Tutuksuz sanık Ersöz, tekerlekli sandalyede oturarak verdiği ifadesinde, “Faili meçhul cinayetlerin işlenmeye başlandığı 1993 ve sonrasındaki olaylarla ilgim yoktur. Ahmet Özal, babasına 1988’de suikast düzenleyen Kartal Demirağ’ın arkasında olanlar var diyorsa, babasını öldürenleri biliyordur ve açıklamalıdır” dedi. 
 
"8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a suikast" suçundan yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, suçmaların, "hayal ötesi ve komployla hazırlanmış, hiçbir somut geçerliliği bulunmayan beyanlara, çarptırılmış ifadelere dayandığını" öne sürdü.

Ersöz için duruşma salonunda 2 sağlık personeli görevlendirildi. Sağlık personeli, savunmasına başlamadan önce Ersöz'ün tansiyonunu ölçtü.

Ersöz, yazılı savunmasını dizüstü bilgisayardan okudu, duruşma salonundaki perdeye de savunmasından bölümler sinevizyonla yansıtıldı.

Haksız ve hukuksuz olarak sanık durumuna getirildiğini öne süren Ersöz, "Kaç kişi vardır ki ülkesinin cumhurbaşkanını tek başına, azmettirdiği eşine zehirletmekle suçlansın" diye sordu.

Ersöz, "iki yalancının iftiralarıyla" açılan davanın, Türk hukuk tarihinde yerini alacağını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayal ötesi ve komployla hazırlanmış, hiçbir somut geçerliliği bulunmayan beyanlara, çarptırılmış ifadelere dayanarak, cumhurbaşkanını öldürtmek gibi işlemediğim bir suçtan huzurunuza getirilmenin üzüntüsünü yaşıyorum. İnsan onuru ve haysiyetiyle bağdaşmayan bu beyanları kullanan ve kullandırtanlar insan olamazlar, olsa olsa insan kılığına bürünmüş yaratıklardır."

Özal'a Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı dileyen Ersöz, "çoğu gizli örgüt mensubu gizli tanıkların yalan ve iftiraları karşısında diğer davalarda olduğu gibi tarihe not düşeceğini" söyledi.

"Derin bağlantılarımı kullanarak 'gelme' mi dedim"

İddianameye yönelik eleştirilerde bulunan Ersöz, 39 sayfalık iddianamenin 35 sayfasının ilgisiz konulardan oluştuğunu ileri sürdü. Özal'ın hayatının Wikipedia'dan alındığını, iddianamede 1993'te meydana gelen çeşitli olaylara yer verildiğini, bunların da Nisan 2010'da yayımlanan bir dergiden aktarıldığını ifade eden Ersöz, buralardaki yazım hatalarının iddianamede tekrarlandığını savundu.

Özal'ın cenazesine dönemin ABD Başkanı George Bush'un katılmamasının bile kendisiyle ilişkilendirildiğini anlatan Ersöz, "Acaba derin bağlantılarımı kullanarak Bush'a 'gelme' mi dedim, diye düşünmekten kendimi alamıyorum" diye konuştu.

AHMET ÖZAL NEDEN BEKLEDİ?

Ersöz, iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürdü ve "bir şahsın yalanlarına itibar edilerek açılan bu davanın da diğerleri gibi Türk hukuk tarihinde kara bir leke olarak yerini alacağını" söyledi.

İddianamede, 1993'te meydana gelen Uğur Mumcu, Mehmet Sincar, Bahtiyar Aydın, Eşref Bitlis'in ölümüyle bazı terör eylemlerinin sıralandığına dikkati çeken Ersöz, bunların kendisiyle ilgisi olmadığını savundu.

Ersöz, iddianamede, "Özal'ın ölümünden önce kendisine yönelik gerçekleştirilen eylemlere" ilişkin bir başlık bulunduğunu belirterek, bunlardan birinin Ahmet Özal'ın 1 Nisan 2013'te, cumhuriyet savcısı ile paylaştığı, babasını taşıyan GAP uçağının elektrik arızası nedeniyle havaalanına geri dönmesi olduğunu anlattı.

Ahmet Özal'ın, bunu babasının ölümünden 19 yıl sonra gündeme getirdiğini ifade eden Ersöz, "Ahmet Özal bunu anlatmak için neden 7 bin 283 gün beklemiştir? Bu çelişkiyi açıklamalıdır" dedi.