Ülkelerindeki iç savaş, baskı rejimleri ve ekonomik çıkmazdan kaçan çoğunluğu Ortadoğu ve Afrikalılar'dan oluşan kaçaklar, iki yakayı dolup taşırdı. Uluslararası Af Örgütü ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) hazırladıkları raporlardaki çarpıcı rakamlar, göçmenlerin dramın ciddiyetini gözler önüne serdi.

Yunanistan'ın Kos Adası'na geçmek için öncelikle Bodrum'u, Midilli'ye geçiş için ise Ayvalık'ı tercih eden kaçaklar, bazen faciayla sonuçlanan olaylara rağmen pes etmiyor. Günde ortalama bin mültecinin çeşitli Yunan adalarına geçtiği belirtiliyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre; günde 500 mülteci sadece Kos ve Midilli'ye geçiyor. Mültecilerin yüzde 60'ının savaş nedeniyle kaçan Suriyeliler olduğu kaydedildi.

LASTİK BOT, CAN YELEKLERİ ARTIK SIRADAN

Göçmenler Ege kıyılarından çoğu 20- 30 dakika mesafedeki Yunan adalarına lastik botlarla geçmeyi tercih ediyor. Ada kıyılarında çok sayıda terk edilmiş lastik bot, can yelekleri görüntüsü ise artık sıradan sayılıyor. Türk ve Yunan birimlerinin depolarının, umut tacirlerinin taşıdığı göçmenlerden el konulan patlak botlar, can yelekleri ve kıyafetlerle dolup taştığı kaydedildi.

MİDİLLİ'Yİ KÖTÜ KOKU SARDI

Her şeye rağmen Midilli'ye ulaşabilen kaçaklar; ilk olarak botlarını parçalıyor. Botlarının sağlam olmaları halinde kaçakların geri dönmeleri konusunda zorlandığı kaydedildi. Islanmış kıyafetlerini gelişi güzel yol kenarlarındaki bariyerlere asıp kurutmaya çalışan mülteciler, Yunan güvenlik güçlerince toplanıyor. Kamlara götürülen göçmenler, Atina'ya gitme sırasını beklemeye koyuluyor. Gümrükten adaya adım atıldığında ise kötü bir koku insanları karşılıyor. Binlerce insan, kadın, erkek, çocuk limanda kurdukları çadırlarda gemiye binmek için sıra beklerken; tuvalet ihtiyacının çevredeki ağaçlık alanlarda giderilmesi kötü kokuya neden oluyor.

KAMPLARDA SURİYELİ TEZGAHLAR

Bu arada kamplarda Yunan esnafının açtığı büfelerde karınlarını doyuranlara son günlerde Suriyelilerce oluşturulan tezgahlar da eklendi. Kıyafet, yiyecek, meyve ve battaniye, seyyar çadır, kilim gibi eşyaların satıldığı gözlendi. Adaya ayak basan mülteciler, hedeflerinin Almanya olduğunu söyledi. Çocukların zor şartlarda limanda veya kamplarda barınmaya çalışmaları ise yürek burktu. Özellikle adaya gezmeye gelen Türkler, mültecilere yiyecek ve içecek yardımında bulunuyor. Midilli'nin cadde ve sokakları ise Yunan vatandaşından daha çok mültecilerle dolu. Yol kenarları, parklar, liman ve sokaklar gibi hangi yöne dönülürse dönülsün mülteciler göze çarpıyor. Ayrıca; Yunan yardım büroları gün boyu kamplarda ve kalabalık mültecilerin olduğu bölgelerde sağlık hizmeti yanı sıra sivil toplum örgütlerince yiyecek, giyecek ve çocuk bezi dağıtımı yaptıkları görüldü.

Öte yandan; Uluslararası Af Örgütü, 'S.O.S. Avrupa' (S.O.S. Europa) kampanyasıyla hem Türkiye-Yunanistan deniz sınırı ile Türkiye-Bulgaristan kara sınırında hem de Akdeniz'de yaşanan büyük facialara dikkat çekti. Kampanya sonrası facialar ve ölen sayılarında azalma olduğu da istatistiklere yansıdı. Af Örgütü'nün son raporlarında, Suriye'den kaçan 4 milyon mültecinin yüzde 95'inin Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır'da yaşadığı dile getirilirken, Akdeniz'de ise 2014'te 219 bin kişinin aşırı derecede tehlikeli koşullar altında geçiş yaptığı belirtildi.