İMRALI'da ağırlaştırılmış hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan'ın 15 avukatı, ada ile deniz ulaşımını sağlayan Gemlik İlçe Jandarma Komutanlığı önüne gelerek basın açıklaması yaptı. Arkadaşları adına konuşan Avukat Ömer Güneş, 3 yıldan bu yana müvekkilleri ile görüşemediklerini anlatırken, "Düşman hukuku çerçevesinde, kişiye özel olarak dizayn edilmiş ağır İmralı koşullarının, bu gayri hukuki ve gayri insani uygulamalarla hepten çekilmez kılınması, kabul edilecek ygulama değildir. Sayın Öcalan'ın doğrudan şahsını ve politik temsiliyetini hedefleyerek sosyal ve duygusal izolasyonu amaçlayan genelde 15 yıl özelde 3 yıl boyunca pervasızca sürdürülen uygulamalar, İmralı Adası'nın Türkiye'nin Guantanamo'su olduğunun açık ispatı niteliğindedir" dedi.
Kenya'da yakalandıktan sonra getirildiği İmralı Adası'nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Abdullah Öcalan'ın savunmasını üstlenen ve kendisiyle 3 yılı aşkın süreden bu yana görüşemeyen avukatları; Rezzan Sarıca, Cengiz Yürekli, Ömer Güneş, Ayşe Batumlu, Cengiz Çiçek, Hakzan Sadak, Hüseyin Boğatekin, İbrahim Bilmez, Ebru Günay, M.Deniz Büyük, Sinan Zincir, Raziye Öztürk, Mehmet Sami Kızılkaya, Mahir Taşçı ve Asya Ülker bugün İmralı ile deniz ulaşımının sağlandığı Bursa'nın Gemlik İlçesi'ndeki Jandarma Komutanlığı'na geldi. 
Arkadaşları adına yazılı basın açıklamasını okuyan Ömer Güneş, müvekkilleri Abdullah Öcalan ile 21 Temmuz 2011 tarihinden bu yana hiçbir hukuki dayanak ve meşrutiyeti olmaksızın, ilgili devlet kurum ve kişilerince, politik saiklerle görüşmelerinin engellendiğini öne sürdü. Güneş, "Düşman hukuku' çerçevesinde, kişiye özel olarak dizayn edilmiş ağır İmralı koşullarının, bu gayri hukuki ve gayri insani uygulamalarla hepten çekilmez kılınması, kabul edilecek bir uygulama değildir" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Sayın Öcalan'ın doğrudan şahsını ve politik temsiliyetini hedefleyerek sosyal ve duygusal izolasyonu amaçlayan genelde 15 yıl özelde 3 yıl boyunca pervasızca sürdürülen uygulamalar, İmralı Adası'nın Türkiye'nin Guantanamo'su olduğunun açık ispatı niteliğindedir."
Öcalan ile görüşmelerinin ahlaki değerlerinden yoksun olarak engellendiğini iddia eden Güneş şöyle konuştu:
"Savunma hakkını hiçe saymakla beraber, olası ihlallere karşı etkin başvuru oylarından yararlanma hakkından da mahrum edilme sonucunu doğurmaktadır. Bizler avukatları olarak, müvekkilimizin infaz koşullarını, sağlık ve savunma hakkını gözetmek ve gereğini eksiksiz yapmakla yükümlüyüz. Ancak, 3 yıl boyunca dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş tecrit uygulamasıyla ağır İmralı koşullarının sebebiyet verdiği mağduriyet ve ihlallerden, ivedilikle haberdar olma ve gereken girişimlerde bulunma imkanlarımız da fiili olarak engellenmiş bulunmaktadır."
Abdullah Öcalan'ın bütün imkansız koşullara rağmen Türkiye'de toplumsal uzlaşıya dayalı demokratik çözümün mücadelesini verdiğini ifade eden Güneş, çözüm süreciyle birlikte başlayan çatışmasızlık ve diyalog sürecinin 1,5 yıldır nefessiz bırakılan halkların can simidi olduğunu kaydetti. 200 yıldır kördüğüme dönüşen Kürt sorununun tarihte ilk kez bu kadar çözüme yaklaştığını dile getiren Güneş, şöyle devam etti:
"Sayın Öcalan bugün yatsınamaz biçimde demokratik ve onurlu barışın mimarıdır. Barışı yönetebilmesi için sağlık, güvenlik ve iletişim koşullarının sağlanması sürecin ruhu gereğidir. Yine aynı şekilde Ortadoğu'da üçüncü dünya savaşı koşullarının yaşandığı Kobani ve Şengal başta olmak üzere Kürt halkının onurlu varlıksal direnişinin yaşandığı günümüzde, sayın Öcalan'ın tecrit altında tutulması Ortadoğu barışının da tecrit-tehlike altına alınması demektir." 
Diyalog sürecinde gelinen aşamada, avukat görüşmelerinin gerçekleşmesinin yanı sıra sorunun çözümünde 'Olmazsa olmaz' olan taraf ve sivil heyetlerin de Öcalan ile görüşmesinin gerekli olduğunu kaydeden Avukat Güneş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yakıcı gerçek karşısında avukat görüşlerinin halen yaptırılmaması AKP iktidarı açısından bir samimiyet testidir. Çerçeve yasa tartışmalarının olduğu bugünlerde biz avukatların müvekkilimiz sayşın Abdullah Öcalan'la görüştürülmemesi açık bir riyakarlık örneğidir. Kendi pozitif hukukunu bile İmralı hapishanesinde uygulamayan bir iktidardan Kürt sorunu gibi ağır bir sorunu adil ve onurlu bir şekide çözmesini beklemek mümkün değildir. Hükümeti bu konuda tutarlı ve ciddi olmaya davet ediyoruz. Avukat görüşlerinin zaman kaybetmeksizin sağlanması için devletin ilgili organlarını yasal sorumluluklarını yerine getirmeye ve içinde bulunan şuursuzca suç haline derhal son vermeye çağırıyoruz. Bütün Türkiye kamuoyunu insanhakları savunucalarını, demokrat ve aydınlarını çabasını yürüttükleri mücadeleye sahip çıkmaya, İmralı'daki tecritin son bulması için çaba göstermeye davet ediyoruz."

FOTOĞRAFLI