DEPREM uzmanı, jeofizik mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Manisa'nın Soma İlçesi'nde geçen 13 Mayıs'ta meydana gelen ve 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden faicasının ana nedeninin oradaki kırıklar (fay) ve depremcikler olduğunu öne sürdü. Prof. Dr. Ercan, maden ocağının açılması halinde benzer faciaların yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu da öne sürdü.
Bayram tatili için Kuşadası'nda bulunan İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ahmet Ercan, Soma'daki maden faciasının yaşandığı bölgede araştırmalar yaptıklarını belirtip, bu bölgede iki ayrı kırık olduğunu kaydetti. Bu kırıklardan birin Zeytindağ, diğerinin ise Kırkağaç kırığı olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, "İkisinin tam çanağında Soma bulunuyor. Yani en kritik yerinde. Buradaki ocağın olduğu yerden ana bir kırık geçiyor. Soma bölgesinden son 100 yıl içinde en büyüğü 6.9 olan üç büyük deprem oluyor. Bu göz ardı edilen olaylardan biri. Aynı zamanda 2011 Haziran'ından bu yana Eynez bölgesinde, 25 kilometre yarı çapında 78 depremcik olmuş. Bir yılda 25 deprem oluyor. Diğer bir deyişle ayda iki depremcik oluyor. Tam Eynez'de, ocağın, yanmanın olduğu bölgeden bir diri kırık geçiyor. Bu kırıkta sekiz adet depremcik belirledik. Bunların büyüklüğü 1.8 ile 3 şiddetinde depremciler oluyor. Soma'da olayın olduğu gün saat 05.19 'da, ocağın olduğu yerde 2.8.'lik bir depremcik daha oldu" dedi.
"MADENDEKİ YANGIN KIRIKLARDAN OKSİJİEN ALIYOR"
Ocağın bulunduğu alanda için için yanan bir yangın olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ercan, "Buradaki kırıkların tomografisi çekilmiş durumda. İçin için yanan bir yangının sürmesi için o yangının soluk alması gerekiyor. Yer altındaki bir linyit göynük yatağı nasıl soluk alır? Eğer oraya oksijen verirseniz veya bir kırıkla yüzeyle bir bağlantısı varsa, yangın oksijen alır, yangın sürmeye devam eder. Burada olay ne? Üst katta süren giden bir yangın var. Bu yangının olduğu yerde yalıtım yapılıyor. Sonra yalıtım yapılan alan terk edilip, bir altına geçiliyor. Ancak yalıtım yapılan yerden bir kırık geçtiğinin kimse farkında değil. Bu kırıkta depremciklerin olduğu zamanda bir aralanma olur. İçerde için için yanan bölge bu aralanma ile oksijenle buluşur. Oksijeni almasıyla birlikte için için yanma, aleve dönüşüyor. Bu alevlerle birlikte o bölgede bir karbondioksit ve karbonmonoksit artışı oluyor. Ve kırık aşağıya doğru devam ettiği için bu yangın aşağıya sıçrıyor. Aşağıdaki oyuntunun çevresinde tamamen çeperine yapışmış kömür tozları var. Ve bunlar benzin etkisi yapar. Bunların bir anda tutuşmasıyla ocağın içine aşırı bir karbonmonoksit yüklemesi oluşur. Havalandırmanın etkisiyle birlikte saniyede 4 ile 11 metre hızla ocağın içinde dağılıyor. Ocağın içindeki işçilerin çoğu bellerindeki maskeleri burunlarına götürmeye bile fırsat bulamıyor. Yangına en yakın olan S panosunun olduğu yerde bu nedenle en fazla ölüme rastlanıyor" diye konuştu.
"OCAĞIN AÇILMASI YENİ ÖLÜMLER DEMEK"
Prof. Dr. Ercan, gerek jeofizik araştırmalarla, gerek Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) gerekse TÜBİTAK ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından yapılan araştırmalarda burasının çok kırıklı olduğunun ve için için yanmayı sürdüreceğinin bilinmesine rağmen işletmecilerin bunun ileride çok büyük bir yangına dönüşebileceğini düşünmemesinin şaşırtıcı olduğunu da vurguladı. Prof.Dr. Ercan, şöyle devam etti:
"Yani burada, çok kırık var. Bazı yerlerde bir kilometrede 8 ile 10 kırık geçiyor. Bu da demektir ki, bu yangın için için yanmaya devam edecek. Kül basarak veya farklı bir yöntemle önlememiz mümkün değil. Kaldı ki önlenememiştir de. Burada bir depremcik ağı kurularak, kırıkların nereye ne kadar hareket ettiği, hangi derinliğe ulaştığı belirlenerek işletme sürdürülebilir. Buradaki kırık durdurulmadığı sürece ki durdurulamaz, doğanın bu hareketinin önüne geçilemez, dolayısıyla yanan bölgenin tekrar işletmeye açılması yeni kıyımlara yol açmak anlamına gelir. Bu bölgede, yangının çıktığı alanda çok ayrıntılı bir şekilde jeofizik ve jeolojik çalışmalar yapılmadıkça bu ocağın açılması yeni ölümlere neden olabilir" dedi.
Soma ve çevresinde yaptığı araştırmaları "Soma Kıyımı" kitabında ayrıntılarıyla ele aldığını da ifade eden Prof.Dr. Ercan, üçüncü baskısı yapılan kitabın tüm gelirini Soma faciasından sonra yetim kalan çocuklara bağışladığını kaydetti.

FOTOĞRAFLI