YARGIÇLAR ve Savcılar Birliği (YARSAV) tarafından Tarabya'da bir otelde gerçekleştirilen 'Kuvvetler Ayrımı, Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Yüksek Kurulları' Uluslararası Sempozyumunda konuşan YARSAV Başkanı Murat Arslan, sert açıklamalarda bulundu. Devlete karşı güven duygusunun zedelenmemesi için bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemimin varlığının tartışılmaz olduğunu söyleyen Arslan, " Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının yolu yargıçların güçlendirilmesinden geçmektedir. Yargı bağımsızlığı tek boyutlu olarak yargının kurumsal bağımsızlığına indirgenmemelidir. Yargının kurumsal bağımsızlığının garanti edilmesi gerekir. Ancak yargı kararlarının hukukun sınırları içinde alınmasında, yargının kurumsal bağımsızlığı kadar yargı mensuplarının bireysel bağımsızlıklarının da sağlanması gerekir "dedi. GÜVEN KALMADI "Türkiye'de yargıçlar ve savcılar açısından güvencenin kırıntısı bırakılmamıştır" diyen YARSAV Başkanı Arslan, şöyle konuştu: "Hak arama alanları dar olan yargı mensupları, olabildiğince en alt düzeyde memur seviyesine indirgenmiştir. Çoğunlukçu anlayışların sahip oldukları siyasal anlayışların kontrolündeki siyasi aygıtlarla algı oluşturma tekellerine karşı koymak, hele rolünüz azınlığı çoğunluğun Tiranlığından korumaksa daha da zorlaşmaktadır. İşte bugün yargı bağımsızlığının karşısına çoğunlukçuların gözdesi demokratik meşrutiyet, yargının hesap verebilirliği, milli irade kavramları adeta savaşçılar olarak konumlandırılmıştır." KOMÜNİST PARTİ ÖRNEĞİ Danıştay tarafından hukuka aykırılığı açıkça saptanan Adli Kollukla ilgili düzenlemeye değinen YARSAV Başkanı Arslan, " Cumhuriyet Savcıları, Vali ve Emniyet Müdürlerinin altında, kararları onların onayına tabi, hiyerarşik anlamda onların astı konumuna itilmektedir. Şuanda herkesin gözleri önünde Eski Sovyetler Birliğinde Yargıçlar üzerinde baskıyı ifade etmek için kullanılan telefon hukukuna geçilmiştir. Orada yargıçlar önemli siyasi davalarda uygulamaları gereken hukuk kurallarına göre değil de siyasal iktidarın yani Komünist Parti yöneticilerin emir ve talimatlarına göre karar veriyorlardı. Yargıçların mesleklerini devam ettirebilmeleri, hatta yükselmeleri hukuka uygun adil karar vermelerine göre değil, Komünist Parti'den gelen emir ve talimatları uygulamalarına bağlıydı. Sonuçta Sovyet vatandaşları için Mahkemeler, çare kapısı olmaktan ziyade, siyasal iktidarın kararlarının hukuki bir kılıfa sokulup tebliğ edildiği resmi dairelerdi "diye konuştu. YARGI İŞLEMEZSE SOYGUN DÜZENİNE EVRİLİR Türkiye'de geçerli kılınmaya çalışılan sistemin otoriter ve totaliter devletlerin şiarı olan telefon hukukuyla iş gören bir yargı sistemi olduğunu öne süren YARSAV Başkanı Murat Arslan konuşmasını şöyle tamamladı: "Şu anda tam olarak yapılmaya çalışılan şey bağımsızlığın ortadan kaldırılarak taraflı, daha doğrusu kendine taraf bir yargı oluşturma ve bununla kendi yolsuzluklarını örterken muhalifleri bastırma arayışıdır. Denetim dışı olma heves ve gücüne kaynaklık eden çoğunluklar, hukuksuzluklar ve adaletsizliklerle zehirlenen bir atmosferde uzun süre kalıcı olamamışlardır. Hukukun uygulanmadığı, yargının işlemediği bir sistem, her zaman soygun ve sömürü düzenine evrilir. PARALEL FETVA DEVLETİ Ülkemizde on yıllardır yaşanan süreçle hukuk devletinin rotasından tamamen çıkılmış ve yerine güçsüzler için polis devleti, güçlüler içinse paralel fetva devleti ikame edilmiştir. Ülke meşruiyetini hukuktan değil, demokratik meşruiyet ve milli irade kavramlarıyla ambalajlı, konjoktürel bir siyasal güç merkezinden almaktadır. Muhaliflerini darbeci yaftasıyla hapislere tıkan ve sindiren siyasal anlayış, şimdi de kendi yolsuzluklarını ortaya çıkaran ve yargılamaya tenezzül edenleri paralel devlet etiketiyle paralel ilan etmekte, beğenmediği yargı tasarruflarına paralel yargı işi deyip uymamakta, fırsattan istifade yeni bir paralel yapı inşa etmektedir."