyiz?

- Adım G.K. Ankaralıyım. 24 yaşındayım. Memur bir ailenin kızıyım. Hayatım boyunca polis olmak istedim. Polis Akademisi'ne girdim. Çok da iyi öğrenciydim. Mezun olmak üzereyken beni attılar! Bunları hak etmedim. Onurum zedelendi. Ayrıca yapılan şey insan haklarına da aykırı. Dava açtım ama kaybettim. Olsun, pes etmeyeceğim...

"DOĞUŞTAN RAHMİM YOK"

Bir dakika... Başına gelen nedir?

- Doğuştan rahmim ve vajinamın üçte ikisi yok. İşte bu yüzden beni Polis Akademisi'nden attılar!

İyi de ne alaka? Rahmin ve vajinanla, Polis Akademisi'nin alakası ne? Ben bir bağlantı kuramıyorum...

- Evet, zaten duyan herkes "Bir yanlışlık vardır!" diyor. Ama yok. Bakın, fizyolojik herhangi bir sorunum yok. Hormonlarım gayet normal. Ekstra bir ilaç kullanmıyorum. Çocuğum olmayacak o kadar, zaten istemiyorum... 2015'te Polis Akademisi'ne girdim, büyük bir mutlulukla okudum. Başarıyla da okulu bitiriyordum. Atamam bile gerçekleşmişti.

"SEN ATILDIN"

Sonra?

- Mezuniyetime birkaç gün kala, müdürümüz çağırdı beni. Ben de heyecan yaptım, "Acaba mezuniyet konuşmasını mı yaptırmak istiyor bana?" diye. Ne dese beğenirsiniz? "Şu anda toplantıya girmem lazım. Seninle uğraşamam. Çağırma sebebi şuydu: Sen atıldın!" dedi.

"SEN O ÜNİFORMAYA YAKIŞMIYORSUN"

Sen n'aptın?

- Şoka girdim! O kadar da sert söyledi ki. Sonrasında bayan amirimiz geldi. Ben zaten perişan olmuşum, ağlıyorum, o da demesin mi? "Çıkar o üniformayı! Sen yakışmıyorsun ona. Sen bizden değilsin. Gözünün üzerine de mor far sür. Polis değilsin artık. N'aparsan yap!" Bu laflar her gece rüyama giriyor. O kadar aşağılandım, o kadar onurum kırıldı ki, sanki ben polisliğin şerefine leke getirecek bir şey yapmıştım. Oysa tek suçum -o da suçsa- doğuştan rahmimin olmaması...

Sonra?

- Beni seven bir müdürüm vardı. Onu aradım, "Amirim, beni atmışlar!" dedim. "Nasıl yani?" dedi. Durumu anlattım. Aynen şöyle dedi: "Kızım, biz sana çocuk mu doğurtacağız? Olur mu öyle şey! Mutlaka bir yanlışlık vardır!" Ben ağlıyorum o sırada, "Polis olan ağlamaz. Senin güçlü durman gerekiyor. Bu sebepten dolayı mümkün değil atılmazsın. Mantığa aykırı! Nasıl olsa mesleğe dönersin" dedi. Ama dönemedim...

"ARKADAŞLARININ MEZUNİYETİNİ İZLEYECEKSİN"

Çok korkunç bu anlattıkların...

- Dahası da var. O gün, günlerden çarşambaydı. Zaten bitmiştim ben, eve gidip gidemeyeceğimi sordum. Bayan Amir, "Hayır, arkadaşlarının cumartesi günkü mezuniyetini izleyeceksin! Onlar mezun olana kadar buradan çıkış yapamazsın!" dedi. Benim psikolojimi düşünün, "Sen eksiksin, rahmin yok, polis olamazsın! Ama olanları izleyip, daha da kahrolacaksın!" demeye getiriyorlar...

Ne kadar büyük bir acımasızlık bu!

- Evet öyle. İki gün dayanabildim. Cuma sabahı, o kadar sinirlerim bozulmuştu ki ablamı aradım. Ailem kapıya geldi. Müdür ve akademi başkanı da "Tamam, kızınızı alıp çıkarabilirsiniz!" dedi.

BENİM UTANDIĞIM BİR ŞEY DEĞİL AMA NASIL BİR TOPLUMDA YAŞADIĞIMIZ MALUM

Peki sen rahminin olmadığını ne zaman öğrendin?

- 15 yaşındayken. Âdet olmayınca annemle-babam beni hastaneye götürdü. Ultrason yapıldı, rahimle ilgili kontroller yapıldı. Ayrıca gen haritam çıkarıldı, kromozom testi yapıldı. Ve "Mayer sendromu" teşhisi konuldu.

Bu ne kadar büyük bir yıkım oldu?

- Hiç yıkım olmadı! Ben zaten evlilik ya da çocuk düşünen biri değildim. Polislikti benim hayalim. Doktorlara, "Rahmimin olmaması hayatımı etkileyecek bir şey mi?" dedim, "Yoo, sadece çocuğun olamayacak!" dediler. Tekrar sordum, "Sağlığımla ilgili herhangi bir sıkıntı olacak mı?" "Kromozom testi yaptık, herhangi bir sıkıntı yok. Hormonların da normal çalışıyor!" dediler. Zaten aksi olsaydı, bana düzenli kullanmam gereken ilaçlar verirlerdi. Ben de bu zamana kadar ne bir gözyaşı döktüm ne de bu meseleyi düşündüm...

Peki ailen dışında kimse biliyor muydu?

- Hayır. Benim utandığım bir şey değil ama nasıl bir toplumda yaşadığımızı biliyorsunuz, insanların ağzına çiklet olmak istemedim.

"AKLIMA BİLE GELMEDİ"

Peki polis olmak için müracaat ederken gizledin mi?

- Hayır. İlk sağlık muayenesinde, hastanede doktorun yanına girdim. Ama zaten orada üstünkörü bakıyorlar. Ultrason yapmadılar. "Geç!" dediler. Ama rahmimin olmamasının, polislikle bir alakası olabileceği aklıma bile gelmedi.

Sence polis olmana engel bir durum mu?

- Ne münasebet! Bir yerimde sakatlık olsa anlayacağım, ama benim herhangi bir yerimde sakatlık yok ki. Herhangi bir hastalığım da yok. "Guatr hastaları polis olamaz!" diye bir madde var, bu öyle bir şey de değil. Benimki hastalık da değil, bir sendrom. Üç bin kız çocuğundan biri böyle doğuyor. Yeni yeni rahim nakli de yaygınlaşıyor, rahim nakliyle bebek sahibi olanlar da var...

BENİ HARCAMAYI UYGUN GÖRDÜLER...

Bütün testleri, tetkikleri onlar da yaptı?

- Tabii tabii. Beni Atatürk Hastanesi'ne yolladılar. Biliyorsunuzdur, bakire birisine altta muayene yapılmaz, bana yapıldı. İlaçlı MR yapıldı, ultrason yapıldı. Hormon testi yapıldı. Kromozom testi yapıldı. Teşhis, aynı sendrom. Sonrasında numune hastanesine gönderilirken de tuttular koluma damga vurdular. O damgayı vururlarken çok ağladım ben.
Neden?

- Çünkü emniyette hayat kadınlarına vurulur o damga. Sonra kolumda o damgayla, babamla beraber hastaneye gittik. Hastanede beni hayat kadını sandılar, babam "Hayır, benim kızım polis!" dedi. Çok üzücü şeyler yaşadık. Bunların hepsi çok incitti beni. Sonra dava açtım...
Nasıl sonuçlandı?

- İki sene sonra, dün olumsuz sonuçlandığını öğrendim. Avukatımla çok büyük umutlarla açmıştık ama olmadı, kaybettim. İşin tuhafı, çift cinsiyetli biri mesleğe döndü. Hatta avukatımız da aynı. Onunki olumlu sonuçlandı. Benimki neden olumsuz, sebebini anlayabilmek mümkün değil. Bana gelen kararda, emniyetin dava ve avukat masraflarını da benim ödemem gerekiyormuş, öyle yazıyor. Kredi çektim ödeyebilmek için. Rahmimiz yok diye başımıza gelenlere bak!

"MECLİS'İN KAPISINDA YATTIM"

Peki davanın sonucunda ne yazıyor?

- Numune hastanesinde yapılan tetkikler sonucunda, utaris ve vajina genişliği normal kadın boyutlarında geniş olmadığı için, dar olduğu için, Polis Akademisi öğrencisi olamayacağım yazıyor...

Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?

- Ben valla Meclis'in kapısında yattım, Sağlık Bakanlığı'na başvurdum. Herkese böyle saçma bir şeyin olamayacağını söyledim. "Tek sıkıntım çocuğumun olamaması. Raporlarımda herhangi hormonal anormallik yok!" dedim. Bana sonradan eklenen bir maddeyi gösteriyorlar. "Doğuştan gelen anomaliler polisliğe engeldir!" diye. Peki o zaman o çift cinsiyetli arkadaş neden dönebildi? Bence bir mantığı yok, makul bir açıklaması da. Tamamen inisiyatife kalan bir şey. Sonuçta beni harcamayı uygun gördüler..."