Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Memur-Sen tarafından düzenlenen "Yeniden Büyük Türkiye" sempozyumunda yaptığı konuşmada Paralel Yapı ile ilgili sert mesajlar verdi. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle: 
 ÖLENE KADAR MÜCADELE: Hizmet maskesi altında vatanına ihanet edenlerin kirli mücadelesi, unutmayın eski Türkiye'yi diriltme mücadelesidir. Ulusal ve uluslararası medyada ortak bir dille, ortak manşetlerle yapılan algı operasyonları bunun çabasıdır. Eskinin halktan, milletten, sorunlardan kopuk, darbelerden medet uman siyaseti diriltme çabasıdır. İşte bunun için hepimizin mücadelesi, hiçbir zaman nihayete ermeyecek. Nerede erecek? Son nefesi verdiğimiz anda. Eğer bir an bile rehavete kapılırsak, bir an bile ihmalkarlık yaparsak o pusuda bekleyen eski Türkiye sevdalıları istiklalimizi ve istikbalimizi esir almaktan asla çekinmeyecektir. 
 İHANETİN NEREDEN GELECEĞİ GÖRÜLMEZ : Saldırının, ihanetin nereden geleceğini kestiremezsiniz. Sizi sırtınızdan kimin hançerleyeceğini göremezsiniz. Siz, dost zannedersiniz ama dost bildiğinizin iradesini, idrakini, inancını, vatanını ve milletini karanlık odaklara pazarladığını bilemeyebilir, fark edemeyebilirsiniz. 
 BİZ DE YANILDIK: Önemli olan her an uyanık olmak. Her ihtimal karşısında dimdik sabırla sebat edebilmektir. Özeleştiri... Biz de bu konuda maalesef yanıldık, yanıltıldık ve şu anda biraz da daha erken netice alabilecekken gecikmesinin sebebi bu olmuştur. Şimdi önemli olan gerekirse canını ortaya koyup istiklal ve istikbal mücadelesini verebilmektir. 
 AYNI SENARYO : Milletin seçtiği bir Başbakan, sabık Başbakan denilerek hapsedildi, idam edildi. Şimdi bugün de senaryoyu yazmışlardı. 17 Aralık'ta, 25 Aralık'ta bunu yapmak istediler ama maskeleri birlikte düşürdük. "Dönemin başbakanı" diye fezleke hazırlayanlar, dönemin haşhaşileri oldu. Hala beddua seansları düzenliyorlar. Akla hayale gelmez sıfatlar yakıştırmaya çalışıyorlar. 

'HAYALLERİ GASP EDİLEN GENÇLER'

Yakın tarihteki bütün karanlık noktaları, hukuksuzlukları, mağduriyetleri, tuzakları, sahtekarlıkları aydınlığa kavuşturmak için daha çok çalışacağız. 40 yılın tezgahını, tuzağını bir yılda silip süpürmek mümkün değil, sabırla ama kararlılıkla bu işin üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Memur olabilmek için gece gündüz ders çalışan, sınava hazırlanan, yıllarca memur olmanın hayalini kuran ama çalınan sınav soruları nedeniyle hayalleri gasp edilen gençlerin hesabının sorulması için daha çok gayret edeceğiz. Himmetleri, sadakaları, zekatları, kurbanları, bağışları çalınan esnaf için tüccar için sanayici için yoksul vatandaş için, bunların hesabını sormak için daha çok mücadele edeceğiz.
'YENİ MAŞA ARAYACAKLAR'
Eski Türkiye'ye dönmek isteyenler, yeni maşalar, yeni kuklalar arayacaktır. İnlerine girilince, hesap sorulmaya başlanınca, kirli işleri ve ilişkileri ortaya dökülünce feryat figan ortalığı gürültüye vermeye başladılar. Gazetecilerin tutuklandığı, basının susturulduğu iddiasını dünyaya ağlayarak şikayet edecek kadar ahlaktan yoksunlar.

GAZETECİ SUÇ İŞLEMEZ Mİ?
Son operasyonda içeri alınan gazeteci de legal görünüm altında illegal bir yapının şekillenmesinde gayreti olanlar arasında... Ama onun dışında alınan 3 kişi emniyet görevlileri. Nerede bu gazeteciler? Gazeteciler suç işlemez mi? Suç işliyorsa o da bunun bedelini ödemek zorundadır. Gazetecilerin eli kalem tutmuyor ki, yeri gelir silah da tutar, suç sayılan birçok işlemi o da işleyebilir. İşlediği zaman o gazetecilik zırhı altında bunlar masumdur diyebilir miyiz? Dünyanın hiçbir yerinde medya Türkiye'deki kadar serbest değildir. Türkiye'de medya o kadar serbesttir ki demokratik ülkelerde dahi asla müsaade edilmeyen hakareti, iftirayı, karalamayı, ırkçılığı ve nefret suçlarını her gün işleyebilmektedir. İnanın ABD, AB içinde bu manşetleri atamazlar. Önce aynaya bakmaları lazım. Kendi ellerine, yüzlerine bulaşan gazeteci kanlarını temizleyecekler. Önce kendi öz eleştirilerini yapacaklar. Bunu yapmadıkları sürece kendi itibarlarına zarar verirler. Biz Avrupa'nın günah keçisi değiliz. Bizi eleştireceklerine, AB içinde artan ırkçılığa ayrımcılığa, İslamofobya'ya çare bulsun.