Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun'un savunmasıyla başladı.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinden olduğu belirtilen dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun'un savunmasıyla başladı. 15 Temmuz sabahı üzerine kayıtlı eski aracını satmak üzere notere gittiğini, iddianamede bu satışın örgütsel faaliyet olarak gösterildiğini belirten Coşkun, "5 aylık bir mazisi olan bir satışın örgütsel faaliyet sayılması Aziz Nesin'lik bir çağrışımdır" dedi.           

Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın komutanlıktaki incelemeleri hakkında bilgi verirken, iddianamede yazıldığı gibi geri kalma veya gitmemesinin söz konusu olmadığını, Çolak'ın incelemelerinde kendisinin de bulunduğunu söyledi.

Heyetin ayrılmasından sonra Kara Havacılık Komutanı Hakan Atınç'ın makamında otururken dışarıya çağırıldığını anlatan Coşkun şöyle devam etti: "Nöbetçi amiri Özcan Karacan Genelkurmay'dan telefon geldiğini, buraya saldırı olduğunun, yaralıların bulunduğunun bildirilerek acil helikopter istendiğini, ayrıca Hakan Atınç'ın görevden alındığını, benim atandığımı söyledi. Biraz önce Kara Kuvvetleri Komutanı burada iken böyle bir şey söylenmediği için şaşırdım."       

“8 SAATLİK AKINCI SENDROMU İFADESİ KULLANILIRDI”

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Kara Kuvvetleri Komutanı söyleyebilirdi. Özcan'a mı kalmış?" diye araya girmesi üzerine Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:     

"Şaşırtıcı olan bu zaten. Gelişmeyi Hakan Atınç'a söyleyemeyeceğimi belirtince Özcan Karaca kendisi arz etmiş. O da, 'Ne emrediyorlarsa yapın o zaman' demiş. Ben de helikopter faaliyetlerini planlamaya başladım. Daha sonra görevlendirme listesi geldi. Hakan Atınç'ın kimseyle görüşmeyi kabul etmediği bildirilince askeri hattan arayıp, durumu ilettim. Hakan Atınç, 'ne emrediyorlarsa yapın. Hayırlı olsun' deyip, telefonu kapattı.”