Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör saldırıları dolayısıyla harabeye dönen şehirlerin yeniden imar edileceğini söyledi. Londra’ya giderken uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandıran Davutoğlu, önemli açıklamalar yaptı.

Bakanlar Kurulu’nda bu hafta görüşülecek terörle mücadele Master Planı’nın detaylarında neler var?

ADVERTISING

Bunun birkaç ayağı var; operasyon öncesi, operasyon süreci ve operasyon sonrasında atılacak adımlar. Bunlar birbirini tamamlar. Mesela Silopi, Cizre’de başlayan operasyonlar öncesinde ben çok detaylı, sokaklara inene kadar bir brifing aldım. Bu işin belli bir hedefe varmasından emin olmak için hayatın normal akacağı bir kamu düzeni tesis etmek. Silopi’de şu anda operasyon süreci büyük ölçüde tamamlandı. Ama eskiden olduğu gibi sokaklar temizlenip geri çekilmeyecek, oralarda daha düzenli işleyen bir güvenlik söz konusu olacak. Sivil kayıpların en düşük seviyede tutulması için adım adım gidiliyor. Normalleşmenin önemli bir göstergesi olarak Habur açıldı. Bugün 2 bin TIR yola çıktı. Esnafın kayıpları karşılanacak. Yola çıkmadan önce Sur’a 5 milyon Türk lirası gönderdik.

HALKA TEŞEKKÜR

Bölgenin afet bölgesi ilan edilsin gibi esnafın bir talebi vardı.

Her türlü destek verilecek, ancak kalıcı bir afet bölgesi tanımı doğru değil. Diyarbakır’da Sur dışında hayat akışında bir problem yok. Onlar bütün bölgede kalkışmayı yaymak istediler. Halk peşlerinden gidecek sandılar. Biz başarılı bir şekilde bunları izole ettik. Mart’tan sonra başka yerlerde de bu işlere kalkışacağız diyorlar. Van’da öyle bir niyet hissettiğimiz anda Edremit’te bir baskında bir çok silah yakaladık. Güneydoğu’daki vatandaşlarımıza müteşekkiriz, onlara destek vermediler. Mesela haince bir plan yaptılar. Cenazeleri suistimal ettiler, bunu bir genelge ile önledik. Cenaze  3 gün tutulacak, 3 gün sonra aile gelip almıyorsa defnedilecek ve aileye yeri bildirilecek. Bir cenazenin sahibi olan aile Elazığ’dan geldi cenazeyi almak için. Milletvekili Feleknaz Uca aileyi tehdit etti. Onun üzerine teşkilatımız devreye girip cenazeyi teslim etti. Halk onlara destek vermediği gibi operasyonların yanında durdu.

Diğer önemli başarı asker-polis işbirliği ve koordinasyonu mükemmel. İlk defa bu anlamda, bu kapsamda bir harekatı birlikte yapıyorlar. Her hafta ilgili birimlerden brifing alıyorum. Bu üç başarı konusunun üzerine şimdi yapacağımız hayat akışını normalleştirmek, ekonomik hayatı canlandırmak, buralardaki yeni güvenlik unsurlarıyla güvenliği sağlamak. Mesela Cizre’nin Nur mahallesine 80’li, 90’lı yıllardan beri girilmezdi. Şimdi yok. Gerekirse yeni karakollar yapacağız. Gereken yerde kentsel dönüşüm yapacağız.

İDARİ DÖNÜŞÜM

Mesela Sur’da tarihi doku niteliği taşımayan, virane şeklindeki yapılar tasfiye edilip o tarihi dokuya uygun yapılar söz konusu olacak. Evlerin oturulacak hali kalmamış, evden eve duvarları kırarak geçişler yapmışlar. Bunları da tasfiye edip oranın insanca yaşanır hale gelmesi sağlanacak. İdari bazı tasarruflarımız olabilir. Cizre’nin ve Yüksekova’nın il merkezi haline dönüşmesi gibi. Dokuları buna çok uygun. Şırnak’ta Cizre’nin Hakkari’de Yüksekova’nın durumu uygun. Bu anlamda Yüksekova havaalanı ve şehrin yayılması da dahil olmak üzere bunları da çalışıyoruz, idari yapı itibariyle. İl merkezinin değişmesi. Şırnak çok dar bir konumdda. Halbuki Cizre çok geniş bir alan. Hakkari’nin genişlemesi zor, Yüksekova genişliyor fakat il yapılanmasına dönüşmediği için de bir güvenlik ya da hizmet alt yapısı olmuyor.

GETTOLAR BİTECEK

Yani şehir merkezi taşınacak.

Bunu planlıyoruz... Sur'u bizzat takip edeceğim, oradaki bütün tarihi eserler restore edilecek. Rant olayına izin vermeyeceğiz. Eski Mardin’in içi gibi, o orijinal Diyarbakır’ın mimarisi korunacak. Çevre ile Kültür Bakanımıza söyledim. Buralarla birlikte Mardin, Amasya, Konya gibi şehirlerde tarihi dokunun korunası için gerekiyorsa şehre özel Bakanlar Kurulu kararı ya da yasal düzenleme yaparız. Buraların terör odağı, virane yatağı olmasına izin vermeyeceğiz. Operasyon sonrasında çalışmalar başlayacak. Cizre’nin de eski mahalleleri, bu göçlerle viraneleşmiş getto, varoş şekline dönüşmüş yapıları tümüyle düzenlenecek. 

YENİ ANAYASA TARİHE GEÇİRİR

Anayasa somut bir neticeye ulaşılması mümkün mü?

Anayasa mutabakat gerektiren bir şey. Eğer bir mutabakatla bunu başarabilirsek bu Tanzimat’tan bu yana da çağdaşlaşma tarihinin de en büyük adımı olur.  Bu Meclis’in ya da bizim hükümetimiz eğer bir sivil anayasa yapımını gerçekleştirirse tarihe onunla geçer. Görüşmelerdeki nezaket ortamı konuyu ele alış biçimi beni ümitlendirdi. Son bir hafta içinde bu pozitif atmosferi zehirleyebilecek nitelikte açıklamalar oluyor. Nedense bir el Türkiye’de tansiyonun düşmesini isteamiyor ve nezaket kuralları içinde bir fikir alışverişini bozmaya dönük hamleler yapıyor.  Bence meselenin yüzde 70’i psikolojiktir. Yüzde 20- 25’i siyasi iradedir. Teknik detay yüzde 5-10 düzeyindedir. Mesela başka bir konjonktür olsaydı 20 sene önce bunu tartışıyor olsaydık muhtemelen MHP, başkanlık lehine konuşuyor olurdu. Sayın Cumhurbaşkanımızı meselenin içine çekmeyin. Mesela Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki açıklamaları üzücü. Halkın yüzde 52’sinin desteğini almış Cumhurbaşkanını sen dikta diye suçlarsan tartışmayı başlatmayız sürdürmeyiz.  Kılıçdaroğlu’nun konuşması ve akademisyenlerin yayımladığı bildiri bir anda ortamı kutuplaştırdı.  Tehlike burada. Anayasa konusunda ben bütün milletvekillerinin kendi vicdanlarıyla karar alacaklarını düşünüyorum. O aşamaya gelmeden başarmamız gereken husus en geniş mutabakatın sağlanmasıdır. 

SURİYE'DE MUTABAKAT

ABD ile Suriye’deki gelişmeler konusunda ortak bir noktada buluşuldu mu?

ABD Genelkurmay Başkanı ve Obama’ya da daha önce ifade ettim. Önemli olan Türkiye ile ABD’nin aynı perspektiften olaya bakmasını temin etmek. Yani eğer bir karşılıklı güvensizlik hali olursa bu her iki ülkenin de çıkarlarına aykırı. Bölgeye de en fazla zararı verecek olan husus budur. 

BİLDİRİDE ZİHNİYET SAPMASI VAR

Akademisyenlerin bildirisi...

Ben bu metnin söylediği şeylerin sonucundan daha çok metnin arkasındaki zihniyeti deşifre etmeye çalıştım. Burada bir zihniyet sapması ve yanlış bir zihniyetin egemenliği var. Doğuda ve güneydoğuda bir devlet katliamı var ve hiç terör örgütü yok mu, olgusal gerçekliğe bu uyuyor mu, hiçbir akademisyenin bu olgusal gerekçeline uyuyor demesi mümkün değil. Bunun üzerine böyle gidersek ve bunu sorgularsak birçok akademisyeni özeleştiriye zorlamamız lazım. Bana bu konuda bir tek örnek ülke gösteremezler. Böyle bir defakto duruma kimse tahammül etmez.