SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitoloji Araştırma Merkezi görevlisi Yrd. Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, ülkenin en önemli sulak alanlarından biri olan Kızılırmak Deltası’nda, drenaj kanalları ile boşaltılan tarımdan dönen kirli suların göllerdeki su kalitesini bozduğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, Kızılırmak Deltası'nın, doğal özelliklerinin büyük ölçüde korunabildiği ülkemizin Karadeniz kıyısındaki tek sulak alanı olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Yavuz, "Kızılırmak Deltası, 56 bin hektar genişliğinde, irili ufaklı 20 adet göl ile büyük bataklık ve sazlık alanlardan oluşması, çok büyük bir alana sahip olması ve barındırdığı kuş sayısı bakımından sadece Türkiye için değil, tüm dünya ekolojisi açısından büyük öneme sahiptir. Deniz, ırmak, göl, sazlık, bataklık, çayır, mera, orman, kumul ve tarım alanları gibi farklı ekolojik karakterlerdeki habitatların bir arada bulunması, besin maddelerince zenginlik ve uygun iklim koşulları, deltanın eşine az rastlanır ölçüde biyolojik çeşitliliğe sahip olmasını sağlamıştır" dedi.

Kızılırmak Deltası’nın değişik habitatları, zengin bitki ve hayvan varlığı ile bilimsel çalışmalar için açık hava laboratuvarı olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, taban suyunu dengeleme, denizden tuzlu su girişini önleme gibi işlevleriyle bulunduğu bölgenin su rejiminin düzenlenmesine de katkı sağladığını dile getirdi. Kızılırmak Deltası’nda 550 bitki türünün tespit edildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yavuz, "Kızılırmak Deltası, biyolojik üretim yönünden bol gıda ihtiva eden karakterde bir sulak alan ekosistemidir. 16 bin hektarlık alanda yaklaşık 100 bin su kuşunun barınması deltanın besin maddesince ve fauna elemanlarınca zenginliğinin en iyi göstergesidir" diye konuştu.

22 BİN HEKTAR RAMSAR ALANI İÇİNDE

Deltada bu güne kadar 344 kuş türü saptandığını belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornitoloji Araştırma Merkezi görevlisi Yrd. Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, bu sayının, Türkiye kuşlarının yüzde 74'ü olup, Türkiye'de bir alanda en çok kuş türü tespit edilmiş alan olduğunu da ifade etti. Deltanın 1998 yılında 'Ramsar alanı' (Uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi kapsamında özel korumaya alınan uluslararası öneme sahip bir çevre koruma alanı) ilan edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Yavuz, şunları kaydetti:

"Bugün alanın yaklaşık olarak 22 bin hektarlık kısmı Ramsar alanı içerisinde yer almaktadır. Yine 1994 yılında özellikle Su Kuşları Yaşam Alanı ortam olduğu tespit edilmiştir. Kızılırmak Deltası içerisinde yürütülen konvansiyonel tarım faaliyetlerinde bilinçsizce kullanılan kimyasal ilaç ve gübreler taban suyu ve drenaj kanalları sulak alanlara bırakılmaktadır. Yılın büyük bir bölümünü bu sulak alanlarda geçiren mandalar, balıklar ve kuşlar, bu kimyasallardan olumsuz yönde etkilenerek yörenin ekolojik yapısının da hızla bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca sucul yaşamdaki bu kimyasal birikim besin zinciri ile insanlara kadar ulaşarak yöre halkına da zarar vermektedir."

KİMYASAL GÜBRE VE İLAÇLAR KİRLETİYOR

Bu durumun göllerdeki su kalitesini de bozduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, "Çiftçiler daha fazla ürün elde etmek amacıyla yoğun bir şekilde kimyasal gübreler ve zirai mücadele ilaçları kullanıldığından Kızılırmak Deltası kirletilmektedir. Tarımsal arazilerde kullanılan kimyasal gübrelerin bilinçsiz kullanımı neticesi gerek sulama kanallarına karışması ile gerekse de taban suyu yüksekliği nedeniyle özellikle yağışlı havalarda direkt veya indirekt olarak alıcı ortamlara karışması, bu ortamlardaki azot ve fosfor miktarının artmasına sebep olmaktadır" dedi.