Türkiye, ‘terörü kaynağında yok etmek’ olarak nitelendirilen ve kayıtlara ‘Erdoğan doktrini’ olarak geçen yeni konsepte, ileri askeri üsler büyük önem taşıyor. Katar’a asker gönderen Ankara, Doğu Akdeniz’den Afrika Boynuzu’na kadar olan bölgede kendisine siyasi-askeri bir nüfuz alanı oluşturuyor. Katar’a Türk askeri gönderilmesi projesinin hem Somali’de askeri üs inşası hem de hükümetin hafif uçak gemisi yapma planlarıyla aynı zamana gelmesi dikkat çekti. İleri noktalara konuşlandırılan birliklerin Türkiye’nin yeni stratejinin ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydeden uzmanlar, bu yeni süreci değerlendirdi.  

KATAR ÜSSÜ

Katar’daki Türk askeri varlığının Türkiye için gerçekten ciddi bir atılım olduğunu vurgulayan uzmanlar şunları söyledi:  “Bu üssün ilk tasarlandığı dönemdeki amacı, Ankara’yı tamamen yeni bir milli askeri kapasiteye kavuşturmaktı. Kalıcı bir üs oluşturulması, öngörülemeyen ve hızla değişen bölgesel güvenlik ortamında Türk-Katar stratejik ortaklığının sabitlenmesi anlamına gelecekti. Meclis’ten hızlı bir şekilde çıkan onay, Ankara’nın Doha’yla kuvvetlenen stratejik bağlarını, Türkiye’nin jeopolitik gündeminin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüğünü gösterdi. Türkiye’nin antlaşmayı onaylama kararı ve neticesinde Katar’a hızlı bir şekilde asker göndermesi de Doha yanlısı bir hareket olmakla birlikte Suudi Arabistan karşıtı değildi. Her şey planlandığı gibi giderse, 2020’lere kadar Katar’da, tugay seviyesinde müşterek bir güç oluşturacak şekilde TSK’nın her kuvvetinden birlikler konuşlandırılmış olacak. Gerçekten de bu gelişme bölgesel seviyede bir ezber bozucu olabilir.” 

SOMALİ ÜSSÜ

Türkiye’nin Somali’deki üs hamlesini de değerlendiren uzmanlar şunları kaydetti: “Somali hamlesi, Ankara’nın, Türkiye’nin kıta çapında akıllı güç kapasitesini artırmaya yönelik Afrika girişiminin ayrılmaz bir parçası. Yeni askeri üs Mogadişu Havaalanı’na, Mogadişu Limanı’na ve Türkiye tarafından 2013 yılında inşa edilen hastaneye yakınlığıyla çok mühim bir konuma sahip. Söz konusu üssün temel amacının Somali’nin, eş-Şebab tehdidinin hakim olduğu sıkıntılı güvenlik ortamında güvenlik kapasitesi artırma faaliyeti olacak. TSK’nın Somali’deki varlığı, Afrika Birliği Kuvvetleriyle ilgili suiistimal ve insan hakları ihlali suçlamalarından dolayı ayrıca çok büyük önem taşıyor. Türkiye’nin ileri askeri üs açma stratejisine yönelik Afrika Boynuzundaki en büyük güçlük, eş-Şebab tehdidi olacaktır. Nitekim bu terör örgütü daha önce Ankara’yı doğrudan tehdit etti ve Türkiye’yi açıkça ‘düşman’ olarak niteledi.”

Denizde güç gösterisi

Türkiye deniz gücünü artırmak için hafif uçak gemisi yapmayı da planlıyor. Uzmanlar bununla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı: “TCG Kınalıada’nın denize indirilme töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk donanmasının yakında bir uçak gemisine de sahip olacağını söyledi. Türk Deniz Kuvvetleri daha önce uçak gemisi merkezli donanma havacılığı yeteneklerine sahip olmamıştı. TCG Anadolu’nun hafif uçak gemisi olarak modifiye edilmesi durumunda, Türkiye açık denizlerde ilk defa ‘yüzen bir üs’ kullanıyor olacak. Bir hafif uçak gemisi vurucu kuvvetine ya da yüksek hazırlıklı amfibi görev grubuna sahip olmak, Türkiye’ye siyasi mesaj verme ve askeri güç gösterisinde bulunma konusunda ciddi avantajlar sağlayacaktır. TGC Anadolu ve görev grubunu bir kriz bölgesine göndermek, Türkiye’ye diplomatik söylemini somut sert güç unsurlarıyla birliştirme imkanı verecektir. Akdeniz’de de Türk donanması için bir dönüm noktası olacaktır.” 

SURİYE’DE DEAŞ TEMİZLENDİ

Uzmanlar Türkiye’nin diğer sınır ötesi harekat üsleriyle ilgili de şunları söyledi: “Türkiye’nin Kuzey Irak ve Suriye’deki ileri harekat üsleri, Ankara’nın sınırlarının ötesiyle ilgili duyduğu güvenlik endişelerinin son derecede somut ve caydırıcı göstergelerini göstermeleri bakımından  önem taşıyor. Fırat Kalkanı'nın ardından Türkiye, Suriye’de 30 kilometre derinliğindeki bölgeyi DEAŞ'tan temizledi. Kuzey Irak’taki Türk  askeri üs varlığı, Bamerni Havaalanı’ndaki takviye edilmiş tabur seviyesindeki zırhlı birliğe dayanıyor. Teröristlerin Türkiye'ye sızmaların önüne geçmek için de Kanimasi'de komando birliklerinin bulunduğu belirtiliyor.”