Taner YENER/İSTANBUL,() TÜRK Tabipler Birliği (TTB) Merkez Komite Konseyi üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel, 11 Haziran 2014’de TBMM Başkanlığı’na sunulan “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı”nın yasalaştığı takdirde sağlık eğitimi sisteminin tamamının etkileneceği belirtti.
İstanbul Tabip Odası’nda Üniversite Dayanışma Platformu Eşgüdüm Kurulu adına gerçekleştirilen basın toplantısına TTB Merkez Komite Konseyi üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel, Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Emekçileri Sendikası Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Samet Mengüç katıldı.

BİLİMİN TİCARİLEŞTİRİLMESİ SÜRECİNİN HIZLANACAĞININ GÖSTERGESİDİR

Toplantıda ortak basın açıklamasını okuyan TTB Merkez Komite Konseyi üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel, TBMM Başkanlığı’na 11 Haziran 2014 tarihinde “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı”nın sunulduğunu ifade etti. Tasarının yasalaşması halinde sağlık eğitim sisteminin tamamının etkileneceğini belirten Tükel, “Fen Bilimleri ile Sosyal Bilimler Eğitimde de ileride örnek olarak kullanılabilecek ticarileşme ve akademik özerkliğin yok edilmesi yönünde bir dönüşüm kapısını aralayacaktır. Bu değişikliğin yapılabilir olması, üniversitelerin tıp alanı dışında da benzeri bir yeniden yapılanma sürecine gireceğinin, akademik özgürlüklerin kısıtlanacağının, bilimin ticarileştirilmesi sürecinin hızlanacağının göstergesidir” dedi.

DEVASA ÜNİVERSİTEYİ SAĞLIK BAKANI VE BÜROKRATLARI YÖNETECEKTİR

Tasarının tıp ve sağlık alanında, Sağlık Bakanlığı’nın altında oluşturulmak istenen iki önemli düzenlemeyi içerdiğini vurgulayan Tükel, “Birincisi, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın (TÜSEB) kurulması, İkincisi, Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitelerinin kurulması. Tasarıya göre TÜSEB’in kurulması, şirket, gerçek kişi ve benzeri her türlü yapının içinde yer aldığı, özel hukuk hükümlerine tabi olan, olağanüstü sayıda kadroyu içerecek, sermayesinin kamu kaynakları ile desteklendiği bir yapılanma, diğer bir ifadeyle devlet eliyle bilimin iç ve dış finans kaynaklarına açılarak ticarileştirilmesi anlamına geliyor. Yasa tasarısında ikinci olarak, Sağlık Bakanının başında olduğu bir mütevelli heyet tarafından yönetilecek bir ‘kamu üniversitesi’nin kurulmasına yönelik maddelerin yer aldığı görülüyor. Söz konusu heyetin beş üyesinden üçü, Sağlık Bakanı, bakanlık müşteşarı ve bakanın atayacağı bir üye olacaktır. Böylece tüm ülkeyi kapsayacak bu devasa üniversiteyi, Sağlık Bakanı ve bürokratları yönetecektir. Bu durumun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın şehir ve bölge planlama bölümlerini Adalet Bakanlığı’nın hukuk fakültelerini yönetmesinden bir farkı yoktur” dedi.

KAMUSAL MEKANİZMAYI YÜRÜTME ERKİNE BAĞLAMA HEDEFİNİN BİR ÖRNEĞİDİR

Tükel, Yükseköğretim Kurulu’nun Kasım 2012 tarihinde bir yasa taslağı önerisi hazırlayacak bu alana ilişkin özelleştirme ve merkezileşme biçiminde tanımlanabilecek kendi bakış açısını bilim ve akademi çevrelerine sunduğu söyleyerek, “O zaman bu girişim kesintiye uğramıştı, şimdi bu taslakla, hükümetin bu niyetten vazgeçmediğini ve sağlık eğitimi alanından başlayarak hedefine yürümeyi tercih ettiğini açıkça görüyoruz. Aynı zamanda bu taslak, başkanlık tartışmalarının hükümet eliyle kamuoyuna dayatıldığı bu günlerde, hükümetin tekçi ve otoriter zihniyetinin, tüm kamusal mekanizmayı yürütme erkine bağlama hedefinin de bir örneğidir. Bu hedeflerin hayata geçirilmesine izin verilirse, piyasa mekanizmasının ve hükümet kontrolünün dışında hiçbir özerk alan geriye kalmayacaktır” dedi.

(FOTOĞRAFLI)