Arzu KAYA / İstanbul, () - 22 Temmuz Operasyonu ile ilgili soruşturmayı yürüten Savcı İrfan Fidan, gözaltına alındıktan sonra tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen 49 polisten 38'inin serbest bırakılmasına itiraz etti.



SERBEST BIRAKILMA GEREKÇELERİ SIRALANDI

1. Sulh Ceza Mahkemesi'ne 167 sayfalık itiraz dilekçesi sunan savcı Fidan, dilekçesinde şu cümlelere yer verdi:

"Şüphelilerin gerçek amacı, soruşturma kılıfı altında devlet yönetimini takip etmek, telefonlarını dinlemek, bu şekilde bilgi elde etmektir. Bu amaca ulaşılarak, milli güvenlik açısından kritik bilgiler elde edilmiştir. Eylemin kişisel olarak gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Polis memurundan Emniyet Müdürü'ne kadar, rütbe ve mevkisi her ne olursa olsun, tüm şüpheliler bu durumun farkında ve bilincindedir. Bir polis memurunun veya komiserin kendi başına devletin en üst yönetimini dinleyip görüşmelerini kaydetmesi, daha sonra da bu kayıtları yazılı (tape) hale getirmesi, yetkisi de, haddi de değildir."



"EŞCİNSEL İLİŞKİYE VARANA KADAR..."

Şüpheliler arasındaki resmi hiyerarşinin dışındaki ast-üst ilişkisinin ayrıca araştırılması gereken bir husus olduğunu vurgulayan Savcı Fidan, itiraz dilekçesinde, "Tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen tüm şüphelilerin, dosya kapsamında gerçekleştirdikleri tüm işlemler tek tek çıkarılmıştır. İletişimin tespiti, teknik-fiziki takip kararlarına dayanak teşkil eden rapor ve taleplerde, mahkemeden karar talebini gerektirecek suç unsuru taşıyan herhangi bir görüşme yoktur. Bu talepler doğrultusunda alınan kararlar kullanılarak binlerce insanın özel hayatına ilişkin (eşcinsel ilişkiye varana kadar) binlerce görüşmesi kaydedilmiş ve hiçbir suç unsuru taşımayan bu kayıtlar tape haline getirilmiştir. Mağdur hakları yönünden sakıncası nedeniyle bu kayıtlar azami itina ile muhafaza edilmektedir" ifadelerine yer verdi.



"SERBEST KALANLARIN SUÇ KASTI ORTADAN KALKMADI"

22 Temmuz soruşturması kapsamında bazı şüphelilerin serbest bırakıldığını ifade eden savcı Fidan, "Soruşturma sırasında ifadeleri alınan şüphelilerin 'mahkeme kararları doğrultusunda işlem yaptıklarına' dair savunmaları, suç kastını ortadan kaldırmamaktadır. Mahkeme kararları, insanların özel hayatlarını ve devlet erkanının ulusal-uluslararası görüşmelerini kaydetmeye ruhsat vermez. Resmi belgede sahtecilik, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek suçlarından bir kısım şüpheliler hakkındaki tutuklama talebinin mahkemece reddine ilişkin, 'suçun cezasının alt ve üst sınırları' gerekçesi, 'suç uydurma' suçu yönünden makul ise de, özel hayatı ihlal edilen mağdur sayısı, mağduriyete sebebiyet veren belge (tape) sayısı ve düzenlenen sahte resmi belge sayısı gözönünde bulundurulduğunda, ceza miktarı itibariyle 'resmi belgede sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek' suçları yönünden bu gerekçenin yerinde olmadığı açıktır" dedi.



"GERÇEĞE AYKIRI BİNLERCE BELGE TESPİT EDİLDİ"

Selam-Tevhid soruşturmasında gerçeğe aykırı belge düzenlendiğini belirten savcılık, "Soruşturma dosyasında gerçeğe aykırı olarak düzenlenen binlerce resmi belge, özel hayatın gizliliğini ihlal kapsamında kalan binlerce tape bulunduğu tespit edilmiştir. Soruşturmanın bu aşamasına kadar elde bulunan 7 harddiskten ancak 2 adedi incelenebilmiştir. Tespit edilen bulgular bu 2 harddiske ilişkindir. Kalan 5 adet harddiskin incelemesi devam etmektedir" cümlelerine yer verdi.