Başbakan Ahmet Davutoğlu Polis Akademisi'nde konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu "Bizi kimse korkutamaz. Kamu düzeni için yola çıkmış, bu ülkenin bekası için polisimiz, askerimiz gece gündüz orada canını ortaya koymuşken, eğer ben bir gün can kaygısıyla böyle bir ziyareti yapmakta tereddüt edersem, işte o zaman bu makam bize haram olur." dedi.

Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları ise şöyle;

Polis teşkilatımız milletten ayrı, halkın üstünde bir güç kaynağı değil halkın içinde halkla beraber ifa edilen bir meslektir. 

POLİS TEŞKİLATIMIZDAN BEKLENTİLER

Bizim polis teşkilatımız kurulduğu andan itibaren bütün milleti kuşatır ve temsil eder. 

Zeynep kızımız bize eşinden bahsederken 'Hep Sur'u bana gezdirmek istiyordu. Benim büyüdüğüm Sur'u sana anlatamadım, gösteremedim' diye hayıflandığını söyledi. Sur artık polisimize, askerimize jandarmamıza emanettir.

Her bir polisimiz hangi vilayetten olursa olsun halkın arasına karıştığında 81 vilayettendir. 

Birlik ve beraberlik vatandaşın her birine ayrım yapmadan güvenlik hissini veren asker, jandarma ve polisimizle mevcuttur. Halkın içinden çıkmış olmakla, halka muhabbet göstermekle sorumlu olduğunuz kadar halka verdiğiniz imajla, algıyla da sorumlusunuzdur.

Buradan ekranları başındaki anne babalara sesleniyorum, ne olur çocuklarınızı polisle korkutmayın, polis korkulacak değil sığınılacak biridir.

EMNİYET TEŞKİLATI MİLLETİN BAĞRINDAN ÇIKMIŞTIR

Özellikle çocuklara, gençlere muhabbetle bakın. Vatandaşlara bir şey sorduğunuzda sizin nezdinde güven hissetsinler. 'Bu benim ablam, annem, abim, arkadaşım, dostum' diye düşünsünler. Emniyet teşkilatı milletin bağrından çıkmış sımsıcak bir teşkilattır. 

Kamu düzenini mutlak surette ikame ettireceksiniz. Kamu düzeni hepimizin içinde olduğu bir düzendir.

Terörle mücadele sadece suç örgütüylü mücadele değil aynı zamanda bir beka mücadelesidir. Serdar Kazar Pozantı Emniyet Müdürlüğü'nde çalışan arkadaşımız. Elinde mühimmat bittiğinde kendini bombanın üstüne atarak arkadaşlarını koruyan bir yiğidimiz.  

Bir ateş çemberinin ortasında terörle mücadele ediyoruz.

BİZİ KİMSE KORKUTAMAZ!

Suruç'ta DEAŞ, Adıyaman'da PKK, İstanbul'da DHKP/C, Ceylanpınar'da iki polisimiz evlerinde şehit edildi. Böyle bir tarihi eşikte tarihi bir karar vermek durumundasınız. Geçici bir hükümetin başbakanı olarak siyasi ve hukuki bütün sorumluluğu üstlenerek 23 Temmuz'da operasyonları başlatma talimatını verdim

Bizi kimse korkutamaz. Kamu düzeni için yola çıkmış, bu ülkenin bekası için polisimiz, askerimiz gece gündüz orada canını ortaya koymuşken, eğer ben bir gün can kaygısıyla böyle bir ziyareti yapmakta tereddüt edersem, işte o zaman bu makam bize haram olur. Bir an bile tereddüt etmedik, gittik. Ne terör örgütünden ne de herhangi bir başka yapıdan korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız.

ÇELİK YELEK GİYMEYİ REDDETTİM

Diyarbakır'a sadece kendim gitmekle kalmadım. Eşim zaten gelecekti 9 bakan arkadaşımızla gittim. Bizi kimse kurtaramaz. Ceylanpınar'a gittiğimde riskler olduğuna dair istihbarat bilgileri gelmişti. Başbakan çelik yelek giyerse, Diyarbakırlı kucaklaşırken o çeliği hissederse kendisini nasıl güvende hisseder? Başbakanın canı herhangi bir vatandaşımızın, askerimizin, polisimizin canından daha kıymetli değil. 

Terörü bu topraklardan son santimetre karesine kadar temizleyeceğiz. Bu kararları alırken güvendiğim tek şey milletimiz ve emniyet teşkilatımızdı. Sizlere güvenerek bu kararı aldık, yolumuza devam ediyoruz. Bu mücadeleyi inşallah mutlak bir şekilde neticelendirireceğiz. 

OPERASYONDAKİ ASKER İLE POLİS KOORDİNASYONUNDAN GURUR DUYUYORUZ

Asker, jandarma ve polis işbirliği önemlidir. Devlet tek bir yapıdır. Kurumlar arasında paylaşılmaz. Güvenlik tek bir bütündür, paylaşılarak riske edilemez. Bizim son operasyonlarda en çok gurur duyduğumuz hususlardan birisi asker ile polis arasındaki yakın koordinasyon ve işbirliğidir.

YAPTIKLARI CASUSLUĞUN TA KENDİSİDİR!

Halkın oylarıyla iktidara gelmiş ve tabiri caizse yedi düvele karşı bu memleketin menfaatini koruyup, kollamak için gece gündüz çalışan bir başbakanın odasına böcek koymak... O zaman ben Dışişleri Bakanıydım, Dışişleri Bakanının odasına böcek koyarak, Dışişleri Bakanı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci Başkanının son derece mahrem toplantısını dinlemeye çalışmak ihanetin, casusluğun ta kendisidir, vatana, devlete, millete, demokrasiye, mesleğe ihanettir.

Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devletidir. Kim hangi görevi ifa edecekse uygulama prensibi hukuktur. Kimse kendisinden menkul bir güç kullanamaz. 

HESAP VERECEĞİMİZ MAKAM MİLLETİMİZDİR

Hesap vermeyecek kişilerin talimat vermesi mümkün olamaz. Meşrutiyetini halktan almayan hiç kimse karşısında bir adım dahi geri atmayacaksınız. Bizim hesap vereceğimiz makam milletimizin ta kendisidir. Bu çağdaş devletlerin hepsinde böyledir. İki otorite, iki farklı talimat kaynağı çağdaş devletler öngörmez. 

Polis mesleği halkın içinden çıkmış bir meslektir. Demokratik hukuk devletinin ayrılmaz bir parçasıdır.