Merkezi İstanbul'da bulunan Basın Konseyi kuruluşunun 26. yılı nedeniyle  bir açıklama yayınladı. İşsizlik, sansür, baskı ve medyaya verilen cezalar ile ilgili açıklama yapan Basın Konseyi şunlara değindi:
"Basın Konseyi Yüksek Kurulu'nca belirlenmiş ve üye yayın kuruluşlarca onaylanmış basın meslek ilkelerini savunmak için 26 yıldır devam eden mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız.
Irk, dil, din farkı gözetmeksizin, basınla okuyucu arasında dürüst, doğru,tarafsız haberciliğin yaşatılması için çalışan Basın Konseyi'nin ana hedefi, doğru habere dayalı bir iletişimin sağlanmasıdır.
Düşünce ve ifade özgürlüğünden yana olan, gazetelerin kamu yararına kuruluşlar oldukları ilkesinden hiçbir koşulda asla vazgeçmeyen çizgimizle, 26 yıldır özveriyle çalışmaktayız.
Ne var ki, çağdaş demokrasilerin aksine, 2014 yılında hala basın ve ifade özgürlüğünü,
hukuku, demokratikleşmeyi tartışmak demokrasi açısından kabul edilemez.
Başbakana soru sorabilmenin flaş haber olduğu günlerdeyiz. Yazılabilenlerle yazılamayanların tartışıldığı olağandışı gazetecilik kabul edilemez.
Tek tip manşetler, taraflı haberler, müdahale edilmiş fotoğraflarla özgür basının bağdaştırılması olanaksızdır.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ve bu tür gazete sayfaları, Türk basın tarihinin sayfalarındaki yerini maalesef çoktan almıştır.
Gazetecilerin sosyal güvenceden yoksun, iş güvenceleri olmadan çalışma koşulları da bir başka ayıbımızdır.
Özgürlüklerin önündeki sorunları kaldırma mücadelemiz sürerken karşımıza her gün yeni sorunlar çıkmaktadır.
Kısacası basının üstündeki eller, bir türlü basın ve ifade özgürlüğünü serbest kılamıyor.
Bu durum, uluslararası platformlarda da sıklıkla eleştirilmekte, dile getirilmektedir.
Tutuklu gazetecilerin sayısında görece azalma, dünya basın özgürlüğü sıralamasındaki birinciliğimizi değiştirmiyor ve bize utanç yaşatmaya devam ediyor.
Gelişme ve büyümenin standartlarla ölçüldüğü bir çağda, demokratikleşmenin tek başına sandıkla değil, tüm kurumlarıyla gerçekleştiğini unutmayalım.
İnternet yasasında yapılması planlanan yeni düzenleme gayretlerinin de özgürlüklere yeni engeller getireceğinden, böylece sansürün hayatımıza bir başka şekilde sokulacağından endişe duymaktayız.
Adana'da olduğu gibi, gazetecilerin yollarının sivil araçlarla kesilip elleri silahlı kişilerce fotograf kartlarının alınmadığı bir basın özlemindeyiz.
Gazetecilerin emniyet müdürlüklerine girmelerinin yasaklanmadığı ülkemizde basın özgürlüğünün yaşatılmasının özlemindeyiz.
Yayın yasağı uygulamalarının olağan görülmemesini istiyoruz.
Kişi hak ve özgürlükleri bahanesiyle halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanmamasını istiyoruz.
Basın Konseyi olarak, 26. yılımızda özgürlükler ve demokrasimiz için çok şey mi istiyoruz?" HE(BB)