ÇANAKKALE Savaşları sırasında yaralı Anzak askerini kucaklayıp siperine götüren kahraman ve centilmen Türk askeri Ömer Çavuş'un hayattaki tek çocuğu 86 yaşındaki Nazlı Evran, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nı ziyaret etti.
Dünyadaki en kanlı savaşlardan birisi olarak tarihe geçen Çanakkale Savaşları, Mehmetçiğin kahramanlık ve centilmenlikleriyle dolu. Savaş hatıralarında, karşılıklı siper savaşları sırasında bir Anzak askerinin yaralanarak yere düşmesi üzerine,  Mehmetçiğin beyaz bir bez parçasını süngüsünün ucuna takarak sallayıp ateşkesi sağlaması ve ardından da siperinden çıkarak yaralı Anzak askerini kucağına alıp siperine götürmesi anlatılıyor. Bu olay, aradan 99 yıl geçmesine rağmen, işgale gelen Anzak torunlarının Mehmetçiğe saygı duymasında en önemli rolü oynuyor. Mehmetçiğin kahramanlığı ve centilmenliği ise Kanlısırt Mevkii'ndeki, 'Mehmetçiğe Saygı Anıtı' ile sembolize ediliyor.
Hatıralarda anlatılan kahraman ve centilmen Türk askerinin 1887 Erzincan-Tercan doğumlu Abdullah oğlu Ömer Çavuş olduğu yıllar sonra kızı 86 yaşındaki Nazlı Evran tarafından ifade edildi.
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nı ziyaret eden ve Ömer Çavuş'un hayattaki tek çocuğu Nazlı Evran, yıllar sonra babasının savaştığı toprakları gezerken duygulandı. Çocukluğunda, babasının yaşadığı bu ilginç olayı defalarca kendisine anlattığını belirten Nazlı Evran, Mehmetçiğe Saygı Anıtı'ndaki tasviri görünce, buradaki Türk askerinin babası Ömer Çavuş olduğunu belirtti.
Babasının Çanakkale'de çavuş olarak savaştığını ve 1911 yılında Doğu Cephesi'nde ilk askere alındığında Kazım Karabekir'in askeri olduğunu ifade eden Evran şöyle konuştu:
"Babam, Sarıkamış harekatı, Çanakkale Savaşları ve Kurtuluş Savaşı olmak üzere 12 yıl askerlik yaptı. Babam anlatırdı; Mevziler çok yakınmış ve çok yakın dövüşmüşler. İki mevzi arasında çok kanlı savaş olmuş. Bu heykelde gösterilen Anzak askeri yaralanıp yere düşüyor. Acı içerisinde 'Gelin beni kurtarın' diye bağırıyormuş. Ama kimse korkularından gelemiyormuş. Bu arada savaş devam ediyor, sürekli silahlar patlıyor. Silahlar sustuğunda, bu subayın bağırtısı devam etmiş. Bu bağrışmalara babam dayanamıyor beyaz çamaşırını süngüsüne takıp havada sallayıp gösteriyor ve mevziiye bırakıyor. Usul adımlarla o yaralıyı yerden alırken karşı taraftan silahlar babama nişan almış vaziyettelermiş. Yani oralara gitmek için büyük yürek gerek. Bir arkadaşı da o beyaz çamaşırı göstermeye devam etmiş, ateş etmesinler diye. O yaralının ayağı kopmak üzereymiş, götürüp onlara bırakıyor ve kendi mevzisine giriyor. Babamın bu yaptığı hareket için komutanları tebrik etmişler. Babam bu konu ve diğer kahramanlıkları için çok madalya almış ama madalyalarını çalmışlar. Babam bize savaşları hep anlatırdı." 
Savaş alanlarını gezen Nazlı Evran, daha sonra Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Müdürü Ozan Hacıalioğlu ve Yüksek Arkeolog Ufuk Kara'yı ziyaret etti.

FOTOĞRAFLI