Faik KAPTAN/İSTANBUL,() Türkiye’nin 79 ilinde, özellikle havalimanlarında tıbbi hizmet veren, Port Clinic yöneticileri, düzenledikleri basın toplantısında yalnız İstanbul’da ayda 35 bin hastaya baktıklarını ve Ebola hastalığının havayolu ile bulaşmaması için devletle müşterek çalıştıklarını açıkladı.

YENİ HAVALİMANINDA HASTANE OLMALI

Atatürk Havalimanı Dış Hatlar terminali Ali Sürmen toplantı salonunda yapılan toplantıda açıklama yapan Tez Medikal Genel Koordinatörü Dr. İbrahim Kurt, hizmete 2006 yılında bir ambulans şirketi olarak yedi kişiyle başladıklarını belirterek yıllar içinde TAV’ın marka değeri büyüdükçe kendilerinin de büyüdüğünü belirterek şunları söyledi:
“ Ülke çapında Kastamonu ve Iğdır hariç 79 ilde 46 havalimanında faaliyet yürütüyoruz. Yalnız İstanbul’da ayda 35 bin vakaya bakıyoruz. Türkiye’nin 50 büyük kuruluşunun otuzu ile çalışıyoruz. Halen toplam 1500 çalışanımız var. Bunun sadece 350’si Atatürk Havalimanı’nda"

Tez Medikal Genel Koordinatörü bütün havalimanlarında faaliyet gösterdiklerini ve 3. Havalimanı ile de ilgilendiklerini belirterek konuşmasına şöyle devam etti.
“3. havalimanıyla ilgilenmememiz mümkün değil. 3. havalimanında dünyanın en büyük yolcu trafiği olan 150 milyon yolcu hedefleniyor. Burada da büyüklüğe uygun olarak hem terminalin büyüklüğü hem de yolcu sayısındaki büyüklük dikkate alınırsa sunulacak sağlık hizmetinin daha kapsamlı olması gerekir. Burada da birinci olan havacılığa uzmanlaşmış hastanenin olması gerekir. Bir merkez sağlık ünitesi olan hastanenin yanı sıra diğer terminallerde de daha küçük çaplı sağlık merkezleri olabilir. Benim görüşüm en az 3 yoğun bakım donanımlı ambulansın 24 saat faaliyette olması gerekir.”
EBOLA DA KOORDİNASYON ÖNEMLİ
Dr İbrahim Kurt ebola hastalığının ülkeye sıçramaması için devletle beraber çalıştıklarını belirterek, “ Bu tür vakalarda Sağlık Bakanlığı yetkili. Türkiye’deki bütün hudut kapılarında da Hudut Sahiller Genel Müdürlüğü'ne bağlı birimler faaliyet gösteriyorlar. Bu tür vakalarda birinci düzeyde yetkili organlar bunlar. Biz bunları destekleyici oluyoruz. Bu tür vakalar Türkiye’de ilk defa tartışılmaya başlandığı için önlemler de bu çerçevede yürüyor. Sağlık Bakanlığının kendi içinde aldığı birtakım önlemler vardı. Şimdi bu önlemler yaygınlaştırılması lazım. Üniteler arasındaki koordinasyonun biraz daha yaygınlaştırılması kanaatindeyim. Havayolu kuruluşları, yer hizmetleri, sağlık birimleri arasında iyi bir koordinasyon olursa süreç daha iyi yönetilebilir. Vakaların önceden tespit edilebilmesi çok önemli. Bulaşmanın engellenmesi gerekir. Hasta ile temas olacağı zaman hastalık şüphesi olan vakanın bilinmesi şüpheli vakanın doğru değerlendirilip, önleminin alınması lazım. Burada önlem iki türlü olabilir. Öncelikle risk altındaki gruplar var. Bunlar kabin ve sağlık personelidir. Buralardaki eğitim ve çalışmaların arttırılması önemlidir. Karşılama ve başka yerlere taşıma riski bu personelde var. Hastalığın tedavisi mümkün olmadığı için karşılaşmayı bulaşmayı kontrol altında tutmak lazım. Koordinasyon bu nedenle çok önemli” dedi.
TÜRKİYE’DE TESPİT EDİLMİŞ VAKA YOK
Türkiye’de tespit edilmiş bir ebola vakası olmadığını söyleyen Dr İbrahim Kurt sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'de çok toplum sağlığını ilgilendiren genel bir risk yok. Tespit edilmiş vaka yok ama, özellikle Atatürk Havalimanının hab özelliği kazanmasından ötürü, burada önlemlerin yüksek olması lazım. Bu vakalar ancak havayolları aracılığıyla taşınabilir. Çünkü uzak mesafelere ulaşımı havayoluyla olabiliyor. Terminalde faaliyet gösteren kuruluşların kendi içindeki önlemlerini alması lazım. Burada birbirinden haberdar olması lazım. Çağrının ilk verilişinde de gerekli koordinasyonun oluşması gerekir. İlk olduğunda kimin aranacağının bilinmesi lazım. Bir de THY'nin hastalığın görüldüğü bu ülkelere uçuşu yok ancak aktarmalı uçuşları çok arttığı için özellikle uçaklarda böyle bir risk oluşabilir. THY’nin de kendi içinde aldığı önlemler var"

(FOTOĞRAF)