15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davada, darbe girişiminin kritik isimlerinden Ak Parti MilletvekiliŞaban Dişli'nin kardeşi eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli savunma yaptı. 'Darbeyi tebliğ eden' isim olmakla suçlanan Dişli, savunmasında suçlamaları kabul etmedi. İfadesinde kendisini suçlayan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar için, "Hulusi Akaryıllarca birlikte çalıştığım bir komutandır. O anki durumu en iyi kendisi bilmektedir. Yaşadığı travmatik ortam nedeniyle beni yanlış anlamış olabilir" dedi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafında Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada, darbe gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı odasında derdest eden ekibin içinde yer aldığı iddia edilen ve Akar'la birlikte aynı helikopterle Çankaya Köşkü'ne giden eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Bakanı Tümgeneral Mehmet Dişli, savunmasında FETÖ üyeliğini reddederek, "Benim üye olduğum tek örgüt TSK'dır. Aksine çok uzun süredir bu örgütün hedefindeydim. Darbenin fiilen başlamasından 5 dakika sonrada karargahtan ayrılıp lojmanıma gitmiştim.
SİLAHLA REHİN ALINDIĞINI SAVUNDU

Hulusi Akar'ın müsait olduğu ve beni beklediği saat 20.35'de evden ayrılarak 20.45'de karargaha geri geldim. Ardından Hulusi Akar'ın bulunduğu kata çıktım. TSK'nın yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmamı Cumhurbaşkanına arz etmeden önce Genelkurmay Başkanı'na bilgi sunmam ve görüşlerini almam gerekiyordu. Karargaha bu amaçla gitmiştim. Komutanın odasına gitmek isterken silahla rehin alınarak bir odaya alındım. Önüme bir boş kağıt ve kalem bıraktılar.

'İKİNİZİ DE PAKETLEYİP GÖTÜRECEĞİZ'

TSK'nın yönetime el koyduğu, Yurtta Sulh Konseyinin kurulduğu, bildirinin yakında okunacağı, karşı çıkanların etkisiz hale getireceklerini, Komutanın onlarla birlikte olmasını istedikleri ve 'sizi tanır, size güvenir yoksa ikinizi de paketleyerek götüreceğiz' dediler. Bu talepleri kartlara not ettikten sonra beni Komutanın odasına soktular. Kartlara yazılan notları Komutana okudum ama önce ciddiye almadı" diye konuştu.

Dişli, bu esnada karargahta yoğun olarak silah sesleri gelmeye başladığı kaydederek, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in emir subayının vurulduğunu öğrendiklerini söyledi. Gelişmelerin vahim bir hal aldığını ifade eden Dişli, "Bir süre sonra aniden içeriye giren bir ekip onu etkisiz hale getirmeye ve kelepçelemeye çalıştı. Silah ve uçak sesleri yoğunlaşınca Komutanın emin bir yere alınmasını önerdim. Bir süre sonrada bir helikopter ile Komutan, ben ve birkaç asker bindik" diye konuştu.

'KOMUTAN ONLARI VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞTI'

Helikopterle indikleri yerin Akıncı Üssü olduğu sonradan öğrendiklerini söyleyen Dişli, Akıncı Üssü'nde bulunan darbeci askerlerin Akar'dan kendileriyle birlikte hareket etmesini istediklerini belirterek, "Komutan razı olmadı. Komutan onları bu maceradan vazgeçirmek için Akın Öztürk Paşadan talepte bulundu, o da başaramadı. Ben ise orada sekreterya görevi yapıyordum. Ona eşlik ediyordum zaman zaman da Karargahtan bilgi alıp Komutanı bilgilendiriyor, ayrıca Komutanın taleplerini orada bulunanlara ilettim. Polis, asker çatışmasına engel olunmasını, harekatın durdurulması gerektiğini, Komutana Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız ile görüşerek onları ikna etme imkanının sağlanmasını, aksi halde inisiyatif kullanmaya imkan kalmayacağını anlattım. Değerlendirelim dediler ve bunun üzerine Komutanla bir planlama yaptık. Bu planlamaya göre Karargaha gidecektik, TSK'ya bir duyuru yaparak emir komutanın devralındığını, birliklerin kışlalarına dönmelerini, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da polise emir vererek geri çekilmelerini sağlamalarını, ideal, yargı ve askeri işlemlerin devreye sokulmasının uygun olacağına karar verdik" şeklinde konuştu.

"BANA DÖNDÜ 'SAĞ OL EVLAT' DEDİ"

Dişli, teklifin darbeci askerler tarafından bir süre sonra kabul edildiğini belirterek, durum hakkında hükumet yetkilileri ile irtibata geçtiğini söyledi. Bir süre sonra Başbakanlıktan telefon geldiğini, hava güvenliğinin temin edildiğinin söylenildiğini ifade eden Dişli, helikopterin Genelkurmay Karargahı yerine Çankaya Köşkü'ne gelmesinin istenildiğini dile getirdi. Daha sonra helikoptere bindiklerini sözlerine ekleyen Dişli, "Akar, yorgun bir vaziyette arkasına yaslanmış oturuyordu. Bana döndü 'sağ ol evlat' dedi. Ardından da 'Hazırlık yaptın mı? Oraya gidince ne diyeceğiz?' diye sordu. Ben de 'Komutanım olanları anlatacağız' dedim. Helikopter çalıştıktan sonra ses nedeniyle konuşamadık" dedi.

'YANLIŞ ANLAMIŞ OLABİLİR' DEDİ

Sanık Dişli, Hulusi Akar'ın tanık olarak verdiği ifadede kendisini suçlamasını da, "Hulusi Akar yıllarca birlikte çalıştığım bir komutandır. O anki durumu en iyi kendisi bilmektedir. Yaşadığı travmatik ortam nedeniyle beni yanlış anlamış olabilir" diye değerlendirdi.

Dişli'nin savunması sürüyor.