1977'de Kürtçülük nedeniyle gözaltına alındığını ve ailesinin bu nedenle kendisini köye göndererek olaylardan uzak tuttuğunu anlatan Perwer, babasının Abdullah Öcalan'la diyaloğunu da anlattı. Babasının henüz öğrenci olan Öcalan'a “Git oku vali ol, kaymakam ol. Neden Kürtlerin peşine düşmüşsün" nasihatı verdiğini söyleyen Perwer, Öcalan'ın babasına da karşı çıktığını anlattı. Rudaw, röportajın ilgili bölümünü ise şöyle aktardı:
Yaklaşık 2 veya 3 ay sürdü. Bir gün köyümüze beyaz bir otomobil geldi. Arkadaşlarım Ayşe ve Kezban gelmişlerdi. Onlar 2 ay tutuklu kalmış sonra serbest bırakılmışlardı. Sayın Abdullah Öcalan ve Mustafa Gezgör de onlarla birlikte geldiler. Arkadaşlarım hapisten çıktıktan sonra Saime Aşkın’a benim durumumu anlatmış, 'Babası Gülistan’ı köyde tutuklamış' demişlerdi. Bunun üzerine arkadaşlarım, Öcalan, Gezgör ve yanlarına bizim köyden birini de alıp gelmişlerdi.


ÖCALAN'A ABDULLAH YOLDAŞ DİYORDUK: Öcalan 1977’nin sonunda Urfa’ya gelmişti. Fakat o zaman çok tanınmıyordu. Kendi aramızda ondan bahsetmiştik, 'Abdullah yoldaş' diyorduk ama ben daha önce onu hiç görmemiştim. Misafirler gelip bizim 'eyvan' dediğimiz avlu bölümüne oturdular. Babam evdeydi. Ona, 'Arkadaşımız Dilovan nerede? Onu almaya gelmişiz' diyorlar. Babam da, 'Dilovan da kim? Bizim evde Dilovan diye biri yok' diyor. O zaman herbirimizin bir kod adı vardı. Bana da Dilovan ismini vermişlerdi.
BABAMLA ÖCALAN SÜREKLİ TARTIŞIYORDU: Evet, bana Dilovan diyorlardı ama ben bundan aileme bahsetmemiştim. Zaten babam da öyle biri yok diyor. Babam sadece kızların beni görmesine müsaade etti. Ayşe ve Kezban geldiler görüştük. Onlarla hasret giderdim, dertleştim. Erkekler avluda oturdu. Babam ve Öcalan kuyu bir tartışmaya başlıyorlar. Babam ona, 'Aklınızı başınıza devşirin. Okuyun adam olun ama yine de Kürtçülüğünüzü yapın' diyor. Sonra nasihat verip, 'Bakın Mele Mustafa Barzani, Şeyh Said Kürdistan’ı kuramadı. Siz kim oluyorsunuz ki Kürdistan’ı kurtaracaksınız? Gücünüz var mı ki devlete karşı duracaksınız? Kürdistan için başkaldıranların hepsini ezdiler. Size de ezecekler. Siz daha yolun başındasınız, gelin bu sevdadan vazgeçin' diyor.
ÖCALAN BABAMA BÜTÜN KÖYLÜLERİ SÖMÜRÜYORSUN DİYORDU: Babam Abdullah Öcalan’a ne okuduğunu soruyor, o da siyasal bilgiler okuduğunu anlatıyor. Babam da, 'Git oku vali ol, kaymakam ol. Neden Kürtlerin peşine düşmüşsün' diye soruyor. O da babama, 'Sen ağasın, tüm köylüleri kendi hizmetin için çalıştırıyorsun, onların emeklerini sömürüyorsun' diyor.
KÖYLÜLERİ AĞALIK SİSTEMİNE KARŞI ÖRGÜTLEDİM: Babam misafirleri yemeğe davet ediyor ama Öcalan, 'Biz Dilovan’ı görmeden yemeğinizi yemeyeceğiz' diyor. Ama babam bu isteği geri çeviriyor. Böylece köyden ayrıldılar. Ama ben köyde de mücadeleme devam ettim, bu defa köylüleri ağalık düzenine karşı örgütlemeye başladım.
ÖCALAN'LA YILLAR SONRA BEYRUTTA KARŞILAŞTIK: Babanın ağalığına karşı köyü örgütleyip başkaldırıya teşvik ediyordun yani… Onlar gittikten sonra çok ağladım. Sayın Öcalan’ı o gün orada görmedim ama yıllar sonra Beyrut’ta karşılaştık ve bana o günü hatırlatarak, 'Hatırlıyor musun peşine takılıp köyünüze kadar geldik ama babam seni bize göstermedi' diye sordu. O gün de öyle bir anı olarak kaldı hayatımda.