Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "akıl hocası", Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, OHAL ve KHK'larla ilgili Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü gazeteci Kemal Öztürk'ün Youtube kanalına konuk oldu.

Arınç, söz konusu programda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

KHK'lar için, "Bir faciadır" diyen Arınç, "Çevremde o kadar çok bu felaketi yaşayan insan var ki, ben onlara acıyorum, merhamet ediyorum. Aslında onlardan da özür diliyorum. Evime temizlik yapmaya gelen daire başkanlığından ihraç edilmiş kadını gördükçe, eşi polis ihraç edilmiş başka bir polisi gördükçe ben yerin dibine geçiyorum" diye belirtti.

"KARINCA GİBİ GİDİYORLAR..."

Arınç, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu için, "Komisyon da görevini layıkıyla yapmadı bana kalırsa" derken, komisyonun iyi işlemediğini ifade etti.

Arınç, komisyonla ilgili olarak, "OHAL komisyonu kuruldu. İyi ama şu komisyonu kurun diye her gün yalvarıyorum. 1 sene komisyon kurulamadı. Karınca gibi gidiyorlar, karınca gibi çalışsalar olacak ama karınca gibi gidiyorlar" diye belirtirken, "Komisyon burada yeterince çalışmadı. Kişiliklerini bir kenara koyuyorum. Pırıl pırıl insanlar, ama pırıl pırıl insanlar olmaları işlerini iyi yaptıkları anlamına gelmiyor. Kendilerini savunuyorlar, bana verilen görev bu kardeşim, bizim kararımızı beğenmeyenler de idare mahkemesine gidecekler, ee lütfetmişsiniz" dedi.

"Beni de KHK ile OHAL döneminde ihraç edilenlerin ihraçlarında rol oynamış bir insan olarak gösteriyorlar. Bu külliyen yalan, düşünen insan zaten bunu bilir" diyen Arınç, "Ben 7 Haziran 2015 seçimlerinde aktif siyasete veda ettim, vekillik sıfatım kalmadı. Darbe girişiminden 1 sene önce ben siyasete veda ettim, dolayısıyla hiçbir kararnamede imzam yoktur, o yüzden de sorumluluk almadım" diye de ekledi.

"BURADA AF OLMAZ"

Arınç, "KHK sorununu nasıl çözeceğiz" sorusuna ise, şu şekilde bir yanıt verdi:

"Şimdi bunun telafisi için bir af çıkarmaya gerek yok, affın ne şekilde, ne zaman, kimler için çıkarılacağı anayasada da kanunlarda da bellidir. Burada af olmaz. Burada olacak şey sadece, OHAL kararnameleriyle görevinden ihraç edilen bu kişilerin, o OHAL kararların bir kısmı Meclis’te yasalaştığı için, kanun haline geldiği için, ancak yeni bir kanunu düzenlemeyle bunlara hakları iade edilebilir. Bunun için 3-4 maddelik bir kanun teklifi yeterlidir diye düşünüyorum. Mesele basit olarak budur.

Yeni yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Zor değil, çok basit, istenirse 1 hafta içerisinde hazırlanır, komisyona gelir, genel kuruldan çıkar."

Arınç'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

"KHK bir faciadır. Çevremde o kadar çok bu felaketi yaşayan insan var ki, ben onlara acıyorum, merhamet ediyorum. Aslında onlardan da özür diliyorum. Evime temizlik yapmaya gelen daire başkanlığından ihraç edilmiş kadını gördükçe, eşi polis ihraç edilmiş başka bir polisi gördükçe ben yerin dibine geçiyorum. Ve ben onlara birkaç kuruş fazla vereyim de bir katkım olsum diyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman, bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğüm zaman acı duyuyorum. Bir restorantta bulaşıkçı olarak çalışan genel müdür gördüğümde felaket oluyorum. Bütün bunları yaşıyor Türkiye, kimse savunamaz bunu.

İşin esasına gelelim asıl… 15 Temmuz’da bir facia yaşandı. Ardından OHAL ilan edildi. Yüzde yüz doğru. Anayasaya uygun.

2 yıllık OHAL sürecinde onlarca kararname çıktı, 100 binden fazla insanın da kamudan ihracına karar verildi. Diyanet’ten, TRT’den, şuradan buradan…

15 Temmuz’dan önce de haklarında şüphe duyulan bazı kamu görevlileri, ben o zaman görevdeydim, isimleri gelirdi. Ama biz bakardık, o zaman ihraç mekanizması yok zaten, onların görev yerlerini değiştirirdik, görevden alırdık. Ben daha çok kendi bölümümde eğer insan kaynaklarındaysa bu insan tedbir amaçlı olarak oradan alırdım, destek hizmetlerine verirdim. İzmir’de çalışıyorsa Bitlis’e verirdim. Bu çok doğal. Ama 15 Temmuz’dan sonra, devletin güvenliğine tehdit oluşturan örgütlerin aidiyeti, mensubiyeti, iltisakı olanlar ihraç edildiler. Bu hukuki bir tanımlama değil, bir tedbir bu, hukuki tanımlama böyle olmaz. Çünkü bu bir kanaattir, kanaat delil değildir.

Burada şu yapılabilirdi, ben sizi gri listeye aldım, ne olduğunuzu da çok bilmiyorum, sizinle de çalışmak istemiyorum, ama bugüne kadar ki bütün yasal haklarınızı size veriyorum. Siz kamuda çalışmayın, gidin nerede çalışırsanız çalışın; ama böyle ihraç edilince insanlar, yurt dışına çıkış yasağı var, gidip işçi olamıyor, içeride özel sektörde iş bulamıyor. Vay terörist sen mi geldin diyorlar. Pazarda limon satamıyor, terörist gelmiş diyorlar, limon tablasını başına geçiriyorlar. Çocukları var, ailesi var, ev kira, yok… Sonunda da yargı yoluna da gidilemiyor, OHAL süreci. O dönem Binali Yıldırım dönemiydi, iyi düşünüldü, OHAL komisyonu kuruldu. İyi ama şu komisyonu kurun diye her gün yalvarıyorum. 1 sene komisyon kurulamadı. Karınca gibi gidiyorlar, karınca gibi çalışsalar olacak ama karınca gibi gidiyorlar.

Çok şükür damadımızda da baştan beri Bylock iddiası olmadı. Onunda çok şükür detaylarına fazla girmedik.

Komisyon burada yeterince çalışmadı. Kişiliklerini bir kenara koyuyorum. Pırıl pırıl insanlar, ama pırıl pırıl insanlar olmaları işlerini iyi yaptıkları anlamına gelmiyor. Kendilerini savunuyorlar, bana verilen görev bu kardeşim, bizim kararımızı beğenmeyenler de idare mahkemesine gidecekler, ee lütfetmişsiniz.

En son fecaat bir olay yaşandı. Bildiğiniz gibi bir polis memuru meslekten ihraç edilmiş, 15 ay tutuklu kalmış, sonra da beraat etmiş, ama beraat ettikten sonra görevine iade etmemişler. Arkasından da askere gitmiş, Ağrı’da şehit oldu. Bu arkadaşımızı şehit sıfatıyla, iki tane küçük masum yavrusuyla, gencecik annesiyle, yanında çocukların babaannesiyle bir tabloyu görüyoruz. Önce teröristti, askere gitti terörle mücadelede şehit düştü. Dün neden terörist dediniz bu adama, bugün neden şehit diye sahip çıkıyorsunuz bu adama? Kadıncağız, kocası içerideyken iş aramak için gittiğinde, senin kocan terörist seni işe alamayız demişler. 1 milyondan fazla insan mağdur oldu bugün için. Eğer böyle giderse ki, gitmeyecek, mümkün değil, en az 5 milyon insan bunun acısını çekebilir.

Bu insanlara önyargımız 3. nesillere kadar etkiliyor.

Soru: (KHK sorununu nasıl çözeceğiz, sizin öneriniz nedir) Af çıkacak diye bir söz var, bu konuda af çıkmaz, çıkmaması lazım. Çünkü işlenmiş bir suç yok. Kim kimi affedecek diye başlayanlar da var. Doğrusu da budur. Yani devlete de ben bir suçlama yapmıyorum, 15 Temmuz şartlarında doğru da olsa yanlış da olsa yapılması gerekeni yaptılar. Ama hemen bunu hukuki bir kılıfa koymaları gerekirdi. Bunun için de bir komisyon kuruldu, komisyon da görevini layıkıyla yapmadı bana kalırsa. Şimdi bunun telafisi için bir af çıkarmaya gerek yok, affın ne şekilde, ne zaman, kimler için çıkarılacağı anayasada da kanunlarda da bellidir. Burada af olmaz. Burada olacak şey sadece, OHAL kararnameleriyle görevinden ihraç edilen bu kişilerin, o OHAL kararların bir kısmı Meclis’te yasalaştığı için, kanun haline geldiği için, ancak yeni bir kanunu düzenlemeyle bunlara hakları iade edilebilir. Bunun için 3-4 maddelik bir kanun teklifi yeterlidir diye düşünüyorum. Mesele basit olarak budur.

Yeni yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Zor değil, çok basit, istenirse 1 hafta içerisinde hazırlanır, komisyona gelir, genel kuruldan çıkar.

Sosyal medyada özellikle, yazarlar gazetede yazdığı zaman, beni de KHK ile OHAL döneminde ihraç edilenlerin ihraçlarında rol oynamış bir insan olarak gösteriyorlar. Bu külliyen yalan, düşünen insan zaten bunu bilir. Ben 7 Haziran 2015 seçimlerinde aktif siyasete veda ettim, vekillik sıfatım kalmadı. Darbe girişiminden 1  sene önce ben siyasete veda ettim, dolayısıyla hiçbir kararnamede imzam yoktur, o yüzden de sorumluluk almadım. Bunu da iyi bilmelerini arzu ediyorum. KHK’lılarla mağduriyetler bir faciaya dönmüştür. En son Zekeriya isimli ihraç edilmiş bir polisin şehadeti herkese yol göstermesi gereken bir olaydır. Mağduriyetler bir an evvel giderilmelidir."

Odatv.com