Uluç, bugünkü köşesinde, TFF'nin getirdiği uygulamanın Türk futboluna zarar verdiğini belirterek 'Türk Futbolu ölüyor, Sayın Cumhurbaşkanım!' diye seslendi.
Hıncal Uluç'un yazısındaki ilgili bölüm şöyle;

Cumhurbaşkanım, lütfen el koyun!..

Sorun fevkalade acil.. Yarına tahammülü yok, bugünden çözülmeli..
Türk Futbolu ölüyor, Sayın Cumhurbaşkanım!..
Ben 57 yıllık gazeteciyim.
Üstelik Mekteb-i Mülkiye de okudum. Bu yüzden, bu sorunun muhatabının Türkiye Futbol Federasyonu olduğunu bilirim..
Orda bu ülkenin belki de en olmayacak adamı, Beşiktaş'ı batıran başkanı oturuyor. Çözmesi mümkün değil..
Spor Bakanı mı?. Son yıllarda spor konularına hakim bir tek spor bakanı görmedim ki..
Bu yenisinin adını bakan olunca duydum.
İşe yarar mı, yaramaz mı bilmiyorum.

Başbakan?. Sayın Davutoğlu'nun hayatında bir futbol maçına gittiğinden emin değilim.. 
Oysa siz, hayata futbol oynayarak başlamış, futboldan seyirci ve taraftar olarak hiç kopmamış birisiniz.

Leb demeden leblebiyi anlayacak kadar konunun hakimisiniz.. O yüzden "Acil durum. Can kurtaran gerek" çağrımın ne kadar gerçekçi olduğunu anında anlayacak ve duruma el koyacak belki de tek kişisiniz, yönetimde..
El koyduğunuz anda çözecek gücünüz olduğunu tüm ülke biliyor..
Tehlike zilleri sezon başından beri çalıyordu.
Bir yerde hata yapmıştık ama nerde?.
Akhisar- Fenerbahçe maçı acı tabloyu tokat gibi suratımıza vurdu..
Manisa'daki maçta 2600 seyirci vardı.. İki bin altı yüz!.
Fenerbahçe Manisa'ya, Ege Bölgesi'ne yılda bir kez geliyor.. Sadece bir kez.. Ve Ege bölgesi milyonla Fenerbahçeli ile dolu..
Passolig uygulaması yüzünden bunlar maça gelemediler.

İstanbul'daki Fenerli bizahmet passolig alsın, tamam.. Ama Manisa'ya 55 dakika mesafedeki İzmir'de oturan Fenerli, yılda bir maç için niye alsın?. Ya da Denizli'de, Aydında, oturan..

O zaman otoyol da yoktu, havadan da gidilmezdi.
Denizli'deki maça İzmir üzerinden giderdik.. İzmir ve civarından maça gidenler bir konvoy oluştururdu, metrelerce..
Denizli stadının yarısından fazlası dışardan gelenlerle dolar, esnaf da bayram yapardı.
Şimdi, Akhisar'da yaşayanlar bile, yarım saat mesafeden lider takımlarını hem de Fener'e karşı izlemeye gelmediler..
Sayın Cumhurbaşkanım, Ben artık sade vatandaş Hıncal'ım.
Spor Yazarları Derneği'nden istifa edeli yıllar oldu. Artık basın tribününe girme hakkım yok.. Yasal durumum "Sade vatandaş!.."
Şimdi ben, Arsenal-Galatasaray maçı için Londra'ya gitsem, bilet bulup maça girebilirim. Paris'te, Monaco'da, Berlin'de, Frakfurt'ta, Roma'da stat önüne gidip gişeden, ya da karaborsadan bilet alıp tribüne çıkabilirim.. Ama eğer cebimde passolig denen o karttan yoksa, kendi ülkemde hiçbir stada giremem..

Bu nasıl bir uygulamadır?.

Sezon başından beri bu ülkede 10 bin kişiye oynanan maç yok.. Çünkü biz, keyfi isterse maça gidecek seyirciye statları yasakladık. Maçlara ancak, sene başında takımının bütün maçlarına gitmeye karar veren ve passolig alan fanatikler girebiliyor.. 

Bunun sonucu..
Beşiktaş, hem de İstanbul'da bomboş tribünlere oynuyor..

Bunun sonucu..
Yılda bir kez Ege Bölgesi'ne giden Fenerbahçe, tribünlere ancak 2600 kişi çekebiliyor..
Seyirci yokluğu, Türk futbolunun marka değerinin sıfırlanması demektir.
Marka değeri düşünce, sponsor bulunmaz, reklam veren bulunmaz.. Bunlar bulunmayın ca, zaten batık kulüplerimiz tek transfer yapamaz hale gelir. Seviye daha da düşer. Daha düşünce o 2600 seyirci de bulunmaz olur..

Kısır döngü öyle hızlı çalışır ki, ülkemizde futbol çöker. Biter..

Federasyon, kulüpler, biz gazeteciler, bu passolig uygulamasındaki yanlışı ve doğacak korkunç sonucu göremedik.
Ama boş tribünler suratımızda tokat gibi patlamaya başladı. 

Vatandaşın canı istediği zaman, istediği maça gitme hakkını elinden aldık.
Anayasal bir hakkı ihlal ettik, yani..
Şimdi bu yanlışın çok ama çok acil düzelmesi gerek..
Aradaki mercileri atlayıp size başvurduğum için özür dilerim.
Ama gerekçemi anlayışla karşılayacağınızı umut ediyorum.
Türk futbolu ölüm döşeğinde.. Acil durum Sayın Cumhurbaşkanım..