İZMİR Büyükşehir Belediyesi, Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Foça Belediyesi, Büyükşehir Yasası'yla, Valilik başkanlığında kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın yetki ve sorumluluk yönetmeliğinin iptali için İçişleri Bakanlığı'na ayrı ayrı dava açtı. Yönetmelik iptali davası, tartışılan İl Özel İdaresi malları paylaşımını da etkileyebilecek.
İzmir'de Valilik tarafından oluşturulan İl Özel İdaresi Mal Paylaşım Komisyonu'nun malların Maliye Hazinesi'ne devriyle ilgili kararı tartışılırken, bu süreçle bağlantılı Bütünşehir Yasası ile birlikte Valilik başkanlığında oluşturulan ve tepki çeken 'Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın Görev ve Yetki Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarını Düzenleyen Yönetmelik' mahkemelik oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Foça Belediyesi yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için ayrı ayrı davalar açtı.
"ANAYASA'YA, YEREL ÖZERKLİK ŞARTINA AYKIRI"
Valilik Başkanlığı'ndaki Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'nın oluşması ve çalışmasıyla ilgili esasların yeraldığı yönetmeliğe açılan davalarda anayasaya, yerel özerlik şartına aykırı olduğu gerekçe gösterildi. Davaların sonucunun İl Özel İdare Mal Paylaşım Komisyonu kararlarına da etki edebileceği öne sürüldü.
YETKİ GENİŞLEMESİ VE FONKSİYON GASPI
Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Foça Belediyesi'nin açtığı iki davanın avukatı Enis Dinçeroğlu, davaların genel olarak yönetmeliğin bütünün iptalini istendiğini söyledi. Davaların birini yönetmelikte yer alan amaç ve kapsam dikkate alındığında, yerel makamların yetki alanına girilerek 'Yetki genişlemesi ve fonksiyon gaspı yapılarak' iyi yönetim hakkı ve yerel özerlik şartı aykırılıkları bulunduğu için açtıklarını belirten Dinçeroğlu, diğer davanın ise özellikle 5 bin 686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu, 3 bin 213 sayılı Maden Kanunu ve 2 bin 863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Koruma Altındaki Alanlarda Jeotermal Kaynaklar ve Su kaynakları Arama, 2 bin 863 Sayılı Kanunla Koruma Altında olan taşınmaz ve alanlarını işletme, maden arama ruhsatları verme yetkileriyle ilgili İyi Yönetim Yasası'nın ihlali karşısında açıldığını belirtti.
Ruhsat verme yetkisinin İl Özel İdare'nin kapanmasıyla Valiliğe verilmesinin yerel makamların yetki alanına girilerek yetki genişlemesi ve fonskiyon gaspı olduğunu belirtti. Dinçeroğlu, yönetmelik hükümlerinin, anayasaya ve yönetmeliğin dayanağını oluşturan 2 bin 863 sayılı yasaya, genel hukuk ilkelerine ve uluslararası anlaşmalara aykırı olduğuna dikkat çekti.
Dinçeroğlu dava dilekçesinde de 6 bin 360 sayılı Büyükşehir Yasası ile il özel idarelerinin görev ve kapsamına giren taşınır taşınmaz binalara ilişkin söz konusu yönetmelikle hangi madde kapsamında hangi amaçla kullanıldığına bakılmaksızın hükümet konaklarının, tahsisli binaların, lojmanların, valilik ve kaymakamlık konutlarının ve benzeri alanlarının yapım, bakım ve işletme hakkını ve yetkisinin valiliklere devrinin gerek yerel özerklik şartı gerekse iyi yönetim hakkının tanındığı kanun ve uluslararası sözleşmelere aykırı mahiyette olduğunu savundu.
İl özel idarelerinin ortadan kalkmasıyla büyük bir hareket alanının Vali Başkanlığı'ndaki yatırım izleme ve koordinasyon daire başkanlığı gibi tek başına tüzel kişiliği bulunmayan bir birime devredildiğini belirten avukat Dinçeroğlu, dava dilekçesinde, "Herhangi bir hukuka aykırılıkta vatandaş kime karşı hakkını arayacaktır? Bu karar büyük bir mal varlığına sahip olarak kapatılan il özel idaresinin mallarını denetleyecek birimin olan görev ve yetkilerini kötüye kullanması olasıdır" iddiasında bulundu.
Dinçeroğlu, yönetmelikle ilgili davaların il özel idaresi mallarının paylaşımını düzenleyen Büyükşehir Yasası kapsamı nedeniyle birbiriyle bağıntılı olduğunu, mahkemeden çıkacak kararın mal paylaşımıyla ilgili kararları da etkileyebileceğini söyledi.

UB(AÖ/İD) (FOTOĞRAFLI)