DANIŞTAY, hidroelektrik santrali projelerinin sürdüğü Rize’nin Senoz Vadisi’nin 'doğal SİT alanı ilan edilerek, koruma altına alınması', yönündeki başvuruyu reddeden Trabzon Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kararını iptal eden yerel mahkeme kararını, onadı.
Biri faaliyette, 3'ü de inşa halindeki hidroelektrik santralinin bulunduğu Senoz Vadisi'nde 11 köy muhtarı, vadinin doğal SİT alanı ilan edilmesi için 2008 yılının Haziran ayında Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvurdu. Kurul, 2009 yılının Kasım ayında, 'Vadinin taş ocakları ve HES çalışmalarından olumsuz etkilendiği için doğal SİT gerektiren özelliklerini yitirdiği' gerekçesiyle rapor hazırladı, doğal SİT alanı ilan edilmesi talebini reddetti. Yöre halkı bunun üzerine, kurul kararının iptali istemiyle Rize İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, 2010 yılının Eylül ayında Trabzon Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararını iptal etti.
RAPORU MÜZE ARAŞTIRMACISI HAZIRLAMIŞ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, mahkemenin iptal kararı üzerine Danıştay 14’üncü Dairesi'ne temyiz başvurusunda bulundu. Başvuruyu değerlendiren Danıştay 14’üncü Dairesi yerel mahkemenin verdiği kararı onadı. Danıştay kararında, doğal SİT talebini reddeden kurulun hazırladığı raporun bir harita mühendisi ve müze araştırmacısı tarafından hazırlandığına dikkat çekildi, doğal SİT alanı özelliği taşıyıp taşımadığının farklı bir branşın uzmanı olan müze araştırmacısı tarafından tespit edilmesinin tartışmalı olduğu vurgulandı. Kararda ayrıca, yetkinliği saptanmış ve yeterli tecrübeye sahip uzmanlardan yaralanılmadan, yeterli bir alan araştırmasına dayanmayan tespitlerle karar verildiğine vurgu yapıldı. Böylece, Senoz Vadisi’nin doğal SİT alanı ilan edilmesi için yeniden umut doğdu.
'SENOZ DOĞASINA YAPILAN ZULÜM ARŞA DAYANMIŞTIR'
Senoz Derneği avukatı Münir Yazıcı, 'ileri demokrasi' denen kavramın ilk şartının hukukun üstünlüğü olduğunu belirterek kararla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Senozlu, gelecek nesillerinde hakkı olduğunu söyleyerek, 2007 yılından bu yana adeta çırpınmaktadır. Haklılığı en üst yargı mercii tarafından da teslim edildiği halde Senoz’da hukuk uygulanmamaktadır. Senoz doğasına yapılan zulüm arşa dayanmıştır. Hukuksuzluk Senozlunun boğazını düğümlemiş, bıçak kemiğe dayanmıştır. Senozluların sabrı tükenmiş, hukuk dışı işlem tesis etmede bir beis görmeyen kamu yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunmaktan başka çare kalmamıştır. Bilahare binlerce Senozlu adına tazminat talebini de içeren davalar açmak için hazırlıklara başladık.”