İNSAN Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM- DER) İzmir Şubesi, eğitimde devlet tekelinin kaldırılması isteğiyle eylem yaptı. Vilayet binası önünde gerçekleştirilen eylemde Mazlumder üyeleri, “Çocuklarımız devletin malı değildir” derken, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun da kaldırılmasını istedi.
MAZLUMDER İzmir Şubesi’ne üye 12 kişi Konak Meydanı’nında Valilik binası önünde biraraya gelerek basın açıklaması yaptı. Grup, Tevhid’i Tedrisat Kanunu’nun iptali için eylem yapıp basın açıklamasında bulundu. 1924 yılında tüm eğitim kurumlarının tek merkezden yönetilmesi için çıkarılan Tevhid’i Tedrisat Kanunu’nun kaldırılmasını isteyen MAZLUMDER İzmir Şubesi adına konuşan Suphan Erkan, “Eğitim-öğretim süreçlerinde insanın hakkını, özgürlüğünü kısıtlayan her türlü uygulamaya karşı mücadele etmiştir. Bugün, bu sorumluluğun bir gereği olarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kaldırılması kampanyasını başlatıyoruz. Siyasal boyutlar kazanarak genişleyen bu meseleyi doğrudan ilgilendiren fakat tüm bu tartışmalardan çok daha önemli ve temel bir soruna dikkat çekmek istiyoruz” diye konuştu.
'SEKÜLER BİR KİMLİK DAYATTI'
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun en önemli sonucunun yüzyıllar boyu din eğitimi veren medreselerin kapatılması olduğunu belirten Erkan, “Medreseler, topluma seküler bir kimliğin dayatılabilmesi ve dini, sosyal ve kültürel dokunun çözülerek yeni bir ulus kimliğin kazandırılabilmesi için engel görülmüştür. Dinin ve dini eğitimin devlet tekeline alındığı bu dönemde, azınlık okulları da ciddi baskılara maruz kalmıştır. Eğitim kurumlarının tamamen devletin kontrolüne girmesinden sonra, okullar devletin ideolojik aygıtlarına dönüşmüş, maalesef tüm eğitim sistemi tek tipçi, ırkçı ve militarist bir karaktere bürünmüştür. Halen yürürlükte olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ise bu ihlalleri adeta yasal bir dayatmaya dönüştürmektedir. Öte yandan, eğitimin zorunluluğunun tartışma dışı bırakılması ve insanların yalnızca kendisine sunulan şıklardan herhangi birisini tercih etmek durumunda kalması tartışılması gereken bir sorundur. Zorunlu eğitimin süresi, okula başlangıç yaşı, ilkokul tercihi, ders seçimi, haftalık ders saati, öğretim programları, ders kitapları, sosyal ve kültürel etkinlikler, resmi törenler ve ritüeller gibi kişinin karakterine doğrudan etkisi bulunan konularda, öğrencilere ve velilere herhangi bir tercih hakkı sunulmamasını doğru bulmuyoruz” dedi.
Eylemciler konuşmanın ardından dağıldı.