Gezi olaylarından beri Türkiye'de yaşanan gelişmeleri değerlendiren Prof.Dr. Adnan Gümüş, "Daha çağdaş, yaşam biçimlerine müdahale edilmesine karşı olan, daha entelektüel düzeyde olan ve kültürel alanda da başta Aleviler olmak üzere giderek dışta kaldığını düşünen gruplar, giderek bir blok oluşturmaya başlıyor. Bunun karşısında da daha Sünni-İslam geleneğine, Başbakan Erdoğan'ın temsil ettiği geleneğe yakın olan bir grup da diğer yerde duruyor" dedi.
'İKTİSADİ BUHRAN' UYARISI
30 Mart'ta yapılacak yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin gergin havayı biraz yumuşattığını anlatan Prof. Dr. Adnan Gümüş, şunları kaydetti:
"İnsanlar, bu işin sandıkta yansıma bulması ve çözülmesi noktasına gidiyor. Ama sandıkta yüzde 35-40'lar civarında iktidar partisi oylarının kilitlenmesi ve geriye kalan oyların da yüzde 65-70'ler civarındaki kilitlenmesi şeklindeki bir süreç, çatışma potansiyelini yüksek tutuyor. Çünkü bir taraf iktidarı güçlü şekilde sürdürmek için çalışıyor. Başta kültürel olarak dışta kalmışlar da 'Bizim makul yürüyüşlerimiz, mitinglerimiz, taleplerimiz bile dikkate alınmıyor' duygusunu giderek daha fazla yaşıyor. Bir grup dikkate alınmadığını düşünürse, öbürü de bir takım tehdit ve riskler altında hep iktidarda kalmaya kilitlenirse, bunun normal koşullar içinde aşılabilmesi oldukça zor görünüyor. Sandıklarda toplumda oluşan bu duyarlılığın az ya da çok bir karşılık bulma durumu olursa, bu bir miktar normalleşerek gider. Ama kilitlenmeye giderse çatışma potansiyeli artıyor. Türkiye şu anda her iki olasılığa da açık. Bir de iktisadi durum var. Bu süreçte bunu çok ciddiyetle dikkate almamız lazım. Normalleşme süreci sağlanamazsa ve iktisadi buhranla buluşursa, o zaman herkes kendi etnik, dil ve mezhep kökenine daha çok sarılma durumunda kalır ve bu Türkiye açısından hiç parlak sonuç doğurmaz."
YB(OA/AAA)(FOTOĞRAF)
