UNESCO'nun 2013 yılı kutlama ve anma programına aldığı, Piri Reis'in Dünya Haritası'nın 500'üncü yıldönümü etkinlikleri başladı. Kutlama programı çerçevesinde gerçekleştirilen ilk etkinlik "Piri Reis ve Haritaları" Sergisi Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik tarafından açıldı. Bakan Çelik sergide yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Buradaki sergi bir harita sergisinden çok daha fazlası. Benim kişisel olarak okuduğum alanlardan bir tanesi strateji tarihi. Strateji tarihiyle ilgili kitaplarda genelde şöyle bir ifade kullanılır; Türklerin ürettiği strateji ya da Türk stratejisiyle ilgili geçmişte seyrüsefer diye bir kelimenin varlığından yola çıkarak Türklerde askeri strateji vardı. Ama siyasi stratejiyi karşılayacak bir kelime Osmanlıcada kullanılmamıştır denir.
Dolayısıyla Türklerde siyasi stratejinin olmadığı sadece askeri stratejinin olduğu, bunun karşılığının daha çok Batı dillerinde Kıta Avrupası'nda ortaya çıktığı şeklinde bir analiz vardır. Aslın bu çok doğru bir analiz değildir. Sadece bir kelimenin başka bir kelimeyle karşılanmasından yola çıkarak bir sonuca varıyorlar.
Başlı başına bu haritanın varlığı, Kitab-ı Bahriye adlı bir eserin varlığı bizde kültür atlası meselesinin, tarihinin 500 yıl önceye gitmesi kadar aynı zamanda siyasi strateji meselesine de nasıl çok boyutlu bakıldığını, tarihten ve coğrafyadan yola çıkarak bakıldığını gösteren çok temel bir metin olarak önümüzdedir.
Bir diğer eksiğimiz şudur; yine Batılılarca yazılmış Akdeniz tarihi Ortaçağdan itibaren ele alınmıştır. Akdeniz, bölgemizdeki jeostratejinin temeli olarak konumlandırılmıştır. Maalesef bizim yerli tefekkürümüz içerisinde Akdeniz üzerine, Akdeniz tarihi üzerine yeteri sayıda eser yoktur. Bu eser başlı başına Akdeniz'e özel ilgi duyan Piri Reis'in varlığı sayesinde aslında Akdeniz meselesine bir jeostratejik merkez olarak alıp 500 yıl öncesinden itibaren bunun etrafında bir düşünce ve tefekkür oluşturulmaya çalışıldığını gösteriyor. Bu bakımdan bir haritadan ya da sadece kültür tarihini ilgilendiren bir meseleden çok, önemli önemli eserle de karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Bir ismin eserinin 500 yıllık bir tarihe oturması bizim bir bakıma da bugün 500 yıl öncesindeki bir metni, haritayı, eseri anarken aslında 500 yıllık arayı nasıl dolduracağımız konusundaki eksikliklerimizi de daha iyi fark etmemize yol açıyor. Dünya ölçeğinde bir kişiden bahsediyoruz. Çağının ötesine geçmiş. Akdeniz bilim meseleleri, kültür meseleleri ve tarih meseleleri çok yakından bilgilenmiş. Tabi denizcilik ve coğrafyayla ilgili bir harita okumaktan öte yenidünyanın, yeni toplulukların, bitki ve hayvanların, yer altı zenginlikleri hakkında da geniş bilgiler içeren bir kültür atlası şeklinde Kitab-ı Bahriye adlı eseriyle birlikte düşünmek gerekiyor.
Zaten bu eserlerin, haritanın ve diğer eserin nasıl okunması, anlaşılması gerektiği ile ilgili bir kitabın basımını yılbaşına doğru inşallah tamamlamış olacağız. Bu 15. ve 16, yüzyıllardan itibaren elimizde bulunan, insanlığın elinde bulunan sayılı haritalardan bir tanesi. Bu haritanın içerdiği kapsam o kadar geniş ki, hala üzerinde mevcut tartışma yürütülüyor.
Yakın zamanda izlediğim bir programda haritada verilen açıların o günün teknik imkânlarıyla mümkün olmadığı ancak uzaydan bir bakışla haritada verilen açıların mümkün olabileceği, bunun o zaman nasıl geçekleştirildiği konusunda bir takım teoriler tartışmalarını izlemiştim. Nitekim bir zamanlar ülkemizde çok meşhur olan Tanrıların Arabaları isimli kitapta da o kitabın yazarı o günün imkânlarıyla bir insanın bunu yazamayacağını bunun uzaylılar tarafından yazdırılmış bir eser olabileceğini izah etmiştir.
2013 yılında, 1513 tarihli Piri Reis Dünya Haritası'nın 500. Yıldönümü olması sebebiyle Bakanlığımız 15 Ocak 2013 tarihinde UNESCO'ya başvuruda bulundu. Nitekim bu yıl UNESCO 36. Genel Konferansı'nda Piri Reis Dünya Haritası'nın 500. Yılı olarak ilan edildi ve kutlama ve anma programına alındı. Bu çerçevede bu yıla özel Piri Reis Dünya Haritası 500 Yaşında sloganı benimsendi.
Akdeniz'in daha iyi anlaşılması, Akdeniz dünyasının büyük keşifler çağının daha iyi ortaya konulması bakımından da bu büyük denizcinin hatırasını yaşatılmasını doğrusu çok önemsiyoruz. Dünya haritasını 9 Mart-7 Nisan 1513 tarihleri arasında Gelibolu'da çizdi. Bu sebeple haritanın tamamlandığı 7 Nisan'da Google portalında Piri Reis'e yer verilmiştir. Buna ilaveten hazırladığımız eserlerle birlikte bunun nasıl okunması gerektiği, bu haritanın nasıl anlaşılması gerektiği konusunda da okuma kılavuzu mahiyetinde bilgiler içeren bir çalışmayı yılbaşında piyasaya sürerek daha kapsamlı bir çalışmaya imza atacağız. Nitekim Kitab-ı Bahriye'nin tıpkıbasımı da tamamlanmak üzeredir.
Tabi Türkiye açısından yeterince denizcilik ve denizcilik tarihi konusunda çalışmamız olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili stratejik önemdeki boğazlara ve iç suyollarına sahip bir ülke olarak kuşkusuz denizlerden azami ölçüde yararlanmak zorundadır.
Etrafımızdaki gelişmelere baktığımızda aslında pek çok gelişmenin bugün açısından düşündüğümüzde örneğin Arap Baharı'yla ilgili son zamanlarda ortaya çıkan gelişmelerin Doğu Akdeniz'deki enerji savaşlarıyla ilgili olarak düşündüğümüzde Akdeniz'in stratejik önemi, denizciliğin stratejik önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.
Ben özellikle Suriye, Mısır meselesinde ne düşündüğümüzü tanıdığım birçok
arkadaşımla sohbet ettiğimde meseleleri biraz da Suriye, Mısır bağlamından çıkararak Doğu Akdeniz'deki gelişmeler merceğinden okumalarının onlara çok iyi ufuklar açacağını söylüyorum, her fırsatta belirtiyorum.
Denizcilikle ilgilenmekte, denizcilik konusunda alabildiğine derinleşmek bizim önümüzde bir seçenek olarak bulunmuyor. Bu bize coğrafyanın emrettiği bir şey. Hareket tarihimizin dayattığı bir unsur olarak önümüzde bulunmaktadır. Nitekim bu haritanın varlığı da bu meseleyle aslında 500 yıl öncesinden itibaren stratejik bir bakış açısıyla ilgilenen bir geçmişe sahip olduğumuzu gösteriyor.
Ülkemizin bölgesindeki gelişmeler yön verebilecek güce ve konuma erişebilmesi amacıyla denizlerdeki potansiyelleri doğru okumamız ve doğru anlamamız ve bundan azami ölçüde faydalanmamız bizim için artık bir zorunluluktur. Ayrıca farklı bilimsel dalların ortak çalışma noktası olan denizlerde yapılacak araştırmalar ve elde edilecek buluşlar uluslararası ortamda denizlerdeki hak ve hukukla bağlantımızı kurmak bakımından da zorunludur.
Günümüzde denizlerde hangi devlet daha fazla veriye ve bilgiye sahipse ekonomik, politik ve askeri olarak o devlet daha fazla söz hakkına sahip olmaktadır. Bu maksatla Türk deniz haritacılığının ve deniz araştırmacılığının geliştirilmesi büyük önem arz etmektedir.
Biz zamanında Akdeniz'i bir göl haline getiren büyük denizcilerimizin vizyonuna sahip çıkmak zorundayız. Ve üniversitelerimizin, denizcilikle uğraşan bütün kurumlarımızla işbirliği içerisinde denizler konusundaki vizyonumuzu geliştirme hususunda daha önemli çalışmalara imza atması zorunlu görülmektedir. Akdeniz'de işbirliği geliştikçe barış, refah ve istikrarda daha fazla artacaktır."
(FOTOĞRAFLI)