BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon programında Fetullah Gülen hareketini eleştirirken 'Şia benzetmesi' yaptığını öne süren Iğdır Barosu avukatlarından Mehmet Soyuk, Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz 12 Mart günü bir televizyon kanalına konuk olurken, Fethullah Gülen cemaatini kastederek, "Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var; Takiye var, yalan var, iftira var, üçünün neticesi fitne var, fesat var. Bunlar Şia'yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez" dediği öne sürüldü.
Iğdır Ehibeyt Alimleri Derneği'nin yazılı açıklama yaparak Başbakanın Şia benzetmesine tepki göstermesi ardından Iğdır Barosu avukatlarından Mehmet Soyuk da, Cumhuriyet Başsavcılığı'na önceki gün dilekçe verdi. AK Parti İl Sekreteri iken 7 Haziran 2013 günü İstanbul'da yapılacak üçüncü köprüye 'Yavuz Sultan Selim' adının verilecek olmasını gerekçe gösteren Mehmet Soyuk, partiden istifa etmişti.
Başbakanın sözlerinde laikliğe karşı farklı inançta olan kesimleri aşağılama, inançlara saldırı eylemi olduğunu milletin bölünmez bütünlüğüne karşı suç işlendiğini ileri süren  Avukat Mehmet Soyuk, dilekçesinde şöyle dedi:
"Sayın Başbakan bu sözleriyle ülkede yaşayan Şii, Caferiler'e hakaret etmiş, aleni şekilde aşağılamış. Caferileri 'Yalancı, takiyeci, iftiracı, fitne ve fesat unsuru olmakla' itham etmiştir. Basın yolu ile yapılan bu hakaret tüm milletin gözü önünde cereyan etmiştir. Sayın Başbakan bu sözleriyle ülkede yaşayan Caferileri- Şiileri şu an devlet gücünü arkasına alarak kendi tanımlamasına göre mücadele ettiği 'paralel devlet' unsurlarıyla birarada zikrederek, devlete ve seçmenine hedef göstermiştir. Anayasanın 24'üncü maddesi 2'nci fıkrasında 'Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmayı, dini inanç ve düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz. Dini inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve bunları değiştirmekten dolayı kınanamaz, suçlanamaz ve farklı bir muameleye tabi tutulamaz' demektedir. Sayın Başkakanın Caferileri takiyeci, yalancı, iftiracı, fitne, fesat unsurları tanımlası açık bir anayasa kuralı ihlalidir. TCK'nın 216'ncı maddesinde 'Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde 1- 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin sosyal sınıf, ırk, din mezhep cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiili kamu barışını bozmaya elverişili olması halinde 6 aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır' demek suretiyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun cezalandırılmasını öngörmüştür. Sayın başbakan bu sözleriyle Cafeleri- Şiileri aşağılamış taraftarlarına karşı halkın bir kesimini hedef göstermiştir. Bu nedenlerle ortada açık bir anayasa ihlali vardır. Ortada milletin bölünmez bütünlüğüne karşı bir suç işlenmiştir. Ortada anayasanın temel ilkelerinden olan laikliğe karşı farklı inançta olan kesimleri aşağılama, inançlarına saldırı eylemi vardır. Ortada TCK bünyesinde halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu vardır. Hukuk devletinde herkes kanunlar önünde eşittir.Hiç kimseye imtiyaz tanınamaz. Bu nedenlerle bağımsız ve tarafsız adli mercilerin görevini yerine getireceğinde şüphe yoktur. Yukarıda izah olunan sebeplerle ilgili konuşmanın içeriğinin incelenmesi ve ilgili kişi hakkında yasal işlemlerin yapılması konusunda suç duyurusunda bulunmak gerekmiştir."

SD(KS/İD) (FOTOĞRAFLI)