ANKARA Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Hınç Yılmaz, gelişmiş ülkelerin yüksek fırınlı fabrikalarında ürettikleri maddelerin içerisindeki çinko kazanımını sağladıktan sonra baca tozlarını bir şekilde ülkemize göndererek geri kalan posanın burada kalmasına sağladıklarını söyledi. Yılmaz, bu fabrikalarda çalışanlarda ve çevresinde bulunanlarda ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıktığını da belirtti.
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ve Kritik Bakım Derneği işbirliği ile ''Toksikoloji Günleri Nevşehir Sempozyumu'' düzenlendi. Devlet Hastanesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen sempozyuma Vali Mehmet Ceylan, Niğde Valisi Necmeddin Kılıç, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcısı ve Evde Sağlık Hizmetleri Derneği ( EVSAD) Genel Başkanı Op. Dr. Orhan Koç, Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hınç Yılmaz, Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Atilla Oğuz Boyalı katıldı.
Panelin açılışında konuşan Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Atilla Oğuz Boyalı, son yıllarda Nevşehir’de de yoğunlaşan zehirlenmelere karşı hem sağlık çalışanlarını ve hem de akademisyenleri bu konuda bilgilendirmek ve bu yöndeki tedavi yaklaşımlarının ele alınmasının hedeflendiğini belirtti. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcısı ve Evde Sağlık Hizmetleri Derneği ( EVSAD) Genel Başkanı Op. Dr. Orhan Koç ise, iş ve işçi sağlığının yanı sıra vatandaşların sağlığı konusunda ciddi atılımların ortaya konulduğu son yıllarda geçmişte olduğu gibi salgın hastalıkların ortaya çıkmamasının, Sağlık Bakanlığı’nın adeta bir reform niteliğinde yaptığı köklü çalışmaların oldukça etkin olduğunu kaydetti.
AVRUPA ZEHİRLİ FABRİKALARINI ÜLKEMİZE TAŞIYOR
Sempozyumun açılışında son olarak söz alan Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hınç Yılmaz ise, Türkiye’de son yıllarda kurşun ve akü geri dönüşümüne yönelik sanayi tesislerin hizmete girmesiyle birlikte ciddi anlamda sağlık sorunlarının ortaya çıkmaya başladığını ifade etti.  Doç. Dr. Hınç Yılmaz, gelişmiş ülkelerin yüksek fırınlı fabrikalarında ürettikleri maddelerin içerisindeki çinko kazanımını sağladıktan sonra baca tozlarını bir şekilde Türkiye'ye göndererek geri kalan posanın burada kalmasına neden olduklarını söyledi. Bazı fabrikaların ülkelerindeki tesislerini kapatıp ülkemizde işletmeler kurduklarını anlatan Yılmaz, bunu da evlerin yanında ve açık alanda yaptıklarını, koruyucu hizmet olarak da sadece fabrikanın dışını kapattıklarını belirtti. Yılmaz, ancak aynı fabrikaların yurtdışındaki tesislerinde ise bütün işlemlerini insansız ortamda yürüttüklerini vurguladı. Avrupa’da çinkodan zehirli gaz çıkaran fabrikaların olduğu son ülke olan İspanya’nın da fabrikalarını ülkemize taşımaya başladığını belirten Yılmaz, “Ülkemizde bu tür fabrikalar ve hastalar hızla yayılıyor. Biz bunları akü geri dönüşüm olarak biliyoruz ama hastanemize gelen 20 ila 50 mikrogram/desibel kurşun vakaları yüzleri aşmış durumdadır. Amerika bile artık bu işi Meksika’ya devrediyor. Meksika’da bu işten uzaklaşmak istiyor. Vücutta etkilemediği bir alan yoktur. Ama bunlar klinikte farklı vakalar olarak değerlendirilebiliyor. Çocuklarımızı da bu tehlikelerden korumamız gerekiyor. İşçilerimizin evlerine götürdüğü tozlardan çocuklarda IQ geriliği, işitme bozukluğu gibi şikayetler oluşabilir. Buna karşı hekimlerimizin farkındalığının yüksek olması gerekiyor. Amerika Çevre Koruma Ajansı EPA, kurşunun limitinin olmadığını, mümkün mertebe düşürülmesi gerektiğini açıkladı” dedi.
TÜRKİYE SAĞLIKTA ÖNEMLİ BİR KONUMA YÜKSELDİ
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcısı ve Evde Sağlık Hizmetleri Derneği ( EVSAD) Genel Başkanı Op. Dr. Orhan Koç, basın mensuplarına yaptığı açıklamada ise, Türkiye’nin sağlıkta dönüşüm programı ile dünyada önemli bir noktaya geldiğini, hayal edilen bir çok şeyi başardığını söyledi.
Türkiye’nin su salgınlarından, sıtma, kızamıkla ile ilgili vakalardan veya beslenme zehirlenmeleri yerine daha detaylı ve önemli konuları konuştuğunu anlatan Koç, “ Zehirlenme denince akla besin zehirlenmesi gelirdi. Okullar tatil olur, yurtlarda ciddi sorunlar olurdu. Yaz aylarında ise suyla ilgili zehirlenmelerden bahsedilirdi. Son 10 yıldır artık bu vakalar görülmez oldu. Suların klorlanmasından, besinlerin ciddi manada kontrolüne kadar yapılan çalışmalarla bu tür vakalar görünmez oldu. Burada kurşunla ilgili zehirlenmeleri, geri dönüşüm fabrikalarının oluşturduğu sorunları, soba bacasından çıkan karbonmonoksit gazı zehirlenmeleri, akrep-yılan gibi hayvanlardan gelen zehirlenmelerden bahsediyoruz. Sağlıkta gelişmişliğin bazı parametreleri vardır. Bunlar Dünya Sağlık Örgütü’nün kabul ettiği çocuk-anne ölümleri gibi parametrelerdir. Ama daha ileri düzeyde ise rehabilitasyon, evde sağlık hizmetleri, toplum ruh sağlığı hizmetleri vardır. Burada konumuz olan toksikoloji ile ilgili çalışmalar ve bunların zararlarının önlenmesine yönelik detay çalışmaları sağlıkta geldiğimiz noktayı göstermektedir” diye konuştu.
350 BİN VATANDAŞA EVDE SAĞLIK HİZMETİ
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcısı ve Evde Sağlık Hizmetleri Derneği ( EVSAD) Genel Başkanı Op. Dr. Orhan Koç, Türkiye’de bugüne kadar 350 bin vatandaşa evde sağlık hizmeti verildiğini söyledi.
Evde Sağlık Hizmetleri’nin, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet Han tarafından başlatıldığını anlatan Koç, “Fatih Sultan Mehmet Han, kendi helal kazancından elde ettiği gelirle kurduğu bir vakıf vardır. Bu vakıfta 10 hekim ve sağlık personeli ile İstanbul’un tüm sokakları gezilmiş, bütün evlere gidilmiş ve dertlerine deva olmaya çalışılmış. Darülaceze kurulmuş, burada tedavileri yapılmış. Gecenin loş ışığında hastalara ve yakınlarına yemekler götürülmüştür. Bütüncül anlamda bakıldığında bugünkü modern anlamda evde sağlık hizmetleri Fatih Sultan Mehmet Han zamanında bizatihi kendi parasıyla kurduğu vakıfça başlatmıştır. Bunu son 30- 40 yıldır Avrupa’da görüyoruz. Türkiye’de de tekrar bu hizmetleri başlatmanın gururunu yaşıyoruz. Ülke genelindeki bütün hastanelerde Evde Sağlık Hizmetleri birimi vardır. Çok ciddi hizmetler veriliyor. Evde yatalak hastalara gidilip burada tedavilerini, tetkiklerini yapıyorlar. Nevşehir’de yakın zamanda Toplum Ruh Sağlığı hizmetleri başlatılacak. Burada tıpkı Osmanlı döneminde yapılan su, müzik terapisi gibi farklı çeşitlerle insanlarımızın ruh sağlığını düzeltmeye çalışacağız. Türkiye genelindeki 60'ıncı merkez olacak.
200’e yakın sağlık personelinin katıldığı Toksikoloji Günleri Nevşehir Sempozyumu’nda daha sonra Toksikolojik Maruziyetler ve İnsan Sağlığı, Toksit Maruziyetler ve Toplum Sağlığı, Bölgede Yoğunlaşan Toksikolojik Aciller ve Karbonmonoksit Zehirlenme Olguları başlıklı paneller düzenlendi.