Eskişehir Askeri Mahkemesi'nde gerçekleştirilen duruşmaya tutuksuz sanıklar Albay Veysel Özbay, Binbaşı Ali Duran, Üsteğmen Tuncay Aydın, şehit aileleri ve avukatları katıldı.
Duruşmanın bugünkü bölümünde tanık ve mağdur tanık askerlerin ifadeleri okundu. Tanık askerlerin ifadelerinde, mühimmat taşıma işlemi için askerlere herhangi bir eğitim verilmediği, sabah saat 07.00'den gece 24.00'e kadar çalıştırıldıklarını, 3 -4 saatte bir 10 dakika mola verildiğini, mühimmat sandıklarının kırık ve bakımsız olduğunu anlatmaları dikkat çekti. Askerler ifadelerinde daha önce kışlada çalışmaların 17.30'da bittiğini, ancak Binbaşı Ali Duran'ın göreve gelmesiyle bu çalışmanın gece 24.00'lere kadar bulduğunu, askerlerin 5 -6 gün boyunca banyo bile yapamadıklarını ifade etti.

Mühimmat taşımasında çalışan tanık erlerden İskender Dereli, çok çalıştıkları, molanın az olduğunu, mühimmat konusunda da eğitim almadıklarını anlattı. Çok yorgun düştüklerini, bu konuda ilgilileri şikayette bulunduklarını ifade eden Dereli, takviye asker istediklerini, gelmediğini kaydetti.

"MÜHİMMAT SANDIKLARI ÇÜRÜK, BAZILARI DÖKÜLÜYORDU"

Uzun dönem erlerden tanık Aydın Demirel ise olay günü içtima bile yapmadıklarını söyledi. Bedri Naim Başçavuş'un bir ara 'Ben ömrümde bu kadar çok çalışmamıştım.' dediğini anlatan Demirel, mühimmat sandıklarının çürük olduğunu, bu nedenle bazı mühimmatların döküldüğünü vurgulayarak, "Bu konuda biz biraz olsun tecrübeliydik, ama kısa dönemler tecrübesizdi." dedi.

"BÖLÜK KOMUTANI, 'BU İŞ BİTECEK GEREKİRSE BURADA YATILACAK' DEDİ"

Erlerden Osman Gökkaya da, "Bedri Naim Başçavuş, Ali Duran Binbaşı'ya 'Çocukları fazla yormayalım, zorlamayalım.' dedi. Ancak Ali Binbaşı, 'Hayır, çalışılacak, bu iş bitecek. Gerekirse burada yatılacak.' karşılığını verdi. Çürük ve bozuk olan mühimmat kutularına tokmakla vuruluyordu." diye konuştu.

Durdu Şeker, "Işık olmadığından el feneri ve araç farıyla bölgeyi aydınlatıyorduk. Kısa dönemler yeni gelmesine rağmen gece geç vakitlere kadar çalıştırılıyordu. Bu nedenle kısa dönemler bu işten dert yanıyordu. Hatta birkaç kez haklarını nerede arayacaklarını sordular." şeklinde konuştu.

"BU İŞTE ÇALIŞANLARA HİÇBİR EĞİTİM VERİLMEDİ"

Karargah'ta yazıcı olan Ramazan Yılmaz ise denetleme olacağı için kendisinin de geç vakte kadar evrak çalışması yaptığından yaşananları bildiğini anlattı. Kısa dönemlerin geldikleri günün sabahında çalıştırılmaya başladığını aktaran Yılmaz, "Banyo bile yapamıyorlardı. Bu işte çalışan ne kısa dönem ne de uzun dönem askerlere eğitim, bilgi ve konferans verildi." ifadesini kullandı.

KISA DÖNEM ER: PATLAMA ANINDA 35 METRE FIRLADIM

Olay günü mühimmat tasnifinde bulunan kısa dönem erlerden Fethi Tuna, astım hastası olduğundan kendisinin fazla çalışmadığını, fakat arkadaşlarını sabah 06.00'dan gece saat 01.00'e kadar çalıştığını vurguladı. "Depoda ışık yoktu. Land Rover'ın farından faydalanarak askerler mühimmatı alıp kapıya getiriyorlardı." diyen Tuna, patlama anını şöyle anlattı: "Biz mühimmatları içeriye götürecektik, ama yer sıkışıktı. Murat Düger 'fazla getirmeyin' dedi. Bundan 30 saniye sonra patlama meydana geldi. 35 metre uzağa fırladım. Patlamadan yara almadan kurtuldum. Kulağımdaki basıncın etkisiyle duymuyordum. Ters istikamete doğru koştum. Bu sırada ikinci patlama oldu. Sırt ve kafamda yaralar meydana geldi. Üzerimde eşofman vardı, köye gittim, bir araç beni alıp ambulansa götürdü."

NÖBETÇİ ASKER: ASKERLER EL BOMBALARIYLA ŞAKALAŞIYORDU

Olay gününden iki gün önce kulede iki gün üste nöbet tutan askerlerden Kadir Yaman ise nöbet sırasında dürbünle etrafı gözetlediğini aktardı ve gördüklerini anlattı: "İstif yapılan bölgeye baktığımda çalışmaları gördüm. Askerlerin el bombalarıyla şakalaştığını, el bombalarının etrafa saçıldığını, kırık sandıkları gördüm. Bir sonraki gün dürbünle yine olay yerine baktığımda çalışmaların devam ettiğini gördüm."