FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesine ilişkin hükme bağlanan davanın gerekçeli kararında, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, 15 Temmuz darbe girişiminden 5 ay önce, 5 Şubat'ta yaptığı bir konuşmada örgüt üyelerine, "kılıcın hakkını verin" diyerek "öldürme" talimatı verdiği belirtildi.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Kasım'da görülen duruşmada açıkladığı kararında, darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nı ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle yargılanan sanıklardan 8'ine ağırlaştırılmış müebbet, 20 sanığa da müebbet hapis cezası verdi.

Mahkeme, söz konusu hükümle ilgili hazırladığı 130 sayfalık gerekçeli kararında ayrıca, FETÖ ile ilgili birçok tespite yer verdi.

"Örgütün motivasyon aşaması" başlığı taşıyan değerlendirme bölümünde, örgütün ilk darbe mesajının örgüt tabanına, 2013 yılı Kasım ayında örgütün yayın organı olan Zaman Gazetesi'nin "Zaman kardeşlik zamanı" başlıklı slogan adı altında hazırlanan reklam film ve afişleriyle verildiği belirtilen gerekçeli kararda, reklam görsellerinde, askerin elinde tuttuğu sayfada, "bir ihtimal daha var" manşetinin yer aldığı, reklamla siyasal iktidara karşı aba altından sopa gösterilirken, diğer taraftan da örgüt üyelerine "en son ihtimalin darbe olduğu" yönünde subliminal mesaj verildiği ifade edildi.
KILICIN HAKKINI VERİN MESAJI

Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, Pensilvanya'daki malikanesinde yaptığı ve açık kaynaklarda "Kılıçların Gölgesinde - 498.Nağme" başlıklı, 5 Şubat 2016 tarihli sözde vaazında söylediklerine yer verilen gerekçeli kararda, Gülen'in konuşmasında, "örgüt üyeleri hakkında yürütülen soruşturmalara karşı sabredilmesi gerektiği, ancak örgütün sabır anlayışının durağanlık içeren bir sabır anlayışı olmadığı, amaca ulaşmak için mutlaka alternatif yolların/yöntemlerin oluşturulması gerektiğini" söyleyerek, bu sabır anlayışını "aktif sabır" olarak nitelendirdiği dile getirildi.

Konuşmanın sonuna doğru dini kaynaklarda "düşmanı yenme duası" olarak olarak yer alan Arapça duayı okuyup açıklayan Gülen'in, konuşma bütünündeki "düşman" tanımlamasıyla örgüte karşı yürütülen mücadeleye öncülük eden siyasal iktidarı kastettiğini açıkça ifade ettiği belirtilen gerekçeli kararda, şu değerlendirme yer aldı:

"Gülen konuşmasında, örgüt üyelerinin tutuklanmalarına gönderme yaparak, 'hürriyetlerine dönük saldırılar karşısında, bunları koruma adına düşmanla savaşılabileceğini, düşmanın öldürülebileceğini, düşmanla karşılaşıldığında mutlaka kılıcın hakkını vermek gerektiğini' vurguladığı, 'kılıç'ın, başta Genel Kurmay Başkanlığı'nın ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın amblemleri olmak üzere TSK'nın temel simgelerinden biri olduğu, gücü ve kararlılığı simgelediği, TSK bünyesinde subay sınıfına mensup askeri personelin rütbe aldıklarında bir gelenek olarak kılıç kuşandıkları, yine etkin pişmanlıktan yararlanan birçok örgüt üyesinin alınan beyanlarında, 'harp okulundan mezun olan örgüt üyelerinin Fetullah Gülen'in huzuruna götürülerek burada kılıç kuşanma merasimi yapıldığını' beyan ettikleri, Gülen'in bu konuşması ile huzurunda kılıç kuşanan TSK içindeki örgüt üyelerine, 'düşmanla karşılaşıldığında kılıcın hakkını vermek gerektiği' mesajıyla birlikte, 'Öyleyse şimdiden tavrınızı ona göre ayarlamalısınız' şeklindeki sözleriyle, ileride gerçekleştirilecek bir darbe girişimine hazır olmaları yönünde subliminal mesaj verdiği, küçük yaştan bu yana örgüte karşı olan herkesi 'hasım cephe' adı altında 'düşman' tanımlaması içinde gören örgüt üyelerinin, örgüt liderinin 'hürriyetinizi müdafaa etme adına düşmanla karşılaştığınız zaman öldürebilirsiniz' şeklindeki talimatı uyarınca darbe girişimine direnen 250 vatandaşımızı ve güvenlik görevlilerimizi şehit ettikleri anlaşılmıştır."