AK Parti'nin İstanbul adayları tanıtım toplantısı Sinan Erdem Spor Salonu'nda gerçekleşti. Tanıtım toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, fethi ve İstanbul'u anlamayanların İstanbul'a hizmet edemeyeceklerini belirterek, "İstanbul'a zaman zaman alelade hizmetkarlar da seçildi. İstanbul, zaman zaman İstanbul'un ruhunu anlamayan başkanlara şahit oldu. Artık o dönemler geride kaldı" dedi. İstanbul'da yapılan raylı sistemlere de değinen Erdoğan, "400 kilometrelik bir hafif metro ağıyla, raylı sistemlerle güçlenen bir İstanbul. İnşallah 720 kilometreye kadar uzanacak. Bu ağların yanında metrobüslerle çok farklı bir İstanbul'u yaşıyoruz. Artık bu duraklarda 10 binlerce İstanbullu, hamdolsun her geçen gün toplu taşımacılık kültürünü yaşamaya başladı. Ve bütün bunlar İstanbul ulaşımına bir rahat nefes aldırabilmek içindi. Fakat burada sıkıntılar yaşıyoruz, bunu inkar etmemiz mümkün değil. Bu, biraz da lüksün artmasından kaynaklanıyor. Artık düşünün ki, bir kapıcı, bir odacı da rahatlıkla otomobil alabilir duruma geldi. Bu da rafah düzeyinin artmasının ifadesidir" diye konuştu. Erdoğan, 2015'te Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü de açacaklarını aktararak, 3. Köprü'yü devletin kasasından para çıkmadan yaptırdıklarını belirtti. Kanalİstanbul Projesi'ne de değinen Erdoğan, "Kanalİstanbul'la beraber 42 kilometre bir kanal açıyoruz, Karadeniz'i Marmara'ya bağlıyoruz. Buna ne diyorlar, 'Olmaz'. Siz, 'Olmaz' diyeceksiniz, biz olduğunu ispat edeceğiz, bize yakışan bu" dedi. "11 YILIN EN ÖNEMLİ SEÇİMİNE GİRİYORUZ"



30 Mart'taki yerel seçimlerde İstanbul'un rolünün önemine işaret eden Erdoğan, "30 Mart, İstanbul'un dünyaya bir kez daha demokrasiyi, barışı, kardeşliği, dayanışmayı haykıracağı bir tarihtir. 11 yılın en önemli seçimine giriyoruz. Sadece İstanbul için değil, Türkiye için hatta tüm dünya mazlumları için son derece önemli bir seçime giriyoruz. Bir anlık ihmale dahi tahammülümüz yok, bir anlık rehavete dahi fırsatımız olamaz. 2 ay boyunca bütün İstanbul'u kapı kapı dolaşmaya, bütün İstanbullularla yüzyüze, göz göze görüşmek zorundayız. görüşmek zorundayız. Bizim seçim stratejimiz, her zaman gönülden gönüle irtibat kurma üzerine inşaa edilmiştir. İstanbul'dan tüm Türkiye'ye sesleniyorum; bizde proje var, bizim eserlerimiz var. Muhalefetin anlatacağı hiç bir eseri yok.



yolsuzlukla mücadelede anlatacaklarımız var. Projelerimiz bu seçimde de bizim avantajımız olacaktır. Eğitimde, sağlıkta, trafikte, enerjide, gıdada, adalette, emniyette anlatacaklarımız var. Yolsuzlukla mücadelede anlatacaklarımız var. Popülizmle işlerini yürütenlerden olmayacağız" diye konuştu. YAZIKLAR OLSUN SİZE



Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Gezi olayları sırasında Kadıköy'de eylem yapanlar, polisle çatışanlar o gün duvara bir slogan yazdılar. Bu sloganı asla unutmayın. Neydi o slogan? Bu, çok önemli; 'Zulüm 1453'te başladı'. CHP zihniyeti budur. Konstantinie'yi İstanbul yapan ecdadını zulmedn olarak görenlerin, bu ülkeye verebileceği hiç birşey yoktur. Kadıköy'ün duvarına bunu yazdılar, çünkü bunların zihniyetine bu yakışır. Bunlar, hiçbir zaman Fatih'i ve onun ordusunu benimseyemediler. Hep kahrettiler, yakıştıramadılar. Çünkü, bir karanlık çağın kapanmasını hazmedemediler. Çünkü bunlar karanlık odakların takımıdır, aydınlığa yabancıdır. Aydınlatan biziz, aydınlığı egemen kılacak olan biziz. Ben bu haince sloganın üzerinde durmayacağım, bunu, üzerinde duracak değerde bile görmüyorum. Ama şunu bilin ki, Gezi olaylarında da, 17 Aralık operasyonunda da birşeyin hesapları görülmek istendi. Siz o bir şeyin ne olduğunu çok ama çok iyi anladınız bu dönemde. Benim ülkemin masum vatandaşları, gençleri, emniyetin yargının içindeki benim ülkemin memurlarını kullanmak istediler. Ama çok kirli, çirkin, hem de kadim bir hesap içinde kullanıldı. Gezi olaylarıyla, 17 Aralık operasyonu arasında temel bir benzerlik var. Gezi olaylarında Taksim Platformu 3. Havaalanı, 3. Köprü'ye, enerji santrallerine ve Kanalİstanbul'a karşı çıkmıştı. Başbakan Yardımcıma geldikleri zaman, bunları önüne koydular. Yazıklar olsun size. Bunlar 1. Köprü'ye de, 2. Köprüye'de karşı çıktılar. Ama ondan sonra da utanmadan, sıkılmadan bu köprülerin üzerinden seyr-ü sefer ettiler. 17 Aralık'ta da bu projelerin yüklenici firmaları hedef alındı. Gezi'de başaramadıklarını 17 Aralık'ta başarmak istediler. Aktörler farklı olabilir, maşalar farklı olabilir, taşeronları farklı olabilir ama patronları aynı. İşte kadim bir zihniyet tarihi bir hesabı görmek için maalesef Türkiye içindeki saf, masum insanları kullanarak ya da hainleri kullanarak, Türkiye'nin kutlu yürüyüşünü durdurmaya çalışıyor. Biz, bu işin arkasında başka hesaplar var, uluslararası bazı odaklar var dediğimizde, birileri buna inanmak istemiyordu. Soruyorum; Gezi olaylarında, ardından 17 Aralık darbe girişiminde neden milli çıkarlarımız, milli kurumlarımız, küresel projelerimiz hedef alındı? Dikkat edin; 17 Aralık darbe girişiminin hedef aldığı tüm kurumlar, kişiler, projeler, politikalar Türkiye'nin milli kurum, kişi, proje ve politikalarıdır." "İZNİM OLMADAN BU TÜR BİR MÜDAHALE YETKİSİ YOKTUR"



2003 yılında göreve geldiklerinde 500 milyon dolar Halk Bankası'nın değerinin, 2013 Mayıs'ında 25 milyar TL olduğunu aktaran Erdoğan, Halk Bankası'nın değerinin 17 Aralık sonrasında bir anda 16 milyara düştüğünü kaydetti. "Bunun sorumlusu kim?" diyen Erdoğan, şunları söyledi: "İşte bu kampanyayı başlatanlar. Bütün bunlara karşı bu adımlar manidardır. Bir ülkenin en önemli kuruluşu, istihbarat örgütüdür. İstihbarat örgütü olmayan bir devlet düşünülemez. Bizim Milli İstihbarat Teşkilatımızı tehdit eden zihniyet hangi zihniyet? Anamuhalefet partisi CHP'dir. Bakıyorsunuz, paralel devlet yargısıyla, bir kısım yargı ve bunun yanında güvenlik gücünün bir kısmıyla bağlantı kurmaya çalışıyor. Bu bağlantı neticesinde Milli İstihbarat Teşkilatı'nın araçlarına el koymak istediler. Güvenlik güçlerimiz bu tavra karşı tavır koydu. Çünkü, bir savcının benim iznim olmadan bu tür bir müdahale yetkisi yoktur. MİT'in yasasının 26'ncı Maddesi çok açık net ortadadır; benden izin alması lazım. Bunu almadan böyle bir operasyona girince güvenlik güçlerimiz 'Hayır' dediler, baktırmadılar. Görevlerini ifa ettiler. İkinci de bu defa baktılar bunu polisle yapamıyoruz, hemen jandarmadaki ayaklarıyla bu işi yürütmeye kalktılar. MİT'in bu araçlarına yaklaşık 200-250 kişi ile gittiler. Ne oldu, CHP'nin Genel Müdürü çıktı 'MİT silah kaçakçılığı yapıyor' dedi. Tabii şu anda MİT Başbakanlık olarak biz bu genel müdürle tüm yasal yolları harekete geçireceğiz. Bu millete asla ihanetten başka şekilde izah edilemez. Bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı'nı böyle bir durumla takdim etmek senin haddine mi? Sen önce siyaseti öğren. Sen hala SGK'daki yolsuzluklarla yola devam ediyorsun." "SİZİN ANANASINIZ İHALEDİR"



Erdoğan, "17 Aralık'tan bugüne kadar malum örgüt sürekli yolsuzluk ittifaklarını dile getiriyorlar, yargı ve emniyetteki operasyonlarımızı eleştiriyorlar. Medya kuruluşları bunu yapıyor. Başta TÜSİAD olmak üzere, bazı iş çevreleri bunu yapıyor. Ama dikkat edin, bütün bu çevrelerin yargı yargı, emniyet, diğer devlet kurumları içinde artık tehlike arz eden paralel yapıdan bahsettiklerini, onu eleştirdiklerini göremezsiniz. Yolsuzluk diyerek, paralel yapının üzerini örtmeye çalışıyorlar. Bu arada ananası da görmüyorlar. Gazetelerinde, benim, e"şime ananas ikram ettiğimi görüntülüyorlar. Ben böyle bir görüntü eğer vermişsem, benim verdiğim görüntü doğal ananastır. Ama sizin ananasınız ihaledir ihale. Rafineri paslaşmasıdır bunlar. Sabah-akşam 'yolsuzluk ve rüşvet' diyerek Türkiye'ye, milli iradeye yapılan saldırıyı örtmeye çalıştınız. Tüm milleti dinlediniz, görüntülediniz, ondan sonra da utanmadan, sıkılmadan şantajlarla tehdit ettiniz. Hala şantajlarla tehdit ediyorsunuz. Elinizde ne varsa, açıklayın, açıklamıyorsanız namertsiniz. Eğer Tayyip Erdoğan'la ilgili bir şey varsa açıklayın. Abdestimden şüphem yok, namazımdan da şüphem yok, açıklayın. Şunu da açık söylüyorum; bu örgüte gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, tabanda tertemiz, pırıl pırıl olan kardeşlerime sesleniyorum, artık bu oyunu görmeniz lazım diyorum. Devlet dairelerinde olanların kaynağında himmet adı altında paralarını almak suretiyle onları yanlış yöne saptıranlara karşı artık tavır zamanı gelmiştir. Tüm kardeşlerime sesleniyorum; kula kulluk yok sadece Allah'a kulluk var. Biz de yanılmışız. Sevgililer Sevgilisi Peygamberimizi Olimpiyatlar'da Halkalı'daki Atatürk Stadyumu'nda gösterecek kadar anlatımda bulunanları izledik, dinledik. Sürekli orayla irtibatta olanları görüyoruz. Bu oyunun 30 Mart'ta inanıyorum ki, bu samimi kardeşlerim bozacaklar. Ama anlatın siz de anlatın. Biz ubudiyet anlayışımızda kula kul olmayız. Sadece Allah'a kul oluruz. Biz asla bu yolda kula kul olmadık. Bundan sonra da olmayacağız" diye konuştu. "TMSF BU KİŞİNİN MAL VARLIĞINA EL KOYDU"



"Her türlü hırsızlık, yolsuzluk kötüdür" diyen Erdoğan, yolsuzlukla, yasaklarla, yoksullukla mücadele diyerek yola çıktıklarını belirtti. Erdoğan, en büyük hırsızlığın, yolsuzluğun ise milli irade hırsızlığı olduğunu kaydederek, 11 yıl boyunca milli iradenin çalınmasına izin vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini ifade etti. Erdoğan, elindeki dosyayı göstererek, "Ben, CHP Genel Müdürü gibi sahte belgelerle konuşmuyorum. 2004 yılında CHP'nin kendi kurduğu Araştırma Komisyonu'nun raporu var. 57 sayfalık raporda şu anda CHP adayı ile ilgili iddialar tüm belgeleriyle ortaya konuluyor. Yüzlerce milyon lira usulsüzlük yapılmış. Ben belediyecilikten geliyorum. Bunların hangi fırıldağı nasıl çevirdiklerini biliyorum. Şişli Belediyesi'nde belediye başkanı olmak üzere kaçak inşaat yapımına sürekli göz yummuş, yardımcı olmuş. İnşaat mafyasıyla işbirliği yapmışlar. Belediye başkanı baş sorumludur, deniyor raporda. Sonra da partiden ihraç edildi. CHP genel müdürü de yolsuzluk dosyasının önünde poz veriyordu. Neden ihraç ettiniz, şimdi neden aday gösteriyorsunuz? TMSF bu kişinin mal varlığına el koydu. TMSF'ye yeni belgeler verildiği için mallarına el konuldu. Yine genel başkanı konuşamıyor birileri vasıtasıyla konuşuyorlar. Bu CHP zamanında Bank Ekspres'ten 4 milyon dolar kredi alıyorlar. Krediyle ilgili usulsüzlük dizboyu. Sonra banka TMSF'ye geçiyor. 2013 Kasım ayında bankanın eski sahibi bir belge ulaştırıyor. Bu yeni belge ile Şişli Belediye Başkanı'nın malvarlığına el koyuyor. Biz belgeyi vermedik, bankanın eski sahibi veriyor. O belgenin neden şimdi geldiğini taraflar gelsinler açıklasınlar bizimle ilgisi yok." diye konuştu. "HEPİMİZ BİRER BİLAL'İZ"



Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bakıyorum zaman zaman bunların pravdaları, eşimi bayağı zenginleştirmişler. Ben bile eşimin bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum. Benim eşim hastane sahibi olmuş, marka pastanler onun. Nerede bir açılışa katılmışsak, orası muhakkak bizim. Elinize, dilinize dursun. Varsa elinizde ciddi bir delil çıkın, açıklayın" dedi. Erdoğan, konuşmasına devam ederken, salondan bir grup, "Hepimiz birer Bilal'iz" pankartı açarak, "Hepimiz Bilal'iz" sloganı atınca, Başbakan Erdoğan, konuşmasını keserek, pankartı açanlara teşekkür etti. Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ile ilgili iddialara değindi. Oğlu ile ilgili iddiaları yalanlayan Erdoğan, "Oğlum Bilal'e, damadıma yakıştırılmak istenen yafta bunların hepsi birer iftiradır. Ne damadım, ne evladım asla rüşvete bulaşmamışlardır, haramda elleri gözleri yoktur. Benim evlatlarımın hepsi vakıf noktasında hizmetleri vardır, gençliğe hizmetleri vardır. Bugüne kadar bu ülkede birçok vakıflara verilmiş olan yardımları nereye koyacaksınız. O vakıfların yönetimlerini nereye koyacaksınız? Bunlar meşru oluyor da bu noktada muhafazakar değerlere sahip olanların attığı adımlar gayri meşru mu oluyor? Her şey yasalar, kuralı içerisinde, yardımseverlerin yardımıyla yürüyen bir yolculuktur" diye konuştu. DG (SK)