ANTALYA'da Gezi Parkı, Ahmet Atakan'ın ölümü, 12 Eylül darbesinin yıldönümü ve ODTÜ'de yaşananları protesto gösterilerine katıldığı gerekçesiyle 2 Ekim 2013'te tutuklanan 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil, cezaevinden ailesine yazdığı mektuba tutsaklığın resmini çizdi.
Ayşe Deniz Karacagil, sorgusunda kırmızı fuların sosyalizmi simgelediğine ilişkin sorular yöneltildiğinin medyaya yansıması sonrası, 11 Ekim 2013'te Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi'nden Alanya- Mahmutlar L Tipi Kapalı Cezaevi'ne nakledildi. Halen cezaevinde olan ve yargılandığı davada ilk iddianame reddedilip ikincisi yazılan Ayşe Deniz Karacagil, annesi, babası ve kardeşine içerden mektuplarla sesleniyor.
'HER DAĞIN GÖLGESİ DENİZE DÜŞER'
Cezaevi yönetiminin 'görüldü' damgasının yer aldığı mektupların birinde 'Her dağın gölgesi denize düşer' sözü yazılı. Mektubunda Karacagil, demir parmaklıklı pencereye zincirlenmiş güvercin ve ardında görünen bir de güneş resmetti.
Ayşe Deniz Karacagil, annesine yazdığı mektupta "Annem canımın içi. Direncin ve umudun gülü... Koca bir tiyatro sahnesinde, bizi bu dünyaya getirdin. Ve birileri sürekli senaryolar, skeçler yazıyor. Yazılanları oynamak zorunda bırakıyorlar. Ben bu yazılanlara uymadığım için buradayım. Onların yazdıklarını oynamıyorum, oynamayacağım. Bana bu yolda yoldaş olduğun için cesaret kazanıyorum" dedi.
Kızkardeşineyse 'kızçem' diye seslenen Karacagil, görüş günlerinin okul saatine denk geldiğine işaret ederek, "Lütfen, ricamdır ki okulunu aksatmayasın. Telefon hakkımı sana uygun saatlerde kullanacağım" hatırlatmasında bulundu.
BENJAMİN İLE ÇEKO
Bir diğer mektubunda hapishanedeki koğuşunda bir sürü böcek arkadaşı olduğunu anlatan Karacagil, "Kov kov tükenmiyorlar. İsimlerini bu yüzden 'Benjamin' koyduk. Bir de çekirgeler varmış. Havalandırmaya düşüyorlar. İsmi de çekirgelerin 'Çeko'. Ayakları kırılıyor ve tekrar dışarı çıkamadıkları için bir köşede ölüyorlar" diye yazdı.
AĞAÇLARIN, KUŞLARIN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SAHNESİ
Ayşe Deniz Karacagil, mektubunda yaşadıklarını ve özlemlerini şu sözlerle dile getirdi:
"Yaşamlarımızı, oyunlarının içerisine hapsetmeye çalışıyorlar. Kısacası biz burada, siz dışarıda tutsak. Ama şunu gözden kaçırmamalı, özgür ruhlar nerede olursa olsun hapsedilemez. Oyunlarınızın farkındayız. Bu tiyatrolarını bozacak ve yeni bir sahne kuracağız. Ağaçların, kuşların ve özgürlüğün olduğu, özellikle de renklerin bol olduğu yeni bir sahne kuracağız. Eğitimin, sağlığın, ulaşımın ücretsiz olduğu, insanca yaşamdan yana durup, emeğin gerçek gücünün temsili yeni bir oyun yazacağız. Ve bu oyunun seyircileri olan çocuklarımıza, oyun sonunda güzel bir selam vereceğiz. Onların gülücükleri yankılanacak bu salonda, rengarenk uçurtmaları serçelerle gökyüzünde uçacak."