2. Abdülhamit Han tarafından 1895 yılında kurulan ve kurulduğu günden bugüne 30 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 71 bin kişinin barındığı Darülaceze’nin kayıtları dijital arşive aktarıldı.
Milliyet gazetesinden Esra Alus'un haberine göre 3 aşamalı olarak gerçekleşitirelen taramanın ilk basamağı Osmanlıca metinlerin taranması oldu. Edinilen bilgiye göre ilk olarak Osmanlıca evraklar tarandı ve bu işlem 2 yıl sürdü. Darülaceze’devefat ettiği bilinen ancak kayıtları bulunamayan 2. Abdülhamit’in torunu Hamit Rauf Osmanoğlu’nun bilgilerine de bu şekilde ulaşılmış oldu.

PADİŞAH TORUNU ŞEHZADE KİMSESİZ OLARAK ÖLDÜ

Darülaceze Başkanı Nevzat Bayhan kurumun arşivlerinin taranarak dijital hale getirildiğini belirterek, “Darülaceze’nin kurulduğu tarihe ait olan Osmanlıca metinler dahil tüm evraklar tarandı. Geçmişe dair bir bilgi aradığımızda buna ulaşmak haftalar sürebiliyordu. Artık tüm verilere kolaylıkla ulaşmamız mümkün. Bu evraklar Darülaceze’ye gelen kişilere ait kabul kararları, vefat ettikleri tarihler, kullandıkları ilaçların reçetelerine kadar pekçok bilgi var” dedi.

Nevzat Bayhan ayrıca 2. Abdülhamit’in torunu Hamit Rauf Osmanoğlu’nun Darülaceze’de bir süre kaldığı ile ilgili bazı bilgilerin bu dijital aktarım sırasında kesinlik kazandığını belirtti. Nevzat Bayhan, “2. Abdülhamit’in torunun bir süre Darülacede’de kaldığı ile ilgili eski bazı yazılar vardı ancak bunlar resmi evraklar değildi. Dijital arşiv için yapılan taramalar sırasında Hamit Rauf Osmanoğlu’nun 56 yaşında Darülacezeye getirildiğine dair evraklar bulundu. Bu evraklara göre Hamit Rauf Osmanoğlu 8 Haziran 1982 tarihinde kuruma getirilmiş. Dönemin görevlileri ise Osmanoğlu soy adın Hanedan ailesinden başkasına verilmediğinden kişi hakkında araştırmayapmış. Sonunda ise getirilen kişinin 2. Abdülhamit Han’ın kızı Ayşe Sultan’dan olan torunu olduğu anlaşılmış. Hamit Rauf Osmanoğlu’nun kim tarafından ne şekilde kuruma getirildiğine dair kesin bir bilgi yok. Ancak 1982 yılında Darülaceze’de 60 yaşında kalp yetmezliğinden kimsesiz olarak öldüğü ve Yahya Efendi Mezarlığı’na defnedildiğini kayıtlardan anlaşılmıştır” dedi.

Dedesi 2. Abdülhamit’in inşaat için ise 7 bin altın değerindeki eşya ve 10 bin altın para nakitolarak ödediği ve kapısına “Bab-ı Şefkat” (Şefkat Kapısı) adını verdiği kurumda bu şekilde bir şehzade kimsesiz olarak ölmüş oldu.