ÇAĞDAŞ Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay'ında aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukat hakkında açılan davanın 2. duruşmasında savunmalar alındı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısında bulunan yeni adliye binasında görülen duruşmada savunma yapan Tutuklu sanık Taylan Tanay, kendilerinin örgüt avukatı oldukları iddiasıyla suçlandıklarını anlattı. Tanay, "İddianamede bazı eylemlere katıldığımız iddia ediliyor. Biz askeri personel değiliz. Biz avukatız. Avukat siyaset yapar, halkını düşünür. Askeri ve kamu personeli için yasak hükümler vardır ancak biz bunların dışındayız. Bizim için yasak yok. Bu ülkenin işçilerin, ezilenlerin, devrimlecilerin ve tüm muhalefet edenlerin avukatıyız. Gözaltına alınanlara susma hakkını kullanmaları için telkinde bulunduğumuz iddianamede yer alıyor. Kişiye suçlamayı söylemezseniz ne yapacak? Susma hakkını kullanacak" şeklinde konuştu. "BİR TELEFONLA 'TERÖRLE BAĞLANTINIZ OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR"

Taylan Tanay Türkiye'de hemen herkesin terör suçlamasıyla karşı karşıya kalabildiğini, "Terör örgütü hesaplarınızı kontrol altına aldı" denilip insanlar korkutularak çok sayıda kişinin dolandırıldığını anlattı. Tanay, "Bir telefonla 'terörle bağlantınız olduğu iddia ediliyor' denilen kişiler tüm servetlerini bir çöp bidonunun dibine koyuyor. Bu nasıl olur diye düşünüyorduk. Hücrede televizyon izlerken kendi adıyla diyet listesi olan Prof. Dr. Canan Karatay'ın da aynı şekilde dolandırıldığını izledik. Sonra rakip diyetisyenler çıktı ve kadını 'Ekmek yeseydi böyle olmazdı' diye eleştirdi. Acaba suçlu ekmek mi? Buradaki asıl mesele sistemin bir canavar yaratmasıdır. Genelkurmay başkanları dahi bugün terör suçlamasına maruz kalıyorken bir gün kendinizin de bu suçlamayla karşı karşıya kalabileceğiniz algısı bu durumu ortaya çıkarmıştır. Bakın Karatay bu durumdan kendisini kurtaran polis memuruna dahi kurtardığı 50 bin TL'sini vermeyi teklif etmiştir. Hukuk devleti algısı işte budur" diye konuştu. SANIK EBRU TİMTİK DE SAVUNMASINI YAPTI

Tutuklu sanık Ebru Timtik, yıllardır avukatlık yaptığını, mahkemelerin siyasi mahkeme olduğunu söyledi. Timtik, "Mahkeme heyeti bunun farkına varsın ve sürekli bize 'burası siyaset yeri değil' demesin'. Hakkımızda hazırlanan iddianame siyasi bir belge ve ideolojik bir saldırı aygıtı görevi görüyor. İddianame, hukuksal bir metin değildir. Bizden bu hukuk dışı olan, sadece savcı ve polisin yorumlarından ibaret olan metin karşısında savunma yapmamızı istiyorsunuz. Biz de diyoruz ki biz kendimizi her zaman açık ve net ifade ettik. Kendimizi savunmak için bu yapılan yorumlara ihtiyacımız yok" dedi. "ÖZEL HAYATIMIZIN İDDİANAMEDE NE İŞİ VAR?"

Haklarında hazırlanan iddianame ile kendilerinin avukat olarak hukuk sahasının dışına atılmak istendiğini savunan Timtik, iddianame ile bir korkunun yayılmaya çalışıldığını ama bu durumun bir işe yaramayacağını ifade etti. İddianamede özel hayatlarıyla ilgili bilgilerin olduğunu ifade eden Sanık Timtik, "Özel hayatımızın iddianamede ne işi var? Bir meslektaşımızın eşiyle görüşmelerinde ne suç buldunuz? Buradaki amaç iddianameyi magazinleştirmektir. Cenazelere katıldığı için kimseye dava açılamaz. Halkın gelenekleriyle oynanmaya gelmez. Oynamayın da biz bu duruma izin vermeyiz. Biz örgütlüyüz, sizde örgütlenin ama biz kişisel amaçlarımız için örgütlenmedik" ifadelerini kullandı. İddianamede avukatların hem örgüte para veren hem de örgütten maaş alan kişiler gibi gösterildiğini belirten Ebru Timtik, bunun çelişki olduğunu belirtti. Kendilerinin hiçbir parasal beklenti olmadan sistemin mağdur ettiği kişilerin avukatlığını üstlendiğini, bunun iddianameyi hazırlayan Cumhuriyet savcısı tarafından algılanamadığını ifade etti. Timtik, haklarında gizli tanık sıfatıyla ifade veren kişilerin mahkemede ifade vermelerini ve kendilerinin de soru sorma hakkı tanınmasını talep etti. Savunmaların alınmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi. SK (ET)