GÜNEYDOĞU Genç İşadamları Derneği (GÜNGİAD) Başkanı Hakan Akbal, demokratik özerklik talebinin toplumda bölünme ve kaygı algılarına neden olduğunu belirterek, 'denetimli özerklik' önerisinde bulundu. Akbal, "Denetimli özerklik ile Diyarbakır, İstanbul ve Antalya gibi kendine has politik, ekonomik, sosyolojik, kültürel ve etnik özellikleri olan bazı illerde, yaklaşık bir yıl sürecek bir pilot uygulama öneriyoruz. Bu uygulamanın, aynı zamanda sözünü ettiğimiz bölünme kaygılarını dikkate alan bir denetim sürecini de içermesi gerekmektedir" dedi.
Diyarbakır'da yönetim kurulu üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenleyen GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, Türkiye'nin 240 ülkesi arasında nüfus büyüklüğüne göre 18'nci, gayri safi milli hasıla açısından 17'nci ve yüzölçümü açısından da 37'nci sırada olduğunu belirterek, bu ölçekte bir ülkenin tek merkezli kumanda sistemi ile yönetilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
BÖLÜNME KAYGILARINI AŞMAK İÇİN
Türkiye'nin, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi arayışları ile demokratik özerklik taleplerinin doğru bir zeminde bir araya getirilerek uzlaştırılmasının mümkün olduğunu söyleyen Akbal, "Bu amaçla denetimli özerklik olarak nitelendirdiğimiz ve ilhamını Birleşmiş Milletler Kosova Özel Temsilcisi Marti Ahtisaari'nin, Kosova için gündeme getirdiği Denetimli Bağımsızlık önerisinden alan bu kavram ile zorlu bir nehri geçmek için taraflara bir köprü öneriyoruz. Zorlu nehir ile tam anlamıyla kast edilen şey kamuoyu algısıdır. Bu algı, idari sisteme ilişkin arayışları, bölünme olarak kabul eden bir şartlanmaya dönüşmüştür. Bu nedenle, bölünmeyle ilgili kaygı, kuşku, ön yargı veya şartlanmaları aşabilmek için, adına denetimli özerklik dediğimiz bu köprüden geçmemiz gerekiyor. Denetimli özerklik ile Diyarbakır, İstanbul ve Antalya gibi kendine has politik, ekonomik, sosyolojik, kültürel ve etnik özellikleri olan bazı illerde, yaklaşık bir yıl sürecek bir pilot uygulama öneriyoruz. Bu uygulamanın, aynı zamanda sözünü ettiğimiz bölünme kaygılarını dikkate alan bir denetim sürecini de içermesi gerekmektedir" dedi.
KOMİSYON TARAFINDAN DENETLENEBİLİR
Akbal, denetimli özerklik olarak nitelendirdikleri süreçte, ilgili tarafları temsil etmek üzere, akil insanlar gibi toplum vicdanında karşılığı olan itibarlı ve yaygın bir komisyon tarafından denetlenebileceğini savundu. Akbal, "Denetimin kriterleri, tarafların beklentilerine bağlı olarak geliştirilmelidir. Denetimli özerklik uygulamasıyla, Türkiye'nin bütünlüğünü esas alan, ancak yerel düzeyde gerek ekonomik, gerek idari açıdan daha pratik bir yönetim biçimini hedefleyen bir çerçeve çizilmelidir. Mesela, denetim sürecinde, kalkınma ajanslarının yönetsel yapıları yeniden gözden geçirilebilinir diye düşünüyoruz. Ayrıca, ajans yönetim kurullarının, yürütme organına, danışma kurullarının ise yasama organına dönüşmesinin mümkün olup, olmadığı da tartışılabilinir" dedi.
TEK YANLI ÖZERKLİK AÇIKLAMALARI GERİLİMİ ARTIRIR
GÜNGİAD olarak, önerilerinin asıl amacının, toplumda özellikle Türkiye'nin batısında oluşmuş olan önyargı ve gerilimi dağıtmak olduğunu belirten Akbal şöyle devam etti:
"Bu meselenin karşılıklı restleşmelerle kilitlenmesine engel olacak bir çözüm üretmektir. Tepkisel ve tek yanlı olarak yapılan özerklik açıklamalarının hem gerilimi artıracağına, hem de çözümden ziyade çözümsüzlüğe yol açacağına, yaşadığımız deneyimlerle tanık olduk. Mesela, bölgedeki petrol ve enerji kaynaklarından pay alınması konusunun, gündeme getirilmesinde olduğu gibi. Doğal kaynaklardan pay almak konusundaki bir beyanın, yerel yönetimlerin işlevlendirilmesi konusunda, açık olan kapıların kapanmasına yol açacak riskler içerdiği açıktır. Gündeme getirdiğimiz denetimli özerklik meselesinin tam da bu noktada önem kazanacağını ve süreci kesintiye uğratacak riskleri elimine edeceğini öngörmekteyiz."
UYUMU HEDEFLİYORUZ
Akbal, süreçte önemli hususun toplumun hazır hale getirilmesi olduğunu belirtti. Yıllarca devam eden çatışma ortamının, toplumun belleğine bölünme kaygısını yerleştirdiğini belirten Akbal, "Bu kaygılar neticesinde, ne kadar iyi niyetli olsa da, atılan her adım, bölünmeye giden bir süreç olarak algılanmaktadır. Kesinlikle ve kesinlikle, merkezi yönetim ve özerklik kavramlarını, karşıtlık üzerinden görmemek gerekiyor. Özerkliği, merkezi yönetimin alternatifi veya karşıtı olarak gündeme getirdiğimiz anda, çatışmayı başlatmış oluruz. Bu iki yönetme biçimi, bazı karşıtlıkları içermekle beraber, kendi içerisinde bir bütünlük de gösterir. Yani karşıtlıktan çok uyum söz konusudur. Biz de denetimli özerklik önerimizle, karşıtlığı değil, uyumu ön plana çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.

CA(GG/AAA)(FOTOĞRAFLI)