BİNGÖL’ün Genç İlçesi’nde, üç yıl önce, vatani görevini yaparken girdiği çatışmada vurulan ve kalçasına isabet eden mermi çıkartılamayan Manisa Alaşehirli komando er Bilal Uysal (24), hastaneden verilen raporunda “askerliğe elverişsizdir” yazılmaması nedeniyle, gazi sayılmamasına isyan etti. Vücudunda mermi nedeniyle özellikle soğuk havalarda çalışma güçlüğü çeken Uysal, hukuk mücadelesi başlattı.
Evli, 1.5 yaşında Muammer ve 40 günlük Fatmanur isminde, iki çocuk babası Bilal Uysal, 17 Eylül 2011 tarihinde vatani görevini Muş’ta komando er olarak yaparken görevlendirildiği Bingöl’ün Genç İlçesi’nde, gittikleri bir operasyonun üçüncü gününde PKK’nın bulundukları mevziye el bombası atmasıyla yaralanıp, bir dere yatağına yuvarlandı. Uysal, bu sırada çıkan çatışmada, kalçasının sol tarafından bir kaleşnikof mermisiyle de vuruldu. Yanındaki Konyalı silah arkadaşı Muhammet Aygör ise şehit düşen Uysal, acı içinde 30 metre sürünüp, diğer mevzideki arkadaşlarının yanına ulaştı. Burada sıhhiyeci askerler tarafından ilk müdahalesi yapılan Uysal, kendisi gibi çatışmada yaralanan bir başka komando er Cihan Demir ile askeri helikopterle Bingöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada iki gün tedavi gören Uysal, askeri revire gönderildi. İki gün de burada tedavisine devam edilen Uysal’ın, Elazığ Askeri Hastanesi’ne sevki yapıldı. Ancak, Uysal’ın kalçasına saplanan mermi çıkartılamadı. Vatani görevini tamamlamasına iki ay kalan Uysal, "komando olamaz" raporuyla hava değişimine gönderildi. Askerliğini hava değişimiyle tamamlayan Uysal’a hastaneden verilen raporda “askerliği elverişlidir ancak komando olamaz” denildiği için, gazi olarak kabul edilmedi. Vatan için savaşırken, görev başında yaralandığını belirten Bilal Uysal, “Elazığ Askeri Hastanesi’nde, sinirlere çok yakın olması nedeniyle kurşunun çıkarılması halinde sakat kalabileceğim söylendi. İki aylık hava değişiminden sonra İzmir Asker Hastanesi’ne bir yıl süreyle her ay kontrole gittim. Askerlik şubesi üç kez yol parası verdi, daha sonra kesti. İzmir’e gittiğimde ise aynı gün tedavi olamıyordum. Kalacak yerim, param yoktu. Çok zorluklar çektim. Şimdi vücut gücümle el gücümle amelelik yaparak iki çocuğum, eşim ve anneme bakmaya çalışıyorum. Vücudumdaki kurşundan dolayı istediğim tempoda çalışamıyorum. Kendimi biraz zorladığım zaman bacağım ve belim de ağrılar başlıyor. Böyle olunca da kimse beni işe almak istemiyor. Özellikle kış aylarında kurşun korkunç ağrılar yapıyor. Hiç çalışamıyorum. Devletin tıpkı Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan askerlerin tümünü gazi yaptığı ve maaş bağladığı gibi ben de gazilik haklarımdan yararlanmak istiyorum. Ya da herhangi bir kurumda çalışmak istiyorum. Bununla ilgili kurumlara başvuruda bulunduk ancak olumlu sonuç alamadık. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar başvurup, hakkımı arayacağım” dedi.
Gözyaşlarını tutamayan Songül Uysal ise eşinin vatan için mücadele ettiğini belirtip, “Çok şükür ki sağ geldi. Kendisinin gazilik hakkının verilmesini istiyoruz. Mağduruz. İki çocuğum ile eşimin eline bakıyoruz. Onun getireceği yevmiye ile geçiniyoruz. Üç ay önce ölen kayınpederimden kayıvalideme kalan evde hepbirlikte yaşıyoruz. Eşim işe gidemediği günler yevmiye alamadığı zamanlarda perien oluyoruz” diye konuştu.
“TEK DELİLİMİZ VÜCUNDAKİ MERMİ”
Avukatı Veysel Türkmen de müvekkilinin vücudundaki çıkarılamayan mermi nedeniyle soğuk havalarda çalışamadığını belirtip, şunları söyledi:
“Bu durumu Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlıkları’na bir yazı ile bildirdik. Mağduriyetin giderilmesi, en azından vazife malülü, gazilik maaşı yardımı yapılması yönünde talepte bulunduk. Ancak 29 Ocak 2014 tarihinde bize gelen yazıda gazilik talebinin karşılanamayacağı bildirildi. Bunun üzerine Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava açtık. Bu davanın sonucunu bekliyoruz. Biz diyoruz ki, 'Vücudunda kaleşnikof mermisi olan, üstelik bir operasyon sırasında bölücü terör örgütü tarafından mermi yarası almış bir kişinin gaziliğinin ispatlaması için ne doktor olmaya gerek vardır ne de subay olmaya.' Müvekkilim bu mermiyi taşıdığı sürece gaziliği sabittir. İkincisi müvekkilime, askerliğinin kalan bölümünde 'komando' olamayacağı yönünde rapor verilmiştir. Burada uğradığı kayıp raporla sabittir. Hal böyleyken müvekkilime gazilik yardımı yapılmamasını hukuka aykırı buluyoruz. Vücudundaki mermi filmlerde hala görülmektedir. Tek delilimiz budur ve kamuoyunun vicdanıdır. Bu davayı Türkiye’de içi hukuk yollarıyla çözemezsek, sonuna kadar hakkımızı arayacağız. Bunu bir kamu vicdanı olarak kabul ediyorum.”

ND(İÖ/AK) (FOTOĞRAFLI)