MUHTARLAR VE SİVİL TOPLUM TEMSİLCİLERİYLE GÖRÜŞTÜ Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Orhangazi ilçesindeki incelemelerini, STK temsilcileri ve muhtarlar ile Sakallı Düğün Salonu'nda bir araya gelerek sürdürdü. Arınç burada, 17 Aralık operasyonunda tutuklanıp dün serbest bırakılan Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın tahliyesiyle ilgili değerlendirmede bulundu. Yaşanan bu sürecin, partisi ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını belirten Arınç, şöyle konuştu: TAHLİYE EDİLMİŞSE EDİLMİŞTİR "Bir banka müdürü tahliye edilmiş. Ben de dün İstanbul'da Ağa Camii'nin açılışını yaptım. Böyle şeylere asabım bozulur. Geçenlerde Bursa'da birini tersledim. Dünde caminin avlusundayım. Bana bir şey sormaya kalkıyor. 'Efendim tahliye edilmiş ne diyorsunuz?' Kardeşim tahliye edildiğinden haberimde yok bir. Ne dememi bekliyorsunuz? Bana ne. Tahliye edilmişse edilmiştir. İçerde tıkılmışsa, tıkılmıştır. Yargı sonunda bir karar verecek. 'Ama efendim' yok kardeşim. Ben hakim değilim, yargıç değilim. Savcı hiç değilim. Kim tahliye olmuş, kim olmamış, dosya kapandığı zaman kim hüküm giyer ben bunları bilemem. Ama, tahliye eden bir mahkemenin bir gerekçesi var. Ben de 25 yıl avukatlık yaptım. Burada da pek çok avukat arkadaşım var: Mahkeme, 'suç vasfının değişmesi ihtimaline binaen tahliye edilmiştir' diyor. O zaman kulak kabartıyoruz. Demek ki mahkeme, bu adamın üzerine atılan suçların vasfının değişeceğine inanıyor. Demek ki, 'bu işte bir iş var' diyorum ben. Bırakalım mahkeme ne zaman bitecekse. Sen niye bunu Ak Parti hükümetine karşı bir koz olarak kullanıyorsun. 'Halk Bankası'nda Genel Müdür şöyle bir şey yapmış' diyorsan, bu benim hükümetim ile benim başbakanımla, benimle ne ilgisi var. Bir bakanın oğlu şöyle şöyle yapmış. Çok yanlış, çok kötü bir şey. Ama ne kadar gerçek. Bunu bir mahkeme görse iyi olmaz mı ? Sen mi karar vereceksin buna, ben mi karar vereceğim. BAKANIN OĞLUNDAN DOLAYI BAŞBAKAN'IN NE KABAHATİ VAR Yok efendim evlerde şunlar bulunmuş, bunlar bulunmuş. Biz çok yıllar avukatlık yaptık. Aramalarda içeriye neler konulduğunu, sonra bunların suç aleti gibi gösterildiğine de şahit olduk. Gerçek olduklarını da biliriz. Bu kadar gürültünün arkasında gerçek ne kadardır, buna bir hakimin bir savcının karar vermesi lazım. Bırakalım bütün bunlar mahkemelerde tartışılsın, o bakanın oğlundan dolayı Başbakanın ne kabahatı var. Hükümetin ne kabahatı var. Benim ne kabahatım var. Türkiye'de Ak Parti'nin ne kabahatı var. Biz 11 senedir yolsuzluklarla mücadele ediyoruz. Türkiye'yi mafyalardan, çetelerden temizlemedik mi? Temizledik. Eskiden ne çeteler vardı, ne çeteler. İsimleri bile unutuldu. 55 tanesini yargının önüne getirip koyduk, çökerttik. Hala içerde olanlar var. Zaman zaman bu eski kabadayıların ismi geçer. Hala onların eski namlı hadiseleri anlatılır. Bak hepsi şu anda cezaevinde. Çakanı da, çakmayanı da hepsi içerde. İsimlerini de söyletmeyin. Biz bunlarla mücadele etmişiz. Çıkar amaçlı suç örgütlerini bastırmışız. Terör çetelerini bastırmışız. Sen bana yolsuzluk kelimesini kullanırsın. Sen kendine bak. Kendi içine bak. Başkalarına bak. Buna da bakacaksan, bu da bir yurttaşlık görevidir. Yolsuzluğa karşı hepimiz el ele verdik. Vermeliyiz. Bunu kim yapıyorsa, hangi maksatla yapıyorsa hesabını sormalıyız. Ama burada bir halk mahkemesi kuracak halimiz yok. Türkiye'nin mahkemesi var, savcısı var, hakimi var. Onlar karar verecek. Onu niye beklemeden seçime iki ay kalmışken, böyle bir olay üzerine gürültü kopartıyorsunuz. Tek bir sebebi var. 'Yolsuzluk, hırsızlık' diyerek, Ak Partiye seçim kaybettirmek." Arınç daha sonra Orhangazi'den ayrılıp Kocaeli'ne gitti.