İZMİR’de 5'inci İktisat Kongresi’nde düzenlenen "Akdeniz’de Marka Kent İzmir" konulu panelde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Bornova 'ağaçlı yol' üzerindeki Karayolları 2'nci Bölge Müdürülüğü’nün 54 bin metrekarelik arazisini satılmasına tepki gösterdi. Kocaoğlu, “Özelleştirme ayrı şey özelleştirme adı altında kamu mallarının satılması ayrı bir iştir. Bu serveti tüketmektir. Bu kentleri boğmaktır. Biz kentimizin boğulmasını istemiyoruz” dedi.
Kalkınma Bakanlığı tarafından organize edilen 5'inci İktisat Kongresi’nde “Akdeniz’de Marka Kent İzmir” konulu panel düzenledi. Panelde İzmir’in öncelikli gelişme stratejileri ve odaklanması gereken sektörler ve İzmir’in uluslar arası tanınırlığını ve etkileşim kapasitesinin artırılması için yapılması gerekenler kentin kanaat önderleri tarafından masaya yatırıldı.
İzmir uzun süredir çok verip az aldığı için alt yapı eksikliklerinin doruğa ulaştığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, merkezi hükümetin İzmir’e gereken katkıyı koyması gerektiğini söyledi. İzmir’e yapılan eleştirilere değinen Başkan Kocaoğlu, “İzmir’i dışarıdan bakanlar kenti kendi haritasını bulamamış olarak görüyorlar. İzmir’e bu şekilde bakanlar İzmir’i tanımayanlardır. İzmir bir kasaba değil, koskoca bir metropol kentidir. İzmir Limanı konusunda konuşanlarında İzmir’i bilmediği noktasında hem fikiriz. Bir yarışma projesi çerçevesinde İzmir’in yolcu limanı olması konuşulmuş geçtiğimiz günlerde bir CEO arkadaşımız İzmir Limanı’nın konteyner yerine yolcu limanı olması konusunda görüş belirtmiş. Çandarlı Limanı Güney Marmara ile Kuzey Ege’nin ihtiyacını görecektir. Ama Ege Bölgesi’nin doğusu ve güneyinin ihtiyacı İzmir Limanı’ndan karşılanmak durumundadır. Liman yolunun derinleştirilmesi ve kuzeyde bir sirkülasyonu kanalı açılarak İzmir Körfezi’nin dolmasının önlenmesi ve körfezin yüzülebilir hale gelmesi projesi limanla alakalıdır. İzmir Limanı’nda sadece yolcu limanı olması konusu İzmir’i tanımayan arkadaşların laf olsun torba dolsun kabilinden sözleridir” dedi.
“İZMİR FUAR VE KONGRE MERKEZİ OLACAK”
İzmir’in en büyük eksiğinin kongre merkezi olduğunu belirten Başkan Kocaoğlu, “Şu an en büyük fuar alanını yapıyoruz. Yatırım tutarımız 400 milyon TL’dir. Bir kentin yerel yönetimi tek başına kendi öz kaynaklarıyla böyle bir proje yapmamıştır. Bizim yaptığımızın çok büyükleri yapılmıştır ama merkezi hükümetler veya iş dünyası tarafından maliyeti karşılanmıştır. Hizmet sektöründe büyümenin önemini bildiğimiz için fuar alanı projesini gerçekleştirdik. Şu anki Kültürpark içinde yer alan fuar alanını da kongre merkezini yapmak istiyoruz. Böylece kentin kongreler ve fuarlar olmasa çabasına büyük katkı sağlayacağız. EXPO 2020 önemlidir ama kazanamazsak dünyanın sonu değil. Ama biz İnciraltı’nı sağlık konseptinde tasarlayalım ve yapalım. Zaten İzmir ayağa kalkacaktır” diye konuştu.
BAKANLIĞA PLAN ELEŞTİRİSİ
Kentin kalkınması için doğru planlamanın yapılması ve doğru hedeflerle yola çıkılmasını işaret eden Başkan Kocaoğlu, dokuz senedir planlar ve hedefler doğrultusunda çalıştıklarını belirtti. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na eleştiride bulunan Kocaoğlu, “Kentimizin planlanması uzun süredir Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından planlanıyormuş gibi yapılıp planlamıyor. Planlar aklı selim ile birlikte yürütülmesi gerekiyor” dedi.
"KENTİMİZ BOĞULMASIN İSTİYORUZ"
Özelleştirme İdaresi’nin Bornova 'ağaçlı yol' üzerindeki Karayolları 2'nci Bölge Müdürülüğü’nün 54 bin metrekarelik arazisinin imar planını ticaret, AVM, recidance olarak değiştirilmesinden sonra satılmasına ilişkin değerlendirme bulunan Başkan Kocaoğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Mersinli’de Çınarlı Meslek Lisesi var. Onun karşısında Vilayet Fidanlığı var. Buraya istinaf mahkemesi yapılacak diye burasının yeşil alanını bozduk. Bu alanın yarısına imar verdik. Satılan Karayolları arazisiyle burası arasında 700-800 metre var. Ben bu yeşil alanı kamunun ihtiyacı var diye imara açılmasını onayladım. Oysa siz resmi tesis alanı olan ve yeşil alan olarak belirlenmiş bir alanı bakanlık yetkisiyle imara açıyorsunuz. Hani istinaf mahkemesine yer yoktu. Dünyada kentler yeşil alanlarıyla anılır. Kentlilik apartmanlar arasında olmaz. O yüzden kamu alanlarının korunması ve geliştirilmesi gerekiyor. Özelleştirme ayrı şey özelleştirme adı altında kamu mallarının satılması ayrı bir iştir. Bu serveti tüketmektir. Bu kentleri boğmaktır. Biz kentimizin boğulmasını istemiyoruz. Biz Ankara’da bürokratik engellerin kalkması için koşturuyoruz. Başka bir şey için koşturmuyoruz” dedi.
“İZMİR SERBEST ŞEHİR OLSUN”
İzmir serbest şehir olması önerisini gündeme getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Ender Yorgancılar, kentin sanayi potansiyeline dikkat çektiği konuşmasında İzmir'deki organize sanayi bölgelerini belli bir doluluğu aşamadığını belirterek, İzmir'in teşvik politikalarında haksızlığa uğradığını söyledi. İzmir'in serbest şehir olması önerisini gündeme getiren Yorgancılar bu konuda EBSO olarak yürüttükleri hazırlığı önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını açıkladı. Yorgancılar, "2011 yılında olduğu gibi Türkiye ortalamasının üstünde kamu yatırımı alan, bütçeden daha fazla pay ayrılan İzmir'in dünya kenti olmaması, içten bile değildir. Akıl ve alın terinin senteziyle İzmir'i, yarınlara taşımak için gerekli potansiyel ilimizde fazlasıyla mevcuttur. Büyük önder Atatürk'ün deyişiyle ihtiyacımız olan şey daha fazla çalışmaktır. Mevcut potansiyelini ortaya çıkararak, kalkınmasını hızlandıracak olan İzmir, EXPO 2020 için hazırdır. Mutlu son, İzmir'in marka kent olmasını hızlandıracaktır" dedi.
“YATIRIMCI ÇEKECEK HERŞEYİZ VAR”
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’in limanı sayesinde yıllara direnen bir kent olduğunu belirtti. Limanın İzmir’in kalbi olduğunu belirten Demirtaş, limanın taşınmasının zaman zaman dile getirildiğini ancak bu görüşe katılmadıklarını söyledi. İzmir’in yatırımcı çekecek her şeyi olduğunu ancak yatırımcıyı getirecek uçak seferi olmadığını belirten Demirtaş, “İzair girişimi ile Anadolu’nun 20 önemli vilayetini İzmir’e bağladık. Toptan ticaret yeniden başladı. 50 Avrupa şehrine de uçak seferleri var. Bu seferler daha çok yaz aylarında oluyor. Bizim isteğimiz Dünya Markası Türk Hava Yolları’nın, İzmir’den Avrupa’nın önemli kentlerine uçmasıdır” dedi.
“İZMİR DÜNYA KENTİ OLMALIDIR”
İzmir’in marka kent olması için belirlenen hedefleri açıklayan Başkan Demirtaş, şöyle konuştu:
“Kitle turizmi ve her şey dahil turizm istemiyoruz, butik turizm istiyoruz. Yılın 12 ayı şehir turizmini hedefliyoruz. Kongre turizminde Barselona gibi başarılı olmak istiyoruz. Sağlık turizmi potansiyelini değerlendirmek ve geliştirmek istiyoruz. İzmir limanı için yaptığımız kısa –orta ve uzun vadeli planların uygulanmasını Akdeniz’in ilk 5 limanı arasına girmesini istiyoruz. İzmir’in dünya kenti olmasını hedefliyoruz. Bu EXPO 2020 alınmasıyla mümkün olacaktır. Ama alamazsak önemli değil rotamız İzmir’in dünya kenti olmasıdır”
“ZOR AMA HAYAL DEĞİL”
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türkiye’de İzmir gibi dünya çapında metropol olma kapasitesi bulunan kentlerin temel meselesinin İstanbul’un obez büyümesi ve bu tür kentler için stratejik kararların Ankara’dan alınması olduğunu söyledi. Büyük yatırımların İstanbul eksenli büyüdüğünü söyleyen Kestelli, İstanbul’un diğer kentlerle arasında farkın her geçen gün açıldığına dikkat çekti. İstanbul’da yaşanan büyümenin İzmir elini zayıflattığını söyleyen Kestelli, “Tüm stratejik hedeflerin tek bir merkeze yığılması, bir dış tehdit ya da doğal afet durumunda, Türkiye’nin geleceğini de risk altına sokuyor. Bugün İzmir’in Akdeniz çanağında Barselona’dan çok daha ileri bir hayat standardına yükselme potansiyeli var. Ama bir türlü bize yakışan ivmeyi yakalayamadık; yakalayamıyoruz.Yarıya yakını günübirlik kruvaziyer turisti olmak üzere yılda sadece 1.5 milyon turist çekebiliyoruz İzmir’e.Türkiye’ye gelen turist sayısının 24’te 1’i bu rakam.Tarihsel zenginliği çok fazla olmayan, deniz konusunda İzmir’in yanına yaklaşamayan Barselona’yı ziyaret edenlerin ise neredeyse 6’da 1’i.İzmir’in yeniden tüm dünyanın gözünü kamaştıracak kadar ışıldadığı günlere kavuşmak elbette zor ama hayal değildir” dedi.
“DOĞRU HEDEFLERİ ODAKLANMALIYIZ”
İzmir için belirlenmiş yenilikçi kent konsepti ve doğru bir stratejik kalkınma hedefinin gerçekleştirilmesi gerekliliğine vurgu yapan Kestelli konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“EXPO 2020, bu kentin sağlık teması etrafında yeni bir vizyon edinmesini sağlayabilir. Eğer tarım planını çıkartıp gereken adımları atabilirsek, İzmir, organik tarımda Akdeniz çanağının en önemli merkezi hüviyetine bürünebilir. Çandarlı Limanı ve hava trafiğiyle kentimiz bir lojistik üs haline gelebilir. Turizmde tanıtıma yatırım yapılması ve turizmin çeşitlendirilmesi İzmir’in zenginleşme yolculuğunu hızlandırabilir. Avrupa’da ses getiren futbol takımlarımız olabilir. Sadece İzmirliler’in değil tüm yakın coğrafyadan insanların gelip doyasıya eğleneceği dünyaca ünlü yıldızların konserlerine imza atabiliriz. Temel mesele, İzmir’in iyi gelecek konsantrasyonunu politikacısından yerel aktörlere kadar her kesimin yürekten benimsemesi ve gereğini kusursuz bir şekilde yerine getirerek doğru hedeflere odaklanmalıyız.”
“MARKA KENT AVM’LERLE OLMAZ”
İzmir’in Kemeraltı, Efes, Bergama, Alaçatı, Kordon, Saat Kulesi ile marka kent olduğunu söyleyen İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Zekeriya Mutlu, “Esnaf ve sanatkar açısından baktığımızda kente gelen turistlerle karşı karşıya gelen kesim esnaflardır. Esnaf ve sanatkar, İzmir’in marka kent oluşumunda edindiği rol çok önemlidir. Bundan sonraki süreçte ise İzmir'in esnaf ve sanatkarının İzmir'in marka kent kimliği ile uyumlu hale getirilmesi zorunluluğu vardır. İESOB olarak buna gereken özeni gösteriyoruz. İzmir’i İzmir yapan ve yapacak olan AVM’lerle olmayacaktır. İzmir tarihi ile güzellikleri bunların sağladığı avantajlarla marka olacaktır. AVM’leri ile marka olan bir kent yoktur. Bu yüzden AVM’ler yerine elimizde bulunan güzellikleri ortaya çıkarmalıyız” dedi.
“KENTLERİN YARIŞTIĞI ÇAĞDAYIZ”
Marka Uzmanı Haluk Mesci ise kentlerin birbiriyle yarıştığı çağın yaşandığını söyledi. Kentlerin kaynaklardan daha fazla pay alabilme yarışının olduğunu belirten Mesci, kentin aldığı payın büyümesiyle refah seviyesinin yükseldiğini bu sebeple de kentlerin daha fazla pay almak için gereken çalışmayı yapması gerektiğini belirtti.