Türkiye Gazetesi köşe yazarlarından Necati Özfatura bugünkü köşesinde yeni dönemdeki ABD-Türkiye ilişkilerini kaleme aldı.
ABD Türkiyeye karşı ilan edilmemiş bir savaş açmıştır


Geçmişte 2000 yılında Cumhuriyetçi Başkan adayı George Bush’un dış politika danışmanı Robert Zoellick “Olası Bush yönetiminin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması konusunda ısrarlı olmayacağını ve Irak’ı üç parçaya böleceğini” söyledi.
Şubat 2005 ABD’nin Irak politikasına sert tepki gösteren Guardian’ın yazarı Jonathan Steele “Gerçek katiller direnişçiler değil Amerikan askerleridir.” “ABD şimdi de Baasçı” (M. Mollazami Kuds Gazetesi)
ABD Irak’ın insanını, devlet otoritesini, ekonomisini, ahlakını katlettiği gibi tarihini de katletti. “Özgürlük vaadiyle Irak’ı işgal eden Amerika, hem insanları katletti, hem de tarihini… Tarihî eserleri bombalayan Amerika ayakta kalanları da yağmaladı ve yağmalattı. Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait paha biçilmez eserler de yağmalandı.” (16 Nisan 2003 Vakit Gazetesi)
Amerika, olmayan “kitle imha silahları” bahanesiyle yani hiçbir haklı gerekçe olmadan Irak’ı işgal etti. Gerçek kitle imha silahları olan İsrail, Kuzey Kore, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’e neden sesini çıkarmadı?
Şu anda İslamiyet’in, Müslümanların en büyük düşmanı olan katil Amerika son yıllarda DEAŞ ile yeniden Irak’a sızdı. Herkes şu gerçeği bilmelidir: ABD Türkiye’ye karşı ilan edilmemiş bir savaş açmıştır. Yani savaşan ABD’dir. Ve ABD’nin Haçlı ordusu PKK, DEAŞ, PYD, FETÖ'cüler ve yerli ve millî olmayan sözde aydınlardır.
Obama’nın başkanlık devrinde Türkiye ile ABD arasında gerginlik her geçen gün arttı ve bu iki ülke arasında derin bir uçurum meydana getirdi. Yalnız Türkiye değil, Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleriyle de aralarında buzdan soğuk bir duvar örüldü.
Yeni başkanın bu gafleti devam ettirmesi ABD’nin aleyhine olur. Tahminime göre 20 Ocak’tan sonra Türkiye ile ABD arasında buzlar erir ama asla eski duruma gelmez. FETÖ ile Clinton arasında uzun yıllardır iş birliği vardı. Kesilmeyen kurbanların, toplanan paraların önemli bir kısmı bağış adı altında Clinton’a aktarılıyordu. Şimdi ise FETÖ ve ekibi panik içindeler.
Türkiye’ye ihanet eden hainler, başta Almanya, ABD, İngiltere ve Fransa’da saraylarda ağırlanıyorlar. Neden hepsi aykırı ülkelerde? Sebebi gayet basit. Hangi ülkenin lobisine mensup ya da ajanı idiler?
Asırlarca sömürdükleri Orta Doğu ve Afrikalı mültecilere duvar örüyorlar. Gaybı Allahü teala bilir. Tahmin caizdir. İNŞAALLAH bir gün mülteci olarak dışladıkları kişilerin ülkelerine sığınırlar.
HDP'ye destek veren 38 ülkenin sefirlerinin sefaleti, Türkiye’nin iç işlerine müdahaledir. Aynı şey Avam Kamarasında, ABD Senato ve Temsilciler Meclisinde, Almanya ve Fransa meclislerinde yapılabilir mi?
Türkiye Hıristiyan Batı’nın sömürgesi değildir. İnkârı mümkün olmayan bir gerçek ise 1699 Karlofça Antlaşmasından AK Parti iktidarına kadar, Batı ne istedi ise “Evet” (yes-sör) denilmiştir ve ilk defa Erdoğan “HAYIR” deme cesaretini gösterdi. Batı bu duruma karşı âdeta “kudurdu” ve Erdoğan Batı’nın bir numaralı düşmanı ilan edildi. Gaybı Allahü teala düşmanların şerrinden muhafaza buyursun. Âmin..