KUZEY Irak'ın Halepçe kentinde, 5 bin kişinin öldüğü, 7 binin yaralandığı Halepçe Katliamı, Diyarbakır'da düzenlenen çeşitli protesto gösterileriyle anıldı. BDP'nin düzenlediği yürüyüş ardından, Diyarbakır'daki sivil toplum örgütlerinin ortak yaptığı açıklama sonrası konuşan BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Halepçe Katliamı'nın 'Soykırım' olarak tanınarak, hesabının sorulması gerektiğini söyledi.
Saddam Hüseyin döneminde, 16 Mart 1988 tarihinde Halepçe'de düzenlediği kimyasal saldırıda 5 bin kişinin ölmesi, 7 bin kişinin yaralandığı Halepçe Katliamı'nın 26'ncı anma yıldönümü nedeniyle Diyarbakır'da siyasi parti ve sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli, basın açıklamaları ve protesto gösterileri düzenlendi.
"İNGİLTERE, NORVEÇ VE İSVEÇ PARLALENTOLARI JENOSİT OLARAK TANIDI"
Saat 11.00'da ilk olarak Koşuyolu Parkı'ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan İHD ve Diyarbakır Barosu üyeleri, burada basın açıklaması yaptı. Baro Başkanı Tahir Elçi, katliamın tarihçesi hakkında kısa bilgiler vererek, "Uluslararası toplum, Kürt halkına karşı Halepçe'de işlenen soykırım suçuna karşı sessiz kalmış, kendi temel belgelerinden ve hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemiştir. Geç de olsa İsveç, Norveç ve İngiltere parlamentoları Halepçe Soykırımı'nı jenosit olarak tanıma kararı almıştır. Diyarbakır Barosu Halepçe jenosidinin tanınması için, Dünyadaki diğer parlamentolara ve özellikle de Türkiye'deki siyasi partilere, hükümete ve TBMM'ye çağrıda bulunmaktadır" dedi.
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Halepçe'de hava saldırısının 3 gün sürdüğünü belirterek, Ortadoğu'da en çok Kürd'ün yaşadığı Türkiye'nin de Enfal Operasyonu kapsamında işlenen suçların 'Soykırım' olarak tanımasının anlamlı ve önemli olacağını söyledi. Bilici, şöyle devam etti:
"İHD, tüzüğündeki ilkesel tutumu nedeni ile de nerede ve ne zaman yapılırsa yapılsın, soykırıma karşı olduğundan Türkiye'nin Kürt soykırımını tanıması noktasında mücadelesi sürdürecektir. Enfal Operasyonu kapsamında soykırımda yaşamını yitirenleri anıyor ve bir daha asla diyoruz."
BDP İl Başkanlığı önünde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, Abdullah Öcalan posterleri, Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde atılan bir havan mermisiyle ölen Ceylan Önkol, Gezi Parkı eylemleri sırasında başına gaz fişeği isabet etmesi sonucu 269 gün sonra ölen Berkin Elvan ve Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde özel harekat timleri tarafından babasıyla birlikte öldürülen Uğur Kaymaz'ın fotoğraflarının bulunduğu pankartla yürüdü. Yürüyüş sırasında güvenlik güçleri ile kısa süreli müzakere yapan BDP'liler, anlaşma sağladıktan sonra yürüyüşe geçti. Aralarında BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Gültan Kışanak ile ilçe belediye başkanlarının da bulunduğu BDP'li grup, yaklaşık 2 kilometre yürüyerek, DTK binası önüne geldi. Yürüyüş ve ortak yapılan basın açıklamasına, Suriye ile Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden bazı Kürt yetkililer de katıldı. BDP'liler AK Parti Bağlar ilçe binası önünden geçerken sıkı güvenlik önlemleri alındı. 
"1986-89 YILLARI ARASINDA 150 BİNDEN FAZLA KÜRT KATLEDİLDİ"
BDP'li grup, Turgut Özal Bulvarı ve Koşuyolu güzergahından yürüyerek, Demokratik Toplum Kongresi binasına geldi. Burada toplanan siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri adına 'Öze Dönüş Plaftformu' temsilcisi Fikri Amedi, Kürtçe konuşma yaptı. Daha önce, Enfal Harekatı adıyla Kürtler'e karşı işkence, idam ve köylerin yakılarak boşaltılması ile devam eden harekatın, 1988 yılında soykırımla zirveye ulaştığını savunan Amedi, "Umudun ve özgürlüğün habercisi" olarak nitelendirdiği nevruza günler kala Halepçe semalarında ölüm bulutları çöktüğünü belirterek, "Güneşli bir bahar sabahı kimsayasal silahlarla çoğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan tümüyle sivil, 5 binden fazal insan katledildi, 7 binden fazla insan kalıcı şekilde sakat kaldı. Enfal Hakekatı süresince, 1986-89 yılları arasında, 150 binden fazla Kürt'ün katledildiği bilinmektedir" diye konuştu.
"KÜRT HALKI, SON 2 YÜZYILDA BÜYÜK KATLİAMLAR YAŞADI"
BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak da, Halepçe Katliamı'nı kınadıklarını, bunun bir insanlık suçu olduğunu ve hesabının sorulması geretiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Kürt halkı, özellikle son 200 yılda, büyük acılar, büyük katliamlar yaşadı, büyük direnişler, büyük hak arayışı mücadeleleri sergiledi. Bunların her birini Kürdistan tarihimizdeki yeri farklı ve ömemlidir. Halepçe hepimizin yüreğine sarılmış büyük bir yara ve acıdır. Kundaktaki bebeklerden, 90 yaşındaki dedelere kadar, zehirli gazla yok edilmek, soykırımdan geçirilmek istendi. Sorumluları bugüne kadar hesabı vermedi. Irak'taki rejim değişikliğinden sonra kısmi sorgulama gerçekleşse de, Kürdistan toplumunun yarasını dindirecek sonuç ortaya çıkmamıştır. Bunu bir soykırım olarak tanınmalı. Halepçe soykırımının uluslarası platformlarda hesabı sorulsun. Değerli halkımız, ne yazıkık ki günümüzde de benzer acıları yaşamaya devam ediyoruz. Roboski'de yaşanan katliam da bir soykırım girişimidir. Sivil insanların üzerine savaş uçakları ile bomba yağdırılması, başka hiçbir şekilde ifade edilemez. Türkiye, hükümet, bu insanlık suçunun üstünü örtmeye gayret ediyor. Yine birkaç gün önce Rojava'da yaşadığımızı saldırı, hepimiz için büyük acı ve üzüntü kaynağıdır. Sınırlar, tel örgüler çekebilir, mayın döşeyebilirsiniz. Kürt halkının yüreğini, bilinç, direnişini bölemezsiniz. Kürt halkı birdir, beraberdir, davranışı da mücadelesi de ortaktır. Burdan 4 parça Kürdistan'da halkımızın özgürlüğü için mücadele etmiş, direnmiş ve yaşamını yitirmiş tüm Kürdistan şehitlerini saygıyla, minnetle anıyorum ve onların asınına, varlığın bir gereği olarak mücadeleye devam edeceğimizin ve mutlaka bir gün kazanacağımızın sözünü vermek istiyorum."

MT,BB(GG/İD) (FOTOĞRAFLI)