Başbakan Erdoğan, "25 Aralık fezlekesinde 'Dönemin Başbakanı' ifadeleri geçiyor. 'Suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan' deniliyor. Bakanlar da örgüt üyesi deniliyor. Bilgisayarlar bulundu, silinmek istenen fezleke büyük oranda ortaya çıkarıldı. Başına gelecekleri önceden bildiklerin için şimdide düzmece olduğuna dair kampanya başlattılar. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ortaya vahim belgeler çıkıyor. Yakında yaptıklarının hesabını verecekler" dedi.

Başbakan Erdoğan, "Pazar günü yani 1 Haziran’da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13’nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı'da daha önce BDP’nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova'da ise bizim AK Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova'da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde AK Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.

AK Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP’nin oyu bir puan, BDP’nin 2,3 puan arttı. MHP’nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı’da AK Parti’ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti’ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart’ta CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti’nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart’ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti’nin yüzde 43’tü" diye konuştu. 

"MHP ARTIK KENDİ VARLIĞINI KENDİ KİMLİĞİNİ İNKAR EDEN BİR PARTİYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR"

Başbakan Erdoğan, "1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı için bir gösterge olacaksa, bir kamuoyu yoklaması olacaksa ortaya çıkan sonuç, çatının bir kez daha uçtuğudur, çöktüğüdür. Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP’yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir" dedi. 

"POLİS, ASKER KATİLİNİN SIRTINI SIVAZLAYAN BİR CHP VAR" 

Başbakan Erdoğan, "2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP Pensilvanya’nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim. CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye’nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. Öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye’nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. bunların yanında yer alan AK Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun? Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari’de Türk bayraklarını sallayamayan, Ankara’da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP’li nasıl olur da İstanbul’da duvarlara 'Zülüm 1453’te başladı' diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara’da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?" diye konuştu. 

"SOKAKTA POLİSLE ÇATIŞMAYA GİRMEK İÇİN ÇAĞRI YAPTILAR"

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi; "Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki Gezi’de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul’un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar. Bir tane o CNN’nin dalvakuğu oralarda bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN International yerlisi, geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Niye? Ülkemi karıştırmak için. Şimdi de suçüstü yakalandı. Bunların böyle hani özgür tarafsız bağımsız basın diye bir şeyleri yok. Bunlar görevli görevli, bunlar adeta ajan görevi icra ediyorlar. Pensilvanya’dan kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar gazetelerini TV’lerini Twitter’daki maskeli korkaklarını görevlendirenler de onlar da avuçlarını yaladılar" dedi. 

"UMUDUNU MİLLETTEN KESMİŞ ÇEVRELER BU TAARRUZUN İÇİNDE YER ALDILAR"

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi; "Gezi olaylarının yıl dönümünde, nefret dilini faşizmin İslamafobinin dilini kullananlar avucunu yaladılar. Biz bunları konuşunda, bu başbakan çok gerilimci Sokakta polisime kurşun sıkacak, polisimi yakacak. Bir tanesi hayati tehlike içinde. Bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı, öldür vur yarala. Bunun için her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi? Sokakta polisime kurşun sıkacaklar bunu konuşmayacaklar ama farklı bir şey olduğunda her yol meşru. Polisin savunma hakkı yok böyle bir şey olabilir mi? Kılıçdaroğlu rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen git ABD'de yap bakalım. Gezi olaylarının yılönümünde isyan çağrılarının karşılık bulamayacağı öngörülüyordu. Her yerden taarruz ettiler, sosyal medya sözü ona aydınlar, sanatçılar taarruz ettiler. Uluslararası çevreler bu taarruzun içinde yer aldılar. Başta CHP olmak üzere umudunu milletten kesmiş çevreler bu taarruzun içinde yer aldılar. Sanatçı müsveddesi hala bunun ağaç melesi olmadığını söylüyordu. Camimize girip orada bira şişeleriyle her türlü ayakkabılarıyla nasipsiz olanları savunabilen nasipsizler var. Duvar yazıları var unutulacak gibi değil, Onlar zaten küfürname. Kendi kişiliklerini ortaya koyuyorlar. Başbakan gerilimci bunları söylemeyecek miyiz? Yaptıkları yanlarına kar mı kalmayacak?"

"BU ÇOCUKLARI GETİRİP ANNELERİNE TESLİM ETMENİZ LAZIM"

Başbakan Erdoğan, "Demokrasi sandık değildir veya demokrasi sadece sandık değildir mantığını ben kabul etmiyorum. Kim bu ifadeyi kullanırsa kullansın kabul etmiyorum. Demokrasi sandıktan geçer. Öyle veya böyle sandıktan geçer. Adama sorarlar, 'demokrasi sandık değilse nedir? Bunu bana anlat' derler. O zaman ne diyeceksin? Sandıktan gitmeyeceksen, nereden gideceksin? Ağrı'da seçimi kazanan başkan diyor ki Devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bak. milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründe bahseden insan aynaya bakmalı. Kan varsa sizin olduğunuz yerde var. Annelerin oturma eylemine tahammül edemediniz. Köpükle yıkama bahanesiyle oradan kaldırdınız, tehdide başladınız. Hadi bakalım, şu anda bu çocukları getirip annelerine teslim etmeniz lazım. B planı C planı devreye girecek. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir taraftar çözüm süreci diyeceksin diğer bir taraftan engellemenin yoluna gideceksin. 'Barış' diyorsun yavruları analarından alıp dağa kaçırıyorsun bu nasıl barış. ülkenin değişik yerlerinde on binlerce insanın katili sizsiniz. Sürekli aşağıladıkları köylülerin gariplerin kardeşlik hukukunu savunanları ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. Sokak eylemleriyle başaracaklarını zannettiler. Elinizde nefret söylemiyle değil, molotofla değil, büyük bir sabırla meydanlara gelin" dedi. 

"SİLİNMEK İSTENEN FEZLEKE BÜYÜK ORANDA ORTAYA ÇIKARILDI"

Başbakan Erdoğan, "Sizin yapamadıklarınızı AK parti yaptı. Sokak eylemleriyle ihtilal yapamayanlar 17 Aralık'ta bir başka darbe senaryonu sahneye koydular. 25 Aralık fezlekesinde 'Dönemin başbakanı' ifadeleri geçiyor. 'Suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan' deniliyor. Bakanlar da örgüt üyesi deniliyor. Bilgisayarlar bulundu, silinmek istenen fezleke büyük oranda ortaya çıkarıldı. Başına gelecekleri önceden bildiklerin için şimdide düzmece olduğuna dair kampanya başlattılar. Hiç boşuna uğraşmasınlar. Ortaya vahim belgeler çıkıyor. Yakında yaptıklarının hesabını verecekler" dedi.

"ŞU ANDA İNLERİNE GİRDİK"

Başbakan Erdoğan, "Gençler inlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik, bütün pisliklerini ortaya kokuyoruz. Kaçıp saklandıkların inlerinden çıkarıp adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak. Balyoz davasıyla ilgili rapor hazırlamışlar. Bütün sorumluluğu hükümete Genelkurmay'a yıkmaya çalışıyorlar. Belli ki CHP haşhaş almaya başlamış. Yeni yol arkadaşlarına çok hızlı uyum sağladılar. Genelkurmay dava açacaklarını söyledi. Biz bu davanın savcısı hakimi değiliz. Eğer bu meseleyi çözmek istiyorlarsa o paralel yapıyla yollarını ayırsınlar. Hem Pensilvanya ile iş tutup davanın izini süremez. Balyoz davası sanıklarını duygularını istismar etmekten CHP vazgeçsin. Milletin kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor" diye konuştu. 

"EY HDP'Lİ VEKİLLER SİZ EVDE ÇOCUKLARINIZIN YÜZLERİNE NASIL BAKIYORSUNUZ?" 

Başbakan Erdoğan, "Bir mağarada teröristler kıstırılıyor, asker saatlerce teslim olması için ikna etmeye çalışıyor. 'Subayımız annenle kaç yıldır görüşmüyorsun' diye soruyor. '5 yıldır görüşmüyorum' diyor. Bunlar üzeri örtülemeyen yüzlerce hikayelerden sadece ikisi. Buradan mı barış gelecek. 5 kadını öldürerek barış mı gelecek? Biz terör örgütünden insaf beklemiyorum. BDP'lilere sesleniyorum. Sizin çocuğunuz yok mu sizin hiç vicdanınız yok mu? Kendi çocuklarınız ABD'ye İngiltere'ye götürüyorlar. Fark bu. Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerimin bilmesi lazım. Onların çocukları da değişik yerlerde eğitim alıyor, turistik seyahat yapıyorlar. Ey HDP'li vekiller siz evde çocuklarınızın yüzlerine nasıl bakıyorsunuz? Ben de bu soruyu soruyorum" dedi. 

"HDP'NİN BU İŞİ ÇÖZMESİNİ İSTİYORUZ" 

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı; "15 yaşında çocukların kaçırılmasını izah edemediler. İnanın rezil oldular. Gösteri yapan kardeşlerimizi dağıtmaya kalkıştılar. 30 yıl susturdunuz inanıyorum ki daha fazla susturamayacaksınız. Artık bastıramayacaksınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar. 1.5 yıldır özgürlüğün tadına vardı. Terörün zulmünden kurtulan vatandaşlar özgürlüğe sahip çıkıyorlar. Yol keserek asker taşlayarak ülkeye yeni acılar yaşatmak isteyenlere asla eyvallah demeyiz. Çözüm için biz değil elini gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. Bedeli her ne olursa olsun bu meseleyi çözeceğiz. Dürüstseniz samimiyseniz siyasi Kürtçülük yapmayan Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Siz acaba yol kesmelere evet diyor musunuz. yol kesmeler insani midir? Tarihimizde yol kesme eşkıya işi olarak bilinir. Terör eşkıyanın da ötesinde. Bu sorunu çözmek için bizim de yöntemlerimiz var. Ama çocuk kaçırma eylemlerinin son bulmasını istiyor ve HDP'nin bu işi çözmesini istiyoruz. Eğer korkuyorlarsa söylesinler, eğer yürekli anneler kadar yürekleri yoksa bunu da söylesinler. Anneliğin siyaseti yoktur, hiçbir annenin gözyaşı dökmesine yavrusundan koparılmasına asla tahammülüz olamaz. Biz çözüm sürecini tüm anneler için başlattık. Oğlu askerde ve dağda olan anneler için başlattık. 

Büyük Türkiye için çözümün yanında durmaya inadına demokrasi inadına kardeşliği savunmaya devam edeceğiz." 
ANKARA,(DHA)