Bahri KARATAŞ/İZMİR, () - İZMİR Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi'nin düzenlediği 'Çocuk Evlilikleri Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.
Sonuç bildirgesini İzmir Adliyesi Sosyal Tesisleri önünde Avukat Şenay Tavuz okudu. Çocuk evliliklerinin bir insan hakları ihlali, cinsiyet temelli şiddetin bir türü, ticari cinsel sömürü ve istismar olduğunu belirten Tavuz, sorunun sadece ailelerin tutumundan kaynaklı olmadığını, kimi zaman göç olgusu ve insan ticaretiyle bağlantılı olarak uluslararası boyutlarda gerçekleşebildiğini söyledi.
SURİYELİLER İKİNCİ EŞ
Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan pek çok çocuğun ikinci eş olarak satın alındığını belirten Tavuz, "Bu evlilikler köleliğin gönümüzdeki biçimi haline gelmiştir" dedi. Tavuz, çocukların fiziksel olarak evliliğe ve çocuk doğurmaya hazır olmaması, gelişme geriliği, eğitim ve sosyal gelişimden yoksun kalma, cinsel yolla bulaşan hastalık riski, ergen gebilikler ve bunların neden olduğu anemi, erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek, bebek ve anne ölümü, aile içi şiddetin en sık bireysel ve toplumsal sağlık sorunları olduğunu vurguladı. Tavuz, çocuk evliliklerinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından da istismar kapsamında değerlendirildiğini belirtti.
YOKSULLUK ÖN PLANDA
Avukat Şenay Tavuz, çalıştay kapsamında yaptıkları atölye çalışmasında çocuk evliliklerinin nedenlerini şu şekilde tespit ettiklerini belirtti:
"Çocukların erken yaşta evlendirilme sıklığı ile ailenin yoksulluğu arasında doğru orantı olduğunu tespit ettik. Aileler çoğu zaman hem üzerlerindeki ekonomik yükü hafifletmek, hem de başlık parası yoluyla aileye gelir getirmek için kızlarını çocuk yaşta evlendirmektedirler. Bazen aileye bir an önce genç kadın işgücünün katılmasının sağlanması için çocuklar erken yaşta evlendirilmektedir. Yakın akrabalar arasında gerçekleştirilen evliliklerde mülkiyet paylaşımının veya miras paylarının aile dışına çıkmasını engellemek için çocuklar beşik kertmesi yapılarak küçük yaşta evlendirilmektedir. Bazı bölgelerde veya ailelerde ekonomik yoksulluk olmasa da muhafazakar anlayış nedeniyle aile kurma ve kadını aile içinde koruma gibi etkenlerle küçük yaşta evlilikler de gerçekleştirilmektedir. Çünkü bazı aileler, çocuk yaşta evliliğin kız ve ailesinin namusunu koruduğuna, zira kızın bekaretini evlenmeden kaybetmesine ve evlilik dışı ilişkiye girmesine engel olduğuna inanmaktadır. Cinsel tabular, cinsel özgürlüğün olmaması çok önemli olgulardır ve kız çocuklarının evlendirilmesini meşrulaştırmak için 'kız beşikte, çeyiz sandıkta', 'onbeşinde kız ya erde gerek ya yerde' gibi sözlerle kurulan dil ve ifadeler çok önemli olgulardır, çocuk yaşta evliliklere meşruiyet kazandırmaktadır. Her iki cinsin birbirini tanımadan büyümesi, okullarda üreme sağlığı konusunda hiçbir eğitim verilmiyor oluşu, doğduğu andan itibaren toplumsal cinsiyet rollerine göre yetiştirilen çocuklarda oluşan geleneksel bakış açısı, akranların birbirlerinden etkilenmeleri önemli etkenlerdir. Türkiye'de okutulan müfredat, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konularında yeterli bilgi sağlamamaktadır. Gençler cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında bildiklerinin çoğunu arkadaşlarından, yazılı ve görsel medyadan öğrenmektedir."
"ÇOCUK EVLİLİKLER NASIL ÖNLENİR"
Çalıştay bildirgesindeki çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik önerileri de aktaran Tavuz, ebeveyn rızası ile yaş büyütme ve mahkeme kararıyla evlendirmelerin önüne geçilmesi, ataerkil gelenek ve törelerin işlevsizleştirilmesi, kadının sosyo ekonomik yönden güçlendirilmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Tavuz, devletin taraf olduğu uluslararası taahhütler çerçevesinde bütçe ayırarak çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik etkin önlemleri acilen alması, bu evliliklere ilişkin verilerin kadın örgütleri, STK'lar ve TÜİK gibi devlet kurumlarının işbirliğiyle gerçekçi olarak toplanması gerektiğine işaret etti. İl ve ilçelerdeki İnsan Hakları Kurullarının resmi olmayan evlilikleri gerekli mercilere bildirmek konusunda aktif rol alması, bu amaçla muhtarlardan veya yerel yetkililerden bilgi toplamak gibi alternatif yöntemlere başvurması gerektiğini ifade eden Tavuz, sağlık kurumlarının da, tespit eder etmez erken evlilikleri kaydedip gerekli mercilere bildirmesi gerektiğini söyledi. Tavuz, çocuk hakları konusunda illerde koordinasyon kurulları oluşturulmasını, toplumsal cinsiyet eğitimlerine kreş ve anaokullarından başlanmasını, aile planlaması ve üreme sağlığı konularının okul müfratında bulunmasını, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çocuk evliliklerinin önlenmesine yönelik bir strateji geliştirilmesini ve tüm dini yetkililere duyurulmasını, medyada cinsiyet ayrımcılığına yönelik izleme yapılarak, ayrımcılık içeren yayınlara gerekli yaptırımların uygulanmasını önerdi.
"SIĞINMA EVLERİ KURULMALI"
Avukat Şenay Tavuz, küçük yaşta gebe kalan kız çocuklarının çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri sığınma evleri oluşturulması ya da mevcut sığınma evlerine yerleştirilmeleri konusunda yerel yönetimler ve kamu birimlerinin aktif rol üstlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

BK(AÖ/AK) (FOTOĞRAFLI)