FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmeye teşebbüs eden 69 sanık hakkında açılan davanın ikinci celsesi başladı. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir ve kardeşleri katıldı. Sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Tutuklu sanık Astsubay Bekir Kurt, 1 yıldır Özel Kuvvetler Komutanlığı Destek Bakım Bölümünde başçavuş olarak görev yaptığını söyledi. 15 Temmuz'da nöbetçi olduğunu anlatan Kurt, "15 Temmuz öncesinde Fetullah Gülen harekatı olarak bilinen, 15 Temmuz sonrası FETÖ olarak bilinen yapılanmayla irtibatlıydım. Örgütle çocuk yaşta tanıştım. Ortaokul sürecinde ve meslek hayatımda örgütle görüştüm. Amasya'da cemaatin dershanesine gittim. Dershane sonrası da cemaat ile irtibatım devam etti. Onlar benim asker ya da polis olmak istediğimi biliyorlardı. Bunu kullandılar diye düşünüyorum. Astsubay olduktan sonra görev aldığım yerlerde bağlı olduğum cemaat abileriyle görüşmeye başladım. Toplantılarda Fetullah Gülen'in kasetlerini izliyorduk, kitaplarını okuyorduk. Abiler genelde öğretmenlerden oluşuyordu. Onlarla sadece dini sohbetler yapıyorduk" diye konuştu.
Kurt, örgütün yapılan sohbetleri arkadaşlarına söylememesi yönünde ikazlarda bulunduğunu kaydetti. Toplantılarda gizliliğin esas olduğunu ifade eden Kurt, bağlı bulunduğu birliklerde bu sohbetlere giden arkadaşlarının olduğunu, ancak basına ifşa etmemek için onların isimlerini vermek istemediğini söyledi. Kurt, mahkemeye sunduğu dilekçede örgüt ile bağı olan arkadaşlarının isimlerinin mevcut olduğunu söyledi.

"Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum"

Kurt, himmet adı altında örgüte para ödediğini belirterek, maaşının yüzde 5'ini geçmeyecek şekilde ödemeler yaptığını anlattı. FETÖ mensubu kişilerin terör örgütü üyesi olduğunu bilmediğini öne süren Kurt, "Sadece hizmet hareketi, cemaat yapılanması olduğunu sanıyordum. Şüphelenseydim onlarla bağım olmazdı. Bizi kullanmışlar, aldatmışlar, hain, sinsi emellerine alet etmişler. Bunların ne kadar sinsi olduğunu göremediğim için çok pişmanım. Darbe girişiminde görev almadım. Ama bu yapıyla daha önceden görüştüğüm için ve sinsi emellerini görmediğim için pişmanım. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. 16 Temmuz sabahı darbenin cemaat tarafından yapılmak istendiğini anladım. Gözaltına alındıktan sonra bildiklerimi anlatmazsam onların tarafında olacağımı düşündüm. O yüzden her şeyi samimiyetle anlattım" şeklinde konuştu.

Kurt, iddianamede 15 Temmuz sürecinde Albay Ümit Bak'ın listesinde adının geçtiğini belirterek şunları kaydetti:

"Bu yapıyla 15 Temmuz'da görev almadığımı anlatmak için bu liste hakkında konuşmak istiyorum. Ben 1 yıldır Özel Kuvvetlerde çalışıyorum. Ümit Bak'ı tanımıyorum, kendisini hiç görmedim. Adliyenin nezarethanesinde gördüm ilk defa. Bu listede 33 kişinin adı geçiyor, bu 33 kişiden 22'si fiilen katılmamış. Bu 20 kişiden görevde olanlar var, 13 kişi de burada, o 13 kişiden biri de benim. Ben nöbetçi olduğum için oradaydım. Bu listenin sonradan hazırlanmış olduğunu düşünüyorum. Ben 15 Temmuz'da nöbetçiyim, 16 Temmuz'da Hakan Albay nöbet tuttuğum yerde arama yapıyor. 17'sinde tekrardan nöbet tutuyorum. Benim nöbet sırasında bir suça karışmadığım tahkikat raporunda yer alıyor diye düşünüyorum. Daha sonra mesaiye devam ettim. 15'inden beri kışlada olduğumuz için yaklaşık 5 gün kimse evine gitmedi. Komutanlarımız 'Personeli birer, ikişer evlerine birer gün gönderelim' diye izin verdiler. Ben ayın 20'sinde kışladan ayrıldım. Ayrılmak için özel izin yazıyorduk. Bu kağıdı önce bölük komutanımız imzalıyor, daha sonra bu kağıdı bir üstümüze imzalatıyoruz. İmzalatmamızın ardından bu kağıdı İstihbarat Şubeye götürüyoruz. İstihbarat Şube bu kağıda onay verdikten sonra en son kışladan çıkarken bu listeyi gösteriyoruz. O kontrol ettikten sonra üstümüz aranıyor, o şekilde çıkış yapıyoruz. 20'sinde ben çıktım evime gittim, sonra tekrardan mesaiye geldim. 21 Temmuz'da giriş yaptım. 27 Temmuz'da sıra tekrardan bana geldi. 27 Temmuz'da da aynı şekilde işlemleri yaparak dışarıya çıktım. Aynı şekilde 28'inde kışlaya giriş yaptım. Bir liste varsa ve bu listenin Ümit Bak Albayın üzerinde çıktığı iddia ediliyorsa izin verilmezdi bana. Bu listenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum."

"Nesimi 'Bu yakınlarda senden bir subay yardım isterse yardımcı olur musun?' diye sordu”

Kurt, kendisinden sorumlu olan cemaat abilerinden Nesimi isimli bir kişinin 11 Temmuz'da kendisini arayarak buluşmak istediğini söyleyerek, "Müsait olmadığımı, yarın görüşebileceğimizi söyledim. 12 Temmuz'da buluştuk, evime davet ettim. Evde biraz sohbet ettik. Kendisi 'Bu yakınlarda senden bir subay yardım isterse yardımcı olur musun?' diye sordu. Ben de kim olduğunu sorduğumda 'O seni tanır' dedi. Ben tekrardan 'Nereden bizim cemaatten olduğunu anlayacağım' diye sorduğumda, 'Allah rızası izin senden yardım isteyecek anlarsın' dedi" ifadelerini kullandı.

Darbenin cemaat tarafından yapıldığından haberinin olmadığını iddia eden Kurt, darbenin koordinasyonunda yer aldığının doğru olmadığını savundu. 16 Temmuz sabahında birkaç arkadaşının, Mutfak Kısım Komutanının TÜRKSAT'ta kafasından vurularak öldüğünü öğrendiğini anlatan Kurt, "Bunun emir komuta zincirinde yapılmadığını orada anladım. Daha sonra öğrendim cemaatin bunu yaptığını. 1 doları, ByLock programını, ses kaydı konulmasını tanık ifadelerinden öğrendim. Darbecilerle amaç ve eylem bütünlüğü içinde bulunmadım. Benden kanunsuz bir şey isteselerdi yapmazdım. Kabul etmeyen arkadaşlar olduğu için de bu darbe girişiminin başarısız olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Kurt, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini tekrardan söyleyerek, "Devletimizin her zaman yanındayım. 2013 yılına kadar bu yapılanma el üstünde tutulurken, devlet bu örgütün hain olduğunu bilmezken, ben alt kademedeyken bu örgütün hain olduğunu nasıl bilebilirim. Cezamı yeterince çektiğimi düşünüyorum. Tutukluluk halimin kaldırılmasını, beraat talebimin kabul edilmesini istiyorum" dedi.
Özel Kuvvetler Komutanlığı davasında tutuklu sanık Kurt'tan FETÖ itirafı