CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği'nde (KAGİDER) kadın girişimcilerle bir araya geldi. Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, kadınlara seslenerek, "Altın tabak içinde kimse, bir başkasına hakkını teslim etmez. Hak verilmez, alınır. Kadının, bunun mücadelesini yapması lazım" dedi.
"OY VERMEME KAMPANYASI AÇIN"
Siyaseti hep erkeklerin yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Erkekler bu siyaseti yapıyor, kadın bedeni üzerinden, kadının kılık kıyafeti üzerinden, kadınlar neden buna itiraz etmiyorlar. 'Beyler size ne oluyor?' niye demiyorsunuz, 'Neden politikaya bunu sokuyorusunuz? Madem sokuyorsunuz, ben size oy vermeyeceğim'. Oy vermeme kampanyası açın. Açın bu kampanyayı" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, son 3 yılda en büyük değişimi yaşayan partinin CHP olduğunu belirterek, yüzde 33 cinsiyet, yüzde 10 gençlik kotası getirdiklerini aktardı. Değişime, dönüşüme hazır olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ama bize destek vermemniz lazım. Değişim mi istiyorsunuz, gelin beraber değişimi yapalım. Gençler devrim istiyorlar. Onlara da o çağrıyı yaptık; gelin gençler beraber devrim yapalım. Sizin kaç çocuk doğuracağınıza, nasıl doğum yapacağınıza bir başkası karar veriyor. Emin olun Hitler bile bunu düşünmemişti. Kadınlar eğer bu konuda duyarlı değilse, kimse kusura bakmasın" dedi.
"ÇÖZÜM SÜRECİ NEDİR, BEN BİLMİYORUM"
Kılıdaroğlu, yeni anayasa konusuna da değinerek, "Türkiye'nin gerçek anlamda çağdaş bir anayasaya sahip olmasını istiyoruz. Samimi olarak anayasa değişikliklerine katkı veriyoruz. Ama bu konuda AKP'nin samimi olduğuna inanmıyorum. 'Neden' diyeceksiniz; illa başkanlık sistemi olsun diye bir dayatmaları var" diye konuştu.
Çözüm süreci için de Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Bir, kan dökülmemesi çok güzel bir olay. İki, kavga olmaması, ülkeye huzur gelmesi çok güzel bir olay. Ama çözüm süreci nedir, içeriği nedir ben bilmiyorum. Sayın Başbakan'a dört koşul söyledim. Onun dışında, 'Biz size kredi açıyoruz buyurun çözün' dedik. Ertesi gün dedi ki, 'Ne kredisi kardeşim. Senin kredine ihtiyacımız yok.' Ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi zaman zaman atışmalar oluyor; yok kesildi, kesilmedi, bilmiyoruz. Masanın bir ucunda Abdullah Öcalan var, diğer ucunda da Recep Tayyip Erdoğan var. İkisi görüşüyorlar, pazarlık yapıyorlar. Birbirlerine karşılıklı mektuplar gidip geliyor. Beni rahatsız eden olay şu; 76 milyon insan çözüm süreciyle ilgili bilgileri Kandil'den alıyor. Bu, sizi rahatsız etmiyor mu? Bu ülkenin bir hükümeti, Başbakanı, İçişleri Bakanı yok mu?"
BDP-CHP İŞBİRLİĞİ
Yerel seçimlerde BDP-CHP işbirliğinin söz konusu olup olmayacağı yönündeki bir soruya Kılıçdaroğlu, "Biz, herhangi bir işbirliği düşünmüyoruz. CHP olarak seçimlere gireceğiz, en yüksek oyu almaya çalışacağız, en iyi adaylarla yla çıkmaya çalışacağız. Süreç, bakalım nasıl gelişecek" diye konuştu.
BU KONUDA ANA MUHALEFET PARTİSİ OLARAK DA BİLGİLENDİRİLMEDİK.
Kılıçdaroğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili iddialar için "Sahip çıkarız" şeklinde beyanda bulunduğu beirtilince, "Hiçbir zaman 'Saldırı olursa sahip çıkarız' gibi bir düşüncem olmadı. Olayın perde arkasında yatan nedir, önce onu öğrenmemiz lazım. Sayın Fidan'a yönelik olarak ciddi suçlamalar var. Bu suçlamalar ne kadar gerçek, onu bilmiyoruz. Bu konuda ana muhalefet partisi olarak da bilgilendirilmedik. Bürokrat olduğu için kendisi hakkında konuşmanın çok doğru olmadığını ifade ettim. Demokrasilerde kural şudur; devletin önemli makamlarında oturan kişiler, belli aralıklarla gelir ana muhalefet partisini bilgilendiriler. Ama bu kural Türkiye'de çalışmıyor, acı olan da budur zaten" dedi.
"BANA ULAŞAN HİÇ BİR DİLEKÇE YOK"
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılmak için dilekçesini verdiği yönündeki haberler hatırlatılınca Kılıçdaroğlu, "CHP Genel Başkanı olduğum tarihten bu yana sorulan her soruya samimi ve doğru yanıt vermek için çaba harcadım. Bana ulaşan hiç bir dilekçe yok. Ama dilekçe gelirse, biz bir partiyiz, hukukun üstünlüğüne inanan bir partiyiz. Bizim bir tüzüğümüz var. Bir kişinin partiye nasıl üye olup olmayacağı da kayıtlıdır. O tüzük, partinin kurultayında kabul edilmiş bir tüzüktür. O tüzüğe göre, partiden ihraç edilmiş birisinin partiye dönmesinin kuralları vardır. Dilekçeyle başvurur, dilekçesini alırız, dosyasıyla beraber parti meclisine indiririz, parti meclisinde görüşülür, gizli oylama yapılır, üyeliği kabul edilirse, bir sorun kalmamış olur. Önümüzdeki günlerde bu süreç tamamlanır mı? Umuyorum tamamlanır" diye konuştu.
TDH'YE ÇAĞRI: AYRIŞMA LÜKSÜMÜZ YOK
Kılıçdaroğlu, bölünme lüksü olmayan bir siyasal anlayışı temsil ettiklerini söyleyerek, "Eğer çağdaş uygarlığı istiyorsak, A partisi, B partisi, A hareketi, B hareketi bunların dışına çıkmak zorundayız. Türkiye Değişim Hareketi var, hepsini Cumhuriyet Halk Partisi'ne davet ediyorum. Ayrışma lüksümüz yok. Ülkenin bu kadar sorunları var biz ayrışıyoruz. Herkes öyle bir noktaya geldiki can derdinde biz ayrışıyoruz. O öyle olsun bu böyle olsun. Ayrışma lüksümüz yok. Önce demokrasiyi rayına oturtalım, ondan sonra oturur kendi aramızda varsa bir şey ayrışırız. Hiç kimseyi bölmemeye, ayrıştırmamaya ihtiyacımız var. Özellikle Kürt kökenli yurttaşlarımızı, onları kırmamaya büyük ihtiyacımız var. Bir duygusal kopuşa CHP, aydınlar veya bu ülkenin kadınları olarak izin vermememiz lazım. Duygusal kopuş en tehlikeli kopuştur. Sarıgül de, saygı duyduğumuz bir siyasetçidir. Elbette ki, ayrışmaya tahammülümüz yok derken, onun için de söylüyorumtdhyi onun için söylüyorum. Şu anda Türkiye'de tek parti düzeni var. Bizim zorluğumuz da oradan kaynaklanıyor. Biz, bir siyasal partiye karşı muhalefet yapmıyoruz. Biz, bir AKP devletine karı muhalefet yapıyoruz" dedi.