BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan, "Biz 30 Mart öncesi siyaset dışı yöntemlerin kullanıldığı bir saldırıya karşı mücadele veriyoruz. Bu saldırıda bir kısım yargı kullanıyor, emniyet güçlerimiz kullanılıyor. Bu saldırıda ses kayıtları, ortam dinlemeler, görüntüler kullanılıyor, kara propaganda kullanılıyor. En önemlisi devlete paralel yapı kullanılıyor. Bizim karşımıza mertçe, siyaset meydanında çıkmıyorlar" dedi. Başbakan Erdoğan, KKTC ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile yeniden başlayan görüşmeleri değerlendirerek; "Kıbrıs'ın genelinde yeni bir sürece doğru gidiyoruz. Temennim odur ki inşallah gelinen noktadan geri adım atılmaz. Böylece Kıbrıs sorununu da çözmüş oluruz. Bunun beklentisi içerisindeyiz" ifadelerini kullandı. "EN ÖNEMLİ ÖLÇÜ HALKIMIZIN İRADESİDİR" Parti olarak seçim çalışmalarında önemli aşama kaydettiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, önümüzdeki haftadan itibaren büyükşehirler başta olmaz üzere gezilere yoğun şekilde başlayacağını söyledi. 30 Mart seçimlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan; "Seçim sürecinin oldukça zorlu geçeceğin dile getirmiştir. Bu seçim herhangi bir şahsın belediye başkanı seçilme seçimi değildir. Bu seçimin ayrı bir özelliği var. Bütün gelişmeler şunu gösteriyor; Bu seçimde AK Parti'nin oyunu nasıl aşağı çekeriz, bütün gayretler bu yönde. Tüm halkıma sizin şahsını da sesleniyorum; Sizler bu seçimde öyle bir gayretin içinde olacaksınız, öyle bir performans ortaya koyacaksınız ki AK Parti'nin 30 Mart seçimlerinden de çok daha güçlü bir şekilde çıktığını ispat etmiş olacaksınız. En önemli ölçü halkımızın iradesidir. Yaşananlara bakıldığında öngörümüzde ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkıyor" dedi. "TARİHTE İLK KEZ MİLLİ İRADE BU KADAR YÜKSELMİŞTİR" Başbakan, Anadolu insanın asırlardır cefa çektiğini ancak sefasını belirli bir zümrenin sürdüğünü söyleyerek; "Her şey milletten aldılar ama milletin görüşünü, fikrini, hissiyatını zerre kadar önemsemediler. Millete seçme hakkının verilmesi bile, milletin itirazının duyulmasına yetmedi. Merhum Menderes gibi milletten, milli iradeden bahseden siyasetçiler geldi ama sonuçta kazanan dar ağacı oldu, cellatlar oldu, CHP oldu, sermaye oldu. Sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, medyanın, çetenin, mafyanın, demokrasi dışı kurumların dediği oldu. Asırlık tarihimizde millet iradesi ilk kez bu ölçüde karar süreçlerine AK Parti döneminde yansımıştır. Tarihte ilk kez milli irade bu kadar yükselmiştir. Fikrine, hissiyatına başvurulmayan millet, ilk kez AK Parti döneminde iktidara gelmiştir. Bu ülke artık faiz lobisi, sermaye lobisi, medya lobisiyle idare edilemez" diye konuştu. "SİYASET DIŞI YÖNTEMLERİN KULLANILDIĞI BİR SALDIRIYA KARŞI MÜCADELE VERİYORUZ" Türkiye'nin dışarıdan yönetilemeyeceğini dile getiren Erdoğan; "Bunlar tarih oldu artık. Buyursun, siyasetle o meseleyi çözmenin mücadelesini Türkiye'de versinler. Biz 30 Mart öncesi siyaset dışı yöntemlerin kullanıldığı bir saldırıya karşı mücadele veriyoruz. Bu saldırıda bir kısım yargı kullanıyor, emniyet güçlerimiz kullanılıyor. Bu saldırıda ses kayıtları, ortam dinlemeler, görüntüler kullanılıyor, kara propaganda kullanılıyor. En önemlisi devlete paralel yapı kullanılıyor. Bizim karşımıza mertçe, siyaset meydanında çıkmıyorlar. Bunların hesaplarını sandıkta görmek gibi bir dertleri yok. Millet bunların karşısında. 17 Aralık saldırısı, sadece AK Parti'ye yönelik bir saldırı değildir. Millete, ülkemize, yeni Türkiye'ye yönelik bir saldırıdır. 17 Aralık bir sadece ve sadece bir yıkım projesidir. Açık açık ifade ediyorum, CHP'nin iradesine bu süreçte ipotek konulmuştur. MHP'nin iradesine ipotek konulmuştur. Gizli ses ve görüntü kayıtları CHP'ye ve MHP'yi esir almıştır. Baykal'ın nasıl gönderildiğini tüm millet açık bir şekilde gördü. Bu oyunun arkasında da paralel yapı vardı. Ben bunu burada ilan ediyorum. Şimdi onlar düşünsünler, onlar irtibat kursunlar. O şekillenme devam ediyor. Yıllarca hakaret ettikleri bu paralel yapının yedeğinde birlikte bir uçuruma doğru ilerliyorlar. Biz irademizi asla sinsi yapılara etmedik, etmeyiz. Hodri meydan, ellerinden geleni yapsınlar. Çiğ yemedik ki karnımız ağrısın, abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan olsun" dedi. "MHP VE CHP'NİN VEKİLLERİNİN KASETLERİ ÇIKTIĞINDA BUNU BİZ ENGELLEDİK" "Mersin'de validen belediye başkanına, bütün partiler dinlenmiş ve bunlar kaydedilmiş" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi; "Benim, Cumhurbaşkanınız, gazetecilerin, politikacıların, bakanların, sanatçıların, milletvekillerinin görüşmeleri dinlenmiş. Bunlar şantaj amacıyla dinlenmiş. 'Sen işadamı mısın?' şunu şunu yap, yapmadığın takdirde arkadan bu geliyor. Sıkıysa yapma. CHP, MHP çıkıyor 'Sen hükümetsin gereğini yap diyor, ben de soruyorum. O zaman HSYK ile ilgili anayasa değişikliğine neden yanaşmadınız? Biz bu düzenlemeyi bunun için yapıyoruz. Paralel devletle ilgili neden ağzınızı bıçak açmıyor? İnternet ile ilgili düzenlememize neden itiraz ediyorsunuz? İnternet yasası, paralel yapıyı, dinlemeleri, izlemeleri, bütün bunları çökertmeye yöneliktir, niçin yanında yer almıyorsunuz? Hükümet gereğini yapıyor, yapacak. Sizi kimin, neyle tehdit ettiğini açıklayın. Biz internet düzenlemesiyle, biz en başta siyasi partilerin üzerindeki çok çirkin, ahlaksız bir tehlikeyi ortadan kaldırıyoruz. Kasetlerle siyasetin dizayn edilmesinin önüne geçiyoruz. MHP'nin, CHP'nin vekillerinin kasetleri çıktığında bunu biz engelledik. Şimdi AK Parti'yi kasetlerle yıpratmak istiyorlar. Biz buna boyun eğmeyeceğiz. Biz internet düzenlemesiyle kişilik haklarını, mahremiyetin gizliliğini koruma altına alıyoruz. Bir ses kaydının, görüntünün engellenmesi 5 gün alıyordu. Siz buna 5 gün müdahale etmezseniz bunu duymayan kalır mı? Buna hemen TİB karar verir, mahkeme karar verene kadar itibar suikasti yapılıyordu. Hiç kimse fişlenmeyecek, hiç kimsenin verileri depolanmayacak. Hiç kimsenin özgürlüğü ihlal edilmeyecek. Biz göreve geldiğimizde internet abonesi sayısı 20 bindi, şimdi 34 milyonu aştı. İnternete karşı olan bir iktidar böyle bir zemini hazırlar mı? Bize kimse bu konuda ders veremez." "EDEPSİZLİĞİN FIRSAT KOLLADIĞI BİR İNTERNET DÜNYASI VAR" Başbakan sözlerini şöyle sürdürdü; "Yatırımları yapan biziz. Şu ana kadar çocuklarımıza 63 bin adet tablet dağıttık. Önümüzdeki haftalarda 600 bin tablet dağıtıyoruz. 1 ay içinde 675 bin tablet bilgisayarı dağıtmış olacağız. Allah aşkına internetin karşısında olsak bunları yapar mıyız? Şu anda sadece Türkiye’de değil, başta AB ülkeleri ve ABD olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinde, siber zorbalık adı verilen çok ciddi bir sorun var. İnternette görüntüleri çekilip yayınlanan bundan dolayı intihar edenler, cinayet işleyenler var. Bir çok ülkede internetle ilgili düzenlemeler var. Daha yakın zamanlarda ABD’de biliyorsunuz Twitter üzerinde ABD’yi yerle bir edeceğiz diye şaka yollu mesaj atan iki İrlandalı geceyi cezaevinde geçirdiler, ardından da sınır dışı edildiler. İnternet üzerinden tacize uğrayan çocuklar var. Ahlaksızlığın edepsizliğin fırsat kolladığı bir internet dünyası var. Her ülkede de tedbirler var. Türkiye’de siber zorbalığın bir türü de işte kaset siyasetidir. Buna karşı mücadele veriyoruz. Özel hayatı mahremiyeti korumanın yanında siyaseti, milli iradeyi ağır bir tehditten korumaya çalışıyoruz. Aklı olan, vicdanı olan, en önemlisi evde küçük çocuğu olan hiçbir insan bu düzenlemeye karşı çıkmaz, çıkamaz. Hele hele CHP gibi MHP gibi siber zorbalığın acısını çekmiş partiler böyle bir düzenlemenin karşısında duramaz. Duruyorsa orada bir başka sebep, tehdit vardır. CHP'nin, MHP'nin üzerindeki o tehdidi de biz kaldıracağız." "ÖZGÜR SİYASETİ GÜÇLENDİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ" Başbakan Erdoğan, "Biz bugün iktidarız, olur ya yarın olmayabiliriz. Millet bu makamları ehline teslim edin dediğinde, sahibine teslim ederiz. Bizim yolumuz bu. Ama bu emanet biz de olduğu sürece özgür siyaseti güçlendirmeye devam edeceğiz. Kendimiz için değil neslimiz için değil Türkiye’nin istikbali için gözümüzü kırpmadan mücadele edeceğiz" dedi. "BU PARALEL YAPININ NASIL ÇALIŞTIĞINI HERKESİN GÖRMESİ GEREKİYOR" Başbakan Erdoğan, "Bu paralel yapının ne olduğunu, nasıl çalıştığını herkesin görmesi gerekiyor. Yurt dışında Türkiye’yi izleyen çevrelerin, bu paralel yapının ne olduğunu kavramalarını diliyorum. Bu paralel yapı içinde yer almış tamamen saf temiz duygularla hizmet etmeye çalışmış kardeşlerimin bu yapının karanlık tarafını görüp anlamalarını temenni ediyorum. Yaklaşık 40 yıllık bir süreç söz konusu. Sadece bizim zamanımızda değil, 40 yıl boyunca devlete sızmaya çalışmış bir yapı söz konusu. Amaçları için her yolu meşru kılan bir anlayışla sızmış. Böyle bir yapı söz konusu. Bu yapı şeffaf değil. açık değil. Karşımızda sınırları, ilkeleri, yapılanmaları, finansmanları açık olmayan bir yapı var. Bu yapının tabanında hasbi samimi saf ve temiz duygularla hizmet aşkıyla mücadele veren kardeşlerimiz var. Ama tavanında, lider kadrosunda çok farklı hedeflerin peşinde koşan bir kadro var. Emniyet içinde gizlice örgütlenerek, amirlerin talimatlarıyla değil liderlerinin talimatıyla hareket etmesini sağlıyor. Anayasa çiğneniyor. Aynı günde bakıyorsunuz hepsi hastalanıveriyorlar. Şu anda HSYK’da Genel Kurul toplanamıyor. Çarşamba toplanamadı, başkan olarak Bakan bey davet etti, dün de toplanamadılar. Aynı anda hasta olmuşlar. Kimisi izin, kimisi rapor almak suretiyle adım atıyorlar. Bunlar devleti çalıştırmamanın adımlarıdır. Bu nasıl anlayıştır? Hani dürüsttünüz siz, tezgahı bu şekilde çalıştırıyorlar. HSYK’ya siz bunun için mi seçildiniz? Şimdi soruyorum, HSYK’nın yasalaşma noktasında çıkmasını engelleyenlere sesleniyorum. Siz bunu engellediniz, bunu çalıştırıyorsunuz. Siz paralel yapıyla müşterek hareket ediyorsunuz ey CHP ey MHP. Ha iş olacağına varacak. Adımlar atılacak, gereği yapılacak. Onlar o şekilde mücadele ediyorsa, biz de adil olan netice hukuk içerisinde neyse bunu çözmeye çalışacağız. İllegal operasyonlar da bu yapının tehditleriyle yapılıyor" dedi. "BİRİLERİ ÖNÜMÜZÜ KESİYORSA BUNU ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ" Başbakan Erdoğan, "Aynı yapı yargı içinde örgütlenmiş. Davalara etki ettiklerini görüyoruz. Yargı içinde bazı savcıların, hakimlerin, bürokratların Türk milleti adına değil, örgüt adına çalıştıklarını, örgüt adına aldıkları talimatla hareket ettiklerini, davalara bu şekilde etki ettiklerini görüyoruz. Burada hukuk diye bir şey yok. Bunu böyle bilesiniz. Masum insanların sırf örgüt çıkarlarına tehdit oluşturdukları için mahkum edildiklerini, suçluların ise ellerini kollarını sallayarak dolaştığını görüyoruz. Aynı yapı, devletin hemen her kurumunda etkin olmaya çalışmış. Buna müdahale edince rahatsız olanlar var. Birileri önümüzü kesiyorsa bunu çözmek zorundayız. Bunların millete verilecek hesabı var mı? Bunların sadece liderlerine verecekleri hesapları var. Bunlar inanın Allah’a verilecek hesabı da düşünmüyorlar. Bazı devlet kurumlarının bu yapının çıkarları doğrultusunda kadrolaşmaya gittiğini ve hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Peki neler yapıyorlar? Fişleme yapmışlar, illegal kayıtlar izlemeler yapmışlar. Elde ettikleri verilerle iş adamlarından gazetecilere, siyasetçilerden bürokratlara kadar her kesime şantaj yapmışlar. Bir tanesi Azeriymiş, bunların malum gazetesinde yazarmış. Bunu bizim iktidarımızın yurt dışı ettiğini söylüyor. Bunlarda yalan meşrudur bunu da söyleyeyim. Bir defa basın enformasyon kurumu, sizin basın kartınızı uzatır ya da uzatmaz. İrade onlara aittir. Bunun için buradan bunun izni alınır. Benimle ilgili tweet atmış, benim bundan haberim yok. Hele hele tweetle hiç işim yok, takip ettiğim de yok. Benim bu kadar boş zamanım yok. Twitter kullananlara hakaret etmiyorum ama benim bu kadar boş zamanım da yok. Ben gece gündüz demeden sadece işime bakıyorum. Alım sınavlarında usulsüzlükler yapılmış. İşçinin, memurun parasını toplamış, meçhul bir şekilde tasarruf etmişler. Nüfus kullanmaktan yolsuzluğa kadar hemen hepsine bulaşmışlar. Adeta hislerini esir aldıkları temiz insanlar nezdinde dini görünüm altında mubah hale getirmeye çalışmışlar. Bir Müslüman, Müslüman kardeşinin zaafını araştırır, kaydeder, şantaj olarak kullanabilir mi? Bırakın Müslümanı, diğer bir insanın mahremine girebilir, kaydedip yayabilir mi?" diye konuştu. "CESARETLE BU MESELENİN ÜZERİNE GİDİYORUZ" Başbakan Erdoğan, "Rabbimizin hükmüne yönelin "Siz hiç düşünmez misiniz, akıl etmez misiniz?" Çünkü bu hükümlerde akıl sahipleri içindir. Buradan hareketle bu adımları atmamız gerekir. Örgütün lideri ABD’den birilerinin izlendiğini, ses kayıtlarını dinlediniz, bunu engellediğini, buna benzer başka vakaların kendisinde olduğunu itiraf ediyor. Bizim dışımızda da kimse çıkıp hesabını sormadı. Gazeteciler, hukuk yargı hiç duymuyor. Bunlar suç teşkil etmiyor mu? Her meselede konuşan malum o bir iş veren örgütü var ya bu meselede ağzını bile açmadı. Çünkü onların da CD’leri var, kasetleri var ellerinde. Aradan aylar geçti bir tane savcısı da çıkıp sen neyi itiraf ediyorsun diye dava açmadı. Herkes susuyor, biz konuşuyoruz. Artık yeter, yetti. Madem ki onlar yazıyor, konuşuyor, dinliyor, onlar CD’lerle ülkemizi idare etmeye çalışıyor, artık biz de hem konuşacağız, hem adımlarımızı atacağız. Biz cesaretle bu meselenin üzerine gidiyoruz. Neler var neler. Ameliyatımızı bile gündem konusu yapıp, "Beddualarınız bile tutmadı" diyor. Böyle şeyler olabilir mi ya. Ne çirkin yakıştırmalar var. Demek ki diyor iyi Müslüman değilsiniz. Şu hale bak. Yani takdirler çok enteresan. Bu mesele bizimle başlamış bir mesele değil. Bu meselenin kökü 12 Eylül 1980 darbesinde. Bu meselenin kökü 28 Şubat darbesinde. Biz 7 Şubat hadisesi olduğunda meselenin ciddiyetini kavradık. 17 aralık darbe girişimiyle birlikte şu anda bu meselenin üzerine tek başına biz gidiyoruz. Bu meselede de tek başımıza bırakıldık. Biz bu yolda aynı şekilde devam edeceğiz" dedi. "BU YAPININ MİT'E VE ÇÖZÜM SÜRECİNE NASIL SALDIRDIĞINI GÖRSÜNLER" Başbakan Erdoğan, "Şu anda yargıda bu meseleyle ilgili hazırlıklar yapılıyor. Hiçbir mağduriyetin, haksız mahkumiyetin üstü kapatılmayacak. Son nefesimize kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu yapı içindeki kardeşlerime tekrar sesleniyorum. Başlarını iki ellerinin arasına alıp tekrar tekrar düşünmelerini istiyorum. Nasıl sinsice bir kumpasın içinde olduklarını görmelerini temenni ediyorum. Bu yapının bu ülkenin milli bankasına, MİT’e, çözüm sürecine nasıl saldırdığını görsünler. Bu yapının Türkiye’nin küresel projelerine nasıl saldırdığını görsünler" diye konuştu. "TÜRKİYE'DE HÜKÜMETLERİ SERMAYE, MEDYA VE KASETLER DEĞİL SANDIK BELİRLEYECEK" Başbakan Erdoğan, "Şimdi bu yapının içerisindeki bazı hanım kardeşlerim evleri dolaşıyorlar. Ben buradan AK Partili kardeşlerime sesleniyorum. Sizin kapınızı çalarsa onlara şunu söyleyin "Biz halimizden memnunuz, iktidarımızdan memnunuz. Biz inandığımız gibi yaşayamıyorduk. Şimdi inandığımız gibi yaşıyoruz. Düşündüğümüz gibi konuşuyoruz. Ve ülkemiz 10 yıl içinde değişim dönüşüm yaşadı. Eğer bu işe çok meraklıysanız partinizi kurun da öyle gelin. Bunlara bunu söyleyin." Biz tek başımıza da kalsak demokrasiyi sandığı şerefimiz ve namusumuz gibi savunmaya devam edeceğiz. Bu kutlu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Aramızdan milli irade hırsızları çıksa da, milletten aldığı emaneti örgüt liderlerine peşkeş çekenler olsa da biz bir ve beraber olarak millet iradesini savunmaya devam edeceğiz. Türkiye’de hükümetleri sermaye değil, medya değil, kasetler değil sandık belirleyecek" dedi.