İTO’DA KONUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçadoğlu, İTO üyeleriyle Meclis Salonu’nda bir araya geldi. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, selamlama konuşmasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve adayı Aziz Kocaoğlu için "Umarız seçimi kazanır" dedi. Demirtaş daha önce kendisini ziyaret eden Ak Parti ve MHP adayları için de aynı dilekte bulunmuştu.
EĞİTİME VURGU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, üçüncü kez geldiği İTO’da sözlerine İzmir’i överek başladı. Kılıçdaroğlu, İzmir’in bir dünya, sanayi ve ticaret, sanat ve inanç kenti olduğunu bunun korunması ve büyütülmesi için herkese görev düştüğünü söyledi. Kılıçdaoğlu, dünyanın en stratejik ürününün insan beyni olduğunu vurgulayarak, “Düşünüyor sorguluyor. Bir toplumun büyümesi gelişmesi için temel aktör. İnsan nasıl bir çerçeve çizmeli ki biz bilgi toplumunu yakalamış olalım. Bütün dünya bunu biliyor, eğitim. Eğitimle toplumu geriye de götürebilirsiniz ileriye de taşıyabilirsiniz. Çocuk dillendiği andan itibaren 'bu nedir’ diye soru sorar. Biz eğitime yeteri kadar önem verdik mi? Biz bilgi toplumunu yakalamak için eğitim politikamızı yeniden oluşturduk mu? Bilgi toplumunu yakalayan ülkelere baktığımızda eğitimde çok önemli mesafeler almışlar” dedi.
DÜŞÜNCEDEN KORKMAMALIYIZ
Kılıçdaroğlu, son günlerde yaşanan tartışmalara üzüldüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Türkiye’yi yeniden inşa etmek zorundayız. Son günlerdeki tartışmalara bakın hepimiz üzülüyoruz. Keşke tartışma alanlarımız farklı şeyler olsaydı. Oturup uygarca tartışabilseydik. Ekonomik Sosyal Konsey’in üç ayda bir toplanması lazım. Bir anayasal kurumdur. Ülkenin ekonomik ve sosyal sorunlarını tartışır, ama beş yıldır toplanmıyor. O zaman ciddi bir sorunumuz var demektir. Siyaseti yeni bir alana taşımak zorundayız. Bu da daha fazla demokrasi ve özgürlük alanıdır. Asla düşünceden korkmamalıyız. İnsanlar farklı düşünürler. Farklı düşünen toplumlar gelişir. Bunun yolu eğitimdir. Eğitime yeterli kaynak ayırabilir muyuz? Hayır."
BİR TRAFİK POLİSİ BİR BAKANA CEZA YAZABİLİR Mİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir ülke düşünün bakan trafik kurallarını aşıyor, hızlı gidiyor. Devleti temsil eden bir kişi polis de uyarıyor, ceza yazıyor. Kimse itiraz etmiyor. Soru şu? Türkiye’de bir polis bunu yapabilir mi? Hayır. Neden? Yasayı uygulama görevi poliste ama uygulamıyor. Güç tek kişide toplanmasın diye güçler ayrılığı vardır. Öyle bir düzen kuralım ki gücü bir kişiye temsil etmeyelim. Demokraside geldiğimiz nokta bu. Yasama yürütme yargı. Milli iradeyi bu üç güç temsil eder. Dördüncü güç medya ama bizde oluşmadı. İlk üç oluştu mu? Onu da sorgulamamız lazım. Yasama organı TBMM gerçekten halkın iradesini temsil ediyor mu? Sizin önünüze biz listeyi koyuyoruz ve 'bunlara oy ver’ diyoruz. 'Vermezsen ayrıca ceza yazacağım’ diyoruz. Millet kendi vekilini seçemiyor. Lider yazdığı zaman yasama organı kendini yürütme ile bir bütün olarak görüyor."
HİBRİT DEMOKRASİ
Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporlarının iki yıldır meclise gelmediğini hatırlatarak, ticaret ve sanayi odalarının, STK’ların bunu sorgulaması gerektiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Açıkça bir yolsuzluğu ortaya koydunuz çok açık tüm belgeleriyle. İktidar partisi derse ki bunu reddedeceksiniz red çıkıyor. O zaman burada ahlaki sorunumuz var. Sağlıklı denetimi yerine getirmiyor. TBMM kanun çıkarır, kamu harcamalarını denetler. Bu görevi Sayıştay aracılığıyla yapar ve bir mali rapor hazırlar. Milletvekilleri de açarlar okurlar doğru ya da yanlış ona göre bütçe görüşmelerinde konuşurlar. Son iki yıldır mali raporlar gelmedi. Dünyada örneği yoktur arkadaşlar. İtiraz eden oldu mu? Ticaret odaları borsalar TÜSİAD, TOBB, sivil toplum itiraz edecek. Benim vergimi nereye harcadın diye soracak. Demokrasinin çıkış noktası ödenen vergilerin nereye harcandığını sormaktır. Bizim demokrasimiz dünyada hibrit demokrasi olarak adlandırılıyor. Yargı bağımsız ve tarafsız olmak zorundadır."
MERKEL BİR DAKİKA O KOLTUKTA OTURAMAZDI
Kılıçdaroğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i örnek göstererek, şunları söyledi: "Toplumu ileriye taşımak ahlaki değerleri yükseltmek zorundayız. Siyaset ahlaki temeller üzerine inşa edilmezse bizim anladığımız siyaset değildir. Son günlerde yaşadığımız olaylar herhangi bir batı ülkesinde olsa Hükümet çoktan gitmişti. Merkel’i düşünün. Bir televizyon kanalında bir şeyi beğenmiyor, telefon açıp da 'kaldır oradan’ diyor. Düşünebiliyor musunuz? Bütün Almanya ayağa kalkar, Merkel bir dakika o koltukta oturamaz. Bize ne oldu? Bir sorunumuz var. Bunu bağırmadan çağırmadan oturup düşünmek zorundayız. Toplumu yeniden inşa edelim derken bunu kastediyorum."
CEBİNİ DÜŞÜNEN SİYASETÇİYE PRİM VERDİK
Kılıçdaroğlu, tarım alanında sözde üstün olan Türkiye’nin yıllık tarım ihracatının 12 milyar dolar, Konya kadar büyüklüğü olan Hollanda’nın ise 80 milyar dolar olduğunu vurgulayarak, bazı büyük kentlerde güneş battıktan sonra sosyal hayat sıfırlandığını, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin lojistik alanda yeterince gelişmediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Edebiyatta Nobel ödülü alanımız var, tıpta uluslararası başarılara imza atanımız var. Hayatın her alanında son derece etkin insanlarımız var. En büyük yanlış alanımız siyaset. Siyasette dünya çapında siyasetçi yetiştiremedik. Ülkesini değil cebini düşünen siyasetçiye prim verdik O nedenle Türkiye bu noktada” dedi.
GÜNEY KORE ÖRNEĞİ
Kılıçdaroğlu, konuşmasını Güney Kore örneği ile sürdürerek, "Türkiye, Güney Kore’den önce otomobil üretti markası Anadol. Güney Kore’nin bugün dünya çapında üç markası var. Biri Samsung. Bizde Anadol da kalmadı. Bilime teknolojiye olağanüstü yatırım yaptılar. Kore, Ar-ge’ye milli gelirini yüzde 3.4 ayırıyor biz ise binde 8. Her 1 milyon kişiye bin 459 buluş düşüyor bizde ise 9. Ne ile yapıyor bunu üniversite ile yapıyor. Bizim üniversitelerimiz bilgi üretmiyor korkudan konuşamıyor. Özgürlüğün olmadığı yerde bilim gelişmez kafanın özgür olması lazım” dedi.
SÜREKLİ ÖVÜLEN LİDER DİKTATÖRE DÖNÜŞÜR
Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından işadamlarından gelen üç soruya yanıt verdi. CHP lideri, belediye başkan adaylarını açıklamada neden geç kaldıkları yönündeki soruya “Büyük metropollerde adaylarımızı henüz belirlemedik. 9 Şubat Pazar günü belirleyeceğiz. Bütün belediye başkan adaylarımızı belirleyip noktayı koyacağız” dedi. CHP lideri internet yasağı ve Torba Yasa hakkındaki düşüncelerini soran işadamlarına şöyle konuştu: "İçinizde Batı’ya giden çok kişi vardır. Torba Yasa diye tanımladığınızda Batılı der ki; ne demek Torba Yasa. Medeni Kanun, Ticaret Kanunu vardır. Torba Kanun yoktur. 20 kanunda değişikliği bir torbanın içine koyup parlamentoya getirirseniz vatandaş da torba yasa der. Demokrasilerde bu olmaz. Demokrasilerde yasak olmaz. Yasaklarla bir yere varılmaz. 12 Mart, 12 Eylül yasakları vardı. Şimdi de yasaklar getiriliyor. Yasaklarla bir toplum ıslah edilmez. İnternet yasaklarına karşıyız. Bir politikacının en çok eleştiriye ihtiyacı vardır. Bir politikacı eleştiriden ders çıkarmak ve hatalarını görmek zorundadır. Sürekli övülen bir lider diktatörlüğe dönüşür. Medya üzerinde bu kadar büyük baskılar olmasaydı iktidar bu kadar büyük hatalara düşmezdi. Eleştirenler işten atıldı. Bu tablo Türkiye’nin kaldıracağı bir kadro değil."
İKTİDAR DEVLET OLMAYACAK ÜLKEYİ YÖNETECEK
Kılıçdaroğlu, yine bir soru üzerine partisinin iktidara hazır olduğunu dile getirerek, "İktidara hazırız. Kadrolarımızla da hazırız. Son üç yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Tüzüğü değiştirdik, yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik. Başka partide yok. Yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Ekonomi politikalarımızı yeniledik. Özel sektörün dinamizminin teşvik edilmesi gerektiğini biliyoruz. CHP iktidarında ilk 4 ayda siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Milletvekillerini güveniyor musunuz? Kimse güvenmiyor. Siyasi partilere de güvenmiyor. Güvenmemekte haklı mı? Haklı tabi çünkü sorun siyasetin kendisi. Hazır mısınız? hazırız. Üniversiteleri özgür olmayan bir toplumun geleceği olamaz. Her türlü düşünce özgürce dile getirilmeli. Biz Ortadoğu’yu besliyorduk şimdi saman ithal ediyoruz. Soracağız kendimize neden? Pek çok alanda büyük yatırımlara imza atabiliriz. Siyaseti ahlaklı, halkına hesap veren, sosyal devleti, yargı bağımsızlığını işleten, devletin kurumlarına müdahale etmeyen, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına saygı gösteren yeni bir yapıya ihtiyaç var. İktidar devlet olmayacak ülkeyi yönetecek. Batıda dış politikada saygınlığımız olacak. Dış politikada ekonomide en değerli uzmanlar bizde. Ekonomik krizde Türkiye’yi çıkaran kadroların içinde olanlar bizde" dedi.
BOĞAZINIZDAN HARAM LOKMA İNMİYORSA HİÇBİR ŞEYDEN KORKMAYACAKSINIZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "SSK Genel Müdürlüğü yaptım. Türkiye bütçesinden sonra en büyük ikinci bütçeyi yönettim. Çok sorunlar vardı. Her bakanla kavga ettim. Sistemi kendi içinde düşündüğünüz zaman her sorunu aşabileceğinize inanın. Ülkenin her sorunu aşabilecek ve çözebilecek kapasitesi insan kaynağı var. Genel Müdür iken soruşturma geçirdim. Her şeyin hesabını verdim. Boğazınızdan aşağıya haram lokma inmiyorsa hiçbir şeyden korkmayacaksınız."

Elif DEMİRCİ/ İZMİR, ()